Ekonomik zorluklar ve Brexit sonrası ortaya çıkan yeni sorunlar, İngiltere’nin G7 ülkeleri arasında gelecek yıl en düşük büyümeyi kaydedeceği öngörüsünü güçlendiriyor.
Organizasyon for Economic Cooperation and Development’ın (OECD) analizlerine göre, becerikli işgücü eksikliği, konut sorunları ve sınır kontrolleri gibi çeşitli baskılar, ülkenin ekonomik performansını olumsuz etkiliyor.
Aşağıda, OECD’nin raporundan derlenen ayrıntılı bilgiler ve İngiltere’nin ekonomik durum analizi yer almaktadır. Birleşik Krallık ekonomisinin karşı karşıya kaldığı zorluklar çeşitlenerek dev am ediyor.
OECD’nin beklentilerine göre, düşük iş yatırımları ve üst üste binen zorluklar ülkenin ekonomik büyüme hızını yavaşlatıyor.
Uzmanlar, becerikli işgücü eksikliği nedeniyle ülkede ücretlerin yükselmesine, uygun fiyatlı konut sorunun çözülememesi sonucu kiraların yılda %9 oranında artmasına işaret ediyor.
Bu durumlar, enflasyon üzerinde baskı oluşturarak geniş bir ekonomik etki yaratıyor. Brexit sonrasında ortaya çıkan yeni maliyetler ve sınırlardaki kontroller, özellikle ihracat yapan şirketler için meydan okumalar arasında yer alıyor. İhracat süreçlerindeki bu yeni zorluklar, şirketlerin performanslarını doğrudan etkileyerek, ülkenin ekonomik büyüme potansiyeline zarar veriyor.
OECD’nin bu faktörleri dikkate alarak hazırladığı analizlerde, Birleşik Krallık’ın kendi ulusal büyüme tahminlerine göre daha düşük bir performans sergileyeceği öngörülüyor.
OECD’nin öngörüleri incelendiğinde, 2024 yılı için Birleşik Krallık’ın Gayri Safi Milli Hasıla’sında (GDP) yalnızca %0,4’lük bir artış bekleniyor ki bu oran, Almanya dışında G7 üyeleri arasında en düşük büyüme oranı.
Durum 2025 yılı için daha da kötüleşiyor; Birleşik Krallık, sadece %1’lik bir büyüme ile, ortalama %1,5 büyüme kaydeden euro bölgesinin gerisinde son sırada yer alarak en düşük performansı göstermesi bekleniyor.
Daha önce yapılan ulusal istatistik güncellemeleri göz önünde bulundurulduğunda, Birleşik Krallık’ın pandemi ve Brexit sonrası dönemden daha hızlı bir toparlanma gösterdiği düşünülse de, şimdi karşı karşıya kaldığı bu yeni ekonomik gerçekler, bu varsayımları sorgulatıyor.