Borçlanma maliyetleri arttıkça hükümetin Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS), ordu, acil durum hizmetleri ve okullar için harcayacak daha az parası oluyor.
Göreve geldikten sadece altı ay sonra yüksek vergiler, popüler olmayan harcama kararları ve siyasi skandallar nedeniyle öfkeyle karşı karşıya olan İngiltere’nin İşçi Partisi hükümeti, şimdi de artan borçlanma maliyetleri ile karşı karşıya.
Yatırımcıların ülke borcunu finanse etmek için talep ettikleri fiyatı yansıtan İngiltere’nin 10 yıllık tahvillerinin getirisi, durgun ekonomik büyüme ve inatla yüksek seyreden enflasyon endişeleriyle 16 Eylül’den bu yana 1,1 puandan fazla arttı.
Bu durum İngiltere’nin borçlanma maliyetlerini 2008 mali krizinden bu yana en yüksek seviyesine çıkardı. Borçlanma maliyetleri arttıkça, hükümetin ülkenin tehlike çanları çalan Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS), ordu, acil durum hizmetleri ve okullar için harcayacak daha az parası oluyor.
Aralık ayında enflasyon oranının biraz düşmesiyle yetkililer kısa bir nefes almış olsa da, işler hızlı bir şekilde tersine dönmezse Başbakan Keir Starmer, İşçi Partisi’nin temmuz ayında ezici bir seçim zaferi kazanmasına yardımcı olan harcamaları artırma ve çalışanlar üzerindeki vergi artışlarından kaçınma vaatlerini gözden geçirmek zorunda kalabilir.
Sorunlar kısmen, ithal mallar üzerindeki vergileri arttırma vaadiyle dünya ekonomisini sarsan ve küresel tahvil faizlerini yükselten Donald Trump’ın Beyaz Saray’a geri dönmesinden kaynaklanıyor.
Ancak İngiltere Hazine Bakanı Rachel Reeves, ekonomik planını ekonomik büyümenin vergi gelirlerini arttıracağı varsayımı üzerine kurduğu için sorun kısmen hükümetin kendi eseri olarak görülüyor