Ticaretteki çalkantılara rağmen mali kuralların müzakere edilemez olduğunda ısrar eden Başbakan, hükümetin, Trump yönetimiyle ‘soğukkanlı ve sakin bir şekilde’ konuşacağını söyledi.
The Times’ta yer alan habere göre Britanya, Başkan Trump’ın son piyasa kargaşasının ardından 90 günlük bir “duraklama” duyurusuna rağmen, Amerikan tarifelerinden etkilenmeye devam edecek.
Başkan, Britanya’ya %10’luk genel tarifeler uygulamıştı ve buna ek olarak çelik, alüminyum ve otomobil ihracatlarına %25’lik daha yüksek bir oran getirmişti. Bir Britanya yetkilisi, tarifelerin devam edeceğini doğruladı, zira Sir Keir Starmer, bu tarifelerin kaldırılması için bir anlaşma müzakere etmeye çalışıyordu.
Downing Street, Trump’ın çoğu ülke için tarife duraklamasını duyurmasının ardından Birleşik Krallık’ın müzakerelerine “soğukkanlı ve sakin bir şekilde” devam edeceğini bildirdi.
Bir No 10 sözcüsü şunları söyledi: “Ticaret savaşı hiç kimsenin çıkarına değildir. Hiçbir tarife istemiyoruz, bu nedenle Birleşik Krallık’ta ki işler ve yaşamlar için, Britanya’nın çıkarları doğrultusunda soğukkanlı ve sakin bir şekilde müzakerelere devam edeceğiz.”
Duyuru öncesinde konuşan Başbakan, Trump’ın, Birleşik Krallık’ı muaf tutup tutmayacağını bilmediğini ve ülkenin bir muafiyet alsa bile bunun önemli bir ekonomik etkisi olacağını belirtmişti.
Starmer’a daha önce, Trump’ı, Birleşik Krallık’tan ABD’ye yapılan ihracat üzerindeki %10’luk tarife konusunda ikna edip edemeyeceği soruldu. ITV’ye verdiği demeçte, “Bakın, bilmiyorum. Müzakere ediyoruz ve durumu iyileştirmeyi umuyoruz ama… oranlardaki herhangi bir değişikliğin ya da anlaşmaların yeterli olacağını düşünmek, bence yanlıştı,” dedi.
Hükümet, ticaret savaşının sonuçlarının, özellikle Avrupa Birliği ve Çin’den gelecek misilleme tarifelerinin, Birleşik Krallık’tan, ABD’ye yapılan ihracat üzerindeki uygulanan tarifelerin doğrudan etkisiyle aynı derecede zararlı olacağına inanıyor.
Hükümet, Maliye Bakanlarının günlük harcamaları gelirle dengelemesi ve yalnızca yatırım için borçlanması gerektiğini belirten mali kurallarını değiştirmesi yönünde İşçi Partisi milletvekillerinden artan bir baskı ile karşı karşıya. Ancak Starmer, ITV’ye bu kuralların değişmeyeceğini ısrarla şu sözlerle belirtti:
“Mali kurallar bir amaç doğrultusunda kondu, kesin olarak uygulanması gereken kurallar ve müzakere edilemez. Bunlar değişmeyecek. Biz ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket ediyoruz. Bu mali kurallar, ekonomimize getirdiğimiz istikrarın temelini oluşturuyor; bu nedenle sakin bir şekilde devam ediyoruz. Elbette, durumu hafifletmek için ABD ile neler yapabileceğimizi görmek üzere görüşmeler yapıyoruz.”
Sonbaharda vergilerin bir kez daha artmayacağına dair bir garanti vermeyi reddeden Starmer, “Altı ay içinde bir şeylerin gerçekleşeceğinin kaçınılmaz olduğu fikrini kabul etmiyorum. Bizim görevimiz, ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve her bütçe döneminde ekonomiyi büyütmektir.
“Öncesinde aylardır, ‘Vergiler artacak mı? Daha fazla harcama olacak mı?’ sorusunu tartıştık. Bunu son bütçede de yaşadık. Bu mali kurallar bir amaç doğrultusunda mevcut ve kalıcıdır; ben ve maliye bakanının görevimiz ise ekonomimizi büyütmek, bütçenin gerekli kararlarını almak için uygun koşulları oluşturmaktır” dedi.
Starmer, Trump’ın tarifelerinin “geçici bir aşama” olmadığını ve kalıcı şekilde burada kalacağını söyledi.

Maliye Bakanı Rachel Reeves, Trump’ın ticaret savaşının neden olduğu piyasa kargaşasının ardından Britanya’nın, Avrupa Birliği ile daha yakın ekonomik bağlar kurmasının “zorunlu” olduğunu söyledi. Maliye Bakanı, Britanya’nın küresel belirsizlik ortamında uluslararası yatırım için bir “istikrar yeri” olarak kendini konumlandırabileceğini belirtti.
19 Mayıs’ta Birleşik Krallık ve AB arasında yapılacak zirvenin, “ilişkikleri yenileme ve ticareti kolaylaştırma” fırsatı sunduğunu ifade eden Reeves, Financial Times’a şunları söyledi: “Mevcut ortamda, dünya genelindeki ülkelerin ticareti engelleyen hem tarifeli hem de tarifesiz engellere bakma konusunda daha fazla istekleri olduğunu düşünüyorum. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali veya şu anda küresel ticaretteki zorluklar gibi birçok gelişme, Avrupa ile ticaret ilişkilerimizi geliştirmek için daha büyük bir zorunluluğun olduğunu gösteriyor.”



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON











