Başbakan’ın sözcüsü, Birleşik Krallık’ın “diğer ülkelerle birlikte etkilenmesinin beklemesi gerektiğini” çünkü anlaşmanın zamanında sonuçlanmayacağını belirtti.
Downing Street, Birleşik Krallık’ın, Başkan Trump’ın tarifelerinden çarşamba günü etkileneceğini çünkü anlaşmanın zamanında sonuçlanamayacağını onayladı. Trump, 2 Nisan’ı ‘özgürlük günü’ olarak ilan ederek, geniş bir ürün yelpazesine gümrük vergileri uygulama sözü verdi.
Starmer’ın Britanya işletmeleri için bir muafiyet sağlamaya yönelik umutları, iş sekreteri Jonathan Reynolds’ın özel bir ticaret anlaşması sağlama çabalarına rağmen azalmış durumda. Reynolds, geçen haftaki görüşmeleri “zorlayıcı” olarak tanımladı.
Başbakan’ın resmi sözcüsü şunları söyledi: “Bu hafta Başkan Trump’tan beklenen açıklamalardan önce tüm olasılıklar için aktif bir şekilde hazırlık yapıyoruz. Birleşik Krallık’ın diğer ülkelerle birlikte etkilenmesini bekliyoruz.”
The Times’ta yer alan habere göre, Hükümetin harcama denetleyicisi olan Bütçe Sorumluluğu Ofisi, Amerikalı tarifelerinin %20 oranında olmasının, 2026’ya kadar GSYİH büyümesini %0.6 oranında azaltacağını ve hükümetin misilleme tarifeleri uygulaması durumunda bu oranın %1’e yükselebileceğini belirtti. Birleşik Krallık, ABD’ye yıllık olarak 60 milyar sterlinden fazla mal ihraç ediyor.
Araçlar, çelik ve alüminyum ithalatına %25 oranında tarifeler açıkladıktan sonra, Trump’ın ABD’nin ticaret açığı olan ülkelerle veya haksız vergiler veya düzenlemeler uyguladığını düşündüğü ülkelerle karşılıklı tarifeler uygulaması bekleniyor.
Gelecek haftalarda bir anlaşma sağlamaya yönelik görüşmelerin devam etmesi umuluyor.
Bir No 10 kaynağı şunları söyledi: “AB ile aynı noktada değiliz. Çarşamba günü ne açıklanırsa açıklansın, soğukkanlı ve sakin bir şekilde tepki vereceğiz ve sıkı bir şekilde müzakere etmeye devam edeceğiz. Ancak misilleme sürecine başlama hakkımızı saklı tutuyoruz.”
Downing Street’in belirttiğine göre, Starmer ve Trump, pazar gecesi yaptıkları bir telefon görüşmesinde, Birleşik Krallık-ABD ekonomik refah anlaşması yönünde “verimli müzakereler” üzerinde konuştular ve bu müzakerelerin “hızla devam etmesi” konusunda anlaştılar.