“2020’ler, 1960’lardan bu yana en zayıf on yıl olacak”

11 Haziran 2025

Dünya Bankası’nın Haziran 2025 tarihli “Küresel Ekonomik Görünüm” raporu, 2020’ler boyunca ortalama yıllık büyümenin sadece yüzde 2,5 olacağını, bu oranla 1960’lardan bu yana en düşük on yılın yaşanacağını ortaya koyuyor.

Kuruluş, 2025 için küresel GSYH büyüme tahminini Ocak’taki yüzde 2,7’den, Donald Trump’ın belirsiz ticaret politikalarının 0,5 puanlık etkisiyle yüzde 2,3’e indirdi.

Rapordaki tahminler, OECD’nin bu yıl ve gelecek yıl için öngördüğü yüzde 2,9’luk genişlemenin belirgin şekilde altında kalıyor. Her iki kurum da küresel ekonominin resesyona girmesini beklemiyor, ancak Dünya Bankası, ABD ekonomisinin 2025’te önceki yılki yüzde 2,8’den yüzde 1,4’e gerileyeceğini ve bu tahminin yıl başındaki beklentilerden neredeyse bir puan daha düşük olduğunu belirtiyor.

Küresel ekonominin yaklaşık dörtte üçünde bu yıl büyüme öngörüleri düşürüldü; Tayland, Güney Afrika ve ABD en büyük kesinti yaşayan ülkeler oldu. Euro Bölgesi’ne ilişkin büyüme tahmini, ocaktaki yüzde 1’den yüzde 0,7’ye çekildi. Çin’in 2025 büyümesinin yüzde 5’lik hedefine ulaşamayarak yüzde 4,5’te kalacağı; 2026’da yüzde 4,0, 2027’de yüzde 3,9 seviyelerine gerileyeceği öngörülüyor.

The Times’ta yer alan habere göre Dünya Bankası Başekonomisti Indermit Gill, “Asya dışındaki bölgelerde kalkınma ivmesi kayboldu” uyarısını yaparak; gelişmekte olan ekonomilerin 2000’lerin başındaki yıllık ortalama yüzde 6’dan 2010’larda yüzde 5’e, 2020’lerde ise yüzde 4’ün altına düştüğünü vurguladı. Kuruluş, tüm ülkelerin, düşük gelirli ekonomiler dahil, tarifeleri bu yılın mayıs sonunda ki düzeylerin yarısına indirecek anlaşmalar yapması halinde, küresel büyümenin 2025 ve 2026 ortalamasında yaklaşık 0,2 puan daha yüksek olabileceğini belirtiyor.

Rapor, 1944’te Bretton Woods’ta kurulan ve küresel ekonomik iş birliğini hedefleyen Uluslararası Para Fonu ile birlikte Dünya Bankası’nın, ABD’nin “görev genişletme” eleştirilerine ve nükleer projelere finansman yasağının kaldırılması taleplerine rağmen, enerji ve ticaret politikalarında iş birliğinin önemini bir kez daha öne çıkardığını kaydediyor.