CHP’li Gülseren Onanç; Ülkede ayrışmayı arttıran toplumdaki kutuplaşmanın sona ermesine yönelik adımlar atılması gerekiyor
Türkiye Araştırmalar Merkezi CEFTUS’un ‘Türkiye’de Akademik Özgürlük’ başlıklı paneli Londra’da yapıldı. Panelde; Türkiye’de 11 Ocak’ta yayınlanan ve 1128 akademisyenin imzaladığı ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ sonrası yaşanan gelişmeler değerlendirildi.
Türkiye Araştırmalar Merkezi CEFTUS’un ‘Türkiye’de Akademik Özgürlük’ başlıklı paneli Londra’da yapıldı. Panelde; Türkiye’de 11 Ocak’ta yayınlanan ve 1128 akademisyenin imzaladığı ‘Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ sonrası yaşanan gelişmeler değerlendirildi. Ev sahipliğini İngiltere İçişleri Komisyonu Başkanı İşçi Partisi milletvekili Keith Vaz üstlenirken, toplantıya konuşmacı olarak CHP Genel Başkan eski yardımcısı ve parti meclis üyesi Gülseren Onanç ile söz konusu bildirinin imzacıları arasında bulunan Middlesex Üniversitesi Öğretim üyesi Dr Janroj Keles ile Essex Üniversitesi’den Sinem Arslan da katıldı. İngiltere Öğretim Üyeleri Sendikası Başkanı Dr Elizabeth Lawrence’in de yer aldığı toplantıda ilk sözü alan Onanç, mecliste grubu bulunan dört parti olmasına rağmen AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yasama ve yürütme üzerindeki mutlak hakimiyetinin, muhalefete farklı seslere yaşam hakkı tanımadığını söyledi.
Bu durumun Kürt sorununa bakış konusunda da etkisini hissettirdiğini vurgulayan Onanç, hükümetin Kürtleri dışlayan bir laiklik ve güvenlik anlayışını benimsediğini öne sürdü. CHP’li politikacı, hükümetin her türlü itirazı görmezden gelmesi ve müzakere sürecinin yeniden başlatılmasına karşı çıkmasının sorunları derinleştirdiğini belirtirken, ayrışmayı arttıran toplumdaki kutuplaşmanın sona ermesine yönelik adımlar atılması gerektiğini kaydetti. Panelistlerden Sinem Arslan ise konuşmasında akademisyenlerin bildirisi sonrası yaşanan gelişmeleri aktararak başladı. Hükümet ve Cumhurbaşkanının bildiriyi imzalayan akademisyenlere yönelik sert tepki gösterdiğini hatırlatan Arslan, bu tepkilerin ardından onlarca öğretim üyesine yönelik soruşturmalar başlatıldığını, bazı akademisyenlerin ev ve ofislerinin polisler tarafından basıldığını söyledi.
İmzacı akademisyenlerin özellikle hükümete yakın medya organları tarafından ciddi bir karalama kampanyası ile hedef gösterildiğine dikkat çeken Arslan, okulların kapanması ile birlikte söz konusu soruşturmaların yoğunlaştırılacağı kaygısı taşıdıklarını ifade etti. Essex Üniversitesi’nde doktora çalışmalarını sürdüren Sinem Arslan konuşmasında, Türkiye’de bazı akademisyenlerin, bildiri sonrası çalıştıkları kurumlardan kovulduklarını da kaydederken, uluslararası kamuoyunun bu konuda duyarlılıklarının arttırılması gerektiğini vurguladı.
Toplantıda söz alan Dr Janroj Keleş yaşanan gelişmelerin Türkiye’deki devlet anlayışının bir sonucu olduğunu, tarih boyunca sürekli kendisini tekrarlayan baskıcı yöntemlerin, yeniden, bir kez daha yaşandığını savundu. Faili meçhul cinayetlerin ve Kürtlerin topluca cezalandırıldığı bir anlayışın başladığı kaygısının yaşandığını ifade eden Keleş, akademik özgürlüğün faşizan yöntemlerle bastırıldığını ileri sürdü. Janroş Keleş, baskıcı anlayışın düşünce hayatındaki negatif etkilerinin giderek etkisini arttıracağı ve kendilerine çalışma alanı bulamayan genç akademisyenlerin ülkelerini terk etmeye zorlanacakları kaygısı taşıdığını da belirtti. Kalabalık bir dinleyici grubunun takip ettiği toplantının son konuşmacısı İngiltere Öğretim Üyeleri Sendikası Başkanı Dr Elizabeth Lawrence oldu. Akademik alandaki özgürlüklerin devletler tarafından garanti altına alınmasının hayati bir önem taşıdığını vurgulayan Lawrence, akademisyenlerin düşünceleri yüzünden cezalandırılma veya işsiz kalma tehdidi yaşamalarının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Lawrence Türkiye’deki akademisyenlerle dayanışma içerisinde olduklarını da sözlerine ekledi.