Bu haftaki köşe yazımda sevmediğimiz bir alışkanlığımızı değiştirmekten bahsettim.
Bir alışkanlığı olumlu yönde değiştirmek mümkün mü? Bu konuda başarılı olmak için neler yapabiliriz? Ve ego nedir? Bu soruların cevaplarını her hafta güvendiğim kaynaklar ve kendi öğrendiklerim yolu ile vermeye çalışacağım.
Son yıllarda herkesin dilinde bir “Anı yaşa, an’da ol” cümlesi dolaşıyor. Anda kalın, şimdi mutlu olun her yerde duymaya başladığımız bir mesaj olmuş artık. Tabi ben bu an’da ol konusuna daha bu kadar popüler olmadan önce rastlamıştım o ayrı konu. Ama itiraf ediyorum o kadar araştırmama, üstünde düşünmeme rağmen bu anı yaşamayı pek anlayamadım uzunca bir zaman.
Kafamda problemler varken, derdim varken, geleceğe yönelik hayallerim, geçmişe yönelik kırgınlıklarım veya geçmişteki mutluluklarım varken bu an’da kalmak ne idi çözemezdim. Hem doğu kültürünün ermişleri, bilgeleri hem batı kültürünün düşünürleri sürekli bir an,an tekrarlayıp duruyorlardı.
Benim anda kalmam ise beş dakika filan sürüyordu. Çünkü yüzlerce düşünce kafama hemen hücum ediyordu ve anın dışına çıkıyordum.
Eckhart Tolle’un “ Şimdinin Gücü” adlı kitabını çok seneler önce almış ve gerçekten o dönemde uygulama olarak pek anlamamıştım. Varlığımın amacını sorgulama dönemine girip hayata bakışım değişmeye başladığında kütüphanemdeki “Şimdinin Gücü” kitabım tekrar gözüme ilişti. En büyük farkındalıklarıma kitap ile ikinci karşılaşmamda ulaştım desem abartı olmaz. Ve o günden beri sevdiğim başucu kitaplarımdan biridir.
Kitaptan önemli olduğunu düşündüğüm “ego” ya dair “an”’a dair kısa alıntılar yapmak istiyorum. “Düşünceler çoğu zaman negatif ve acı vericidir. Gelecekten beklentilerimiz vardır, gelecekten bazen korkarız. Şu anda bir şeylerden şikayet ederiz. Geçmişte yaptıklarımız bizi rahatsız eder.
Tüm bu düşünceler egomuz tarafından üretilir fakat gerçek kimliğimiz egomuz değildir. Egonun ürettiği düşünceleri objektif bir şekilde gözlemleyip o düşünceler girdabına kapılmama çabası bizi ruhani hürriyete götüren ilk adımdır”.
“Ego biçimseldir, ilişkide bulunduğunuz kişilerle sizin aranızda şekilsel farklılıklar bulur ve eşit değilsiniz der. Sadece varlık boyutundayken eşit olursunuz ve ancak kendi içinizdeki biçimi olmayan boyuta ulaştığınız zaman ilişkinizde gerçek sevgiden söz edebilirsiniz. İçinizdeki varlık bir diğerinin içindeki kendini tanır.
Sevgi, kendinizi başka birinde görmektir. O zaman karşınızdaki kişinin “başkalığı” sadece insan boyutundaki bir illüzyon olarak kendini gösterir”.
“Egodan kurtulmak için gereken tek şey, onun farkında olmaktır, çünkü farkındalık ve ego bir arada olamaz. Farkındalık, şimdiki anın içinde gizli olan güçtür. Ancak şimdide var olabilirsiniz, geçmişte ya da yarında değil”
“Ego, sahip olmayı Varlık ile birleştirme eğilimindedir. Sahibim, o zaman Varım. Ne kadar çok sahip isem o kadar çok Varım. Örneğin; benim yüzüğüm dediğinizde yüzüğünüzle Varlığınızı birleştiriyorsanız yüzüğünüzü bir şekilde kaybettiğinizde Varlığınız eksilmiş gibi hissedip üzülebilirsiniz. Siz yüzüğünüz değilsiniz. Eşyalara bağlanmaktan nasıl vazgeçebilirsiniz? Eşyalara bağlanmaktan vazgeçmek, ancak kendinizi onlarda aramayı bıraktığınız zaman mümkün olabilir, bu arada sadece eşyalara bağımlı olduğunuzu farkedin. Bunu farketmek, kendinizi onunla tanımlamanın ötesine geçmeye başlamaktır. O zaman şunu hissedersiniz “Ben bağımlılığın farkında olan farkındalığın kendisiyim.”. İşte bu bilinç değişimin başlangıcıdır”. Sadece şimdiki anın gerçekliği vardır. Şimdiki ana direnmeyin sadece kabul edin.
Facebook: neslihandogan.london