Muhafazakarlar İslamofobi tartışmalarını kontrol altına almaya çalışırken, İçişleri Bakanı görevi askıya alınan milletvekilinin Londra Belediye Başkanı hakkındaki yorumlarının ‘doğru ve adil olmadığını’ söyledi
James Cleverly, Lee Anderson’a, Londra Belediye Başkanı’nın İslamcı radikaller tarafından kontrol edildiğini iddia ettiği için Sadiq Khan’dan özür dilemesi çağrısında bulunurken, Suella Braverman’a da, Anderson’un yorumlarına verilen tepkiyi “histeri” olarak nitelendirdiği için tepki gösterdi.
İçişleri Bakanı, Muhafazakâr Parti’nin eski genel başkan yardımcısının İslamcıların “Khan’ı ve Londra’yı kontrol ettikleri” yönündeki iddialarının “doğru, adil ve uygun olmadığını” söyledi.
Salı günü San Francisco’da The Times’a konuşan Cleverly şunları söyledi: “Özür dileyip dilememek kendi kararı. Benim kişisel görüşüm özür dilemesi gerektiği yönünde çünkü söyledikleri doğru ve uygun değildi.”
Özür dilemeyi reddetmesinin ardından görevi askıya alınan Anderson, “nefes aldığı sürece” Khan’dan özür dilemeyeceğinde ısrar etti.
The Times haberinde, Braverman ‘ın, Başbakanın, Anderson’un görevini askıya alma kararının aşırı bir tepki olduğuna inandığı ve yorumlarına verilen tepkiyi “histeri” olarak nitelendirdiğini kaydetti.
Cleverly, bu görüşe katılıp katılmadığı sorulduğunda; “Hayır, O’na katılmıyorum”dedi.
Cleverly’nin yorumları, Rishi Sunak ‘ın İslamofobi konusunda partisi içinde büyüyen tartışmaları kontrol altına almaya çalıştığı sırada geldi.
Başbakan, tüm siyasetçilerin “dikkatli” olma ve gerilimi “gereksiz yere alevlendirmeme” yükümlülüğü olduğu uyarısında bulundu. Ancak İngiltere’nin en kıdemli iki Müslüman siyasetçisinin konuyu ciddiye almadığı yönündeki iddialarına rağmen Muhafazakârların İslamofobi ile ilgili bir sorunu olduğunu reddetti.
Sunak, “Benim önceliğim bu durumun sıcaklığını azaltmaya çalışmak ve herkesin görmek istediği de bu. İnsanların, özellikle de seçilmiş politikacıların kullandıkları kelimelere dikkat etmelerinin önemli olduğu konusunda çok net oldum. Özellikle de tansiyonun zaten yüksek olduğu ve gereksiz yere olayları daha da alevlendirmek istemediğimiz bir dönemde”diye konuştu.
Sunak yorumlarını, Anderson ‘ın İslamcıların Khan’ın “kontrolünü ele geçirdiğini” iddia ettiği için özür dilemeyi bir kez daha reddetmesinin ardından yaptı.
GB News’e konuşan Anderson, Reform UK ‘ye katılmak için iltica etmeyi reddetti ve Muhafazakârlara kendisine “biraz daha fazla destek” göstermedikleri için saldırdı. Anderson, “Lee Anderson’ın, Reform partisine katılmayı dışladığını ya da] dışlamadığını söyleyeceksiniz, bu yüzden geleceğim hakkında yorum yapmıyorum”dedi.
Part,i Anderson’un kırbacını geri çekerken, bu hareket Muhafazakâr milletvekillerini böldü; bazıları yüksek profilli milletvekilinin askıya alınmasının partinin destekçilerinden bir tepkiye yol açacağını iddia etti.
Braverman, “Şu anda acilen büyük soruna odaklanmamız gerekiyor: Birleşik Krallık’ta İslamcı aşırıcılıkla nasıl mücadele edileceği. Krizi dile getirenlere karşı gösterilen histeri, ilerleme kaydedemememizin nedenlerinden biridir.”
Muhafazakâr Partili eski bir bakan olan Rehman Chishti ise Sunak’ı antisemitizmi İslamofobiden daha ciddiye almakla suçladı; “Şu anda başbakan ve bakanlarından gördüğümüz şey, bazı inanç topluluklarını desteklemeyi ve bazı inanç topluluklarını desteklememeyi seçmeleridir. Bu kesinlikle kabul edilemez.”
Tartışmanın diğer bölgelerde de zincirleme etkiler yarattığına dair işaretlerin olduğu bir ortamda, Muhafazakar Parti’nin Londra’dan sorumlu eski bakanlarından Paul Scully, başkentin bazı bölgelerinin ve Birmingham’ın “girilmez bölgeler” haline geldiğini iddia etti.
Scully, “Örneğin Tower Hamlets’in bazı bölgelerine bakarsanız, girilmesi yasak bölgeler olduğunu görürsünüz. Birmingham’ın bazı bölgeleri, esas olarak insanların dinlerini birçok şekilde kullanmaları, kötüye kullanmaları nedeniyle girilmesi yasak bölgelerdir. Bence ele alınması gereken endişe budur” ifadelerini kullandı.
West Midlands’ın Muhafazakar Partili Belediye Başkanı Andy Street ise bu yorumları saçmalık olarak nitelendirdi. Street, “Birmingham’ın ‘girilmez’ bir bölge olduğu fikri benim için yeni bir haber. Westminster’dakilerin saçma sapan hakaretleri bırakıp gerçek dünyayı tecrübe etmelerinin zamanı geldi” dedi.
Sunak, Anderson’ın yorumlarıyla ilgili tartışmayı kapatmak amacıyla , İslamofobiden suçlu olduğuna inanıp inanmadığını söylemeyi defalarca reddetti ancak Anderson’ın sözlerinin “kabul edilebilir” olmadığını söyledi. Sunak, Channel News’e şunları söyledi: “Böyle bir durumda yüksek standartları korumamız önemlidir ve maalesef Lee’nin seçtiği kelimeler kabul edilebilir değildi … ve bu yüzden kırbaç askıya alındı.”
“Herhangi bir önyargı ya da ırkçılığın” tamamen ve kesinlikle kabul edilemez olduğunu, zira bunun “ülke olarak biz” olmadığımızı söyleyen Sunak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz çok etnikli, gururlu bir demokrasiyiz ve dünyanın en başarılı demokrasilerinden biriyiz. Burada bunun canlı bir kanıtı olarak duruyorum ve bunu korumak için çok çalışmamız önemli çünkü ülkemizi inanılmaz derecede özel kılan şeylerden biri de bu.”
Ancak İngiltere’nin en kıdemli iki Müslüman siyasetçisi Sunak’ı, Müslüman karşıtı nefreti ciddiye almamakla suçladı
Khan, Başbakanın, Anderson’un yorumlarını ırkçı olarak nitelendirmeyi reddetmesinin “Müslüman karşıtı nefreti zımnen onaylamak anlamına geldiğini ve Müslüman karşıtı bağnazlık ve ırkçılığın ciddiye alınmadığı sonucuna varılabileceğini” söyledi.
Anderson’ın “bu nefretin ateşine benzin döktüğünü” yazan Khan, Evening Standard’da Muhafazakârları “seçim kazanmak için Müslüman karşıtı önyargıları silah olarak kullanma stratejisi” ile suçladı.
İskoçya Birinci Bakanı Humza Yousaf ise hükümeti, İslamofobi yerine antisemitizmle mücadeleye öncelik vermekle suçladı. Muhafazakârların bu iki konuya yaklaşımları arasında “kesinlikle bir eşitsizlik varmış gibi göründüğünü” kaydeden SNP lideri, Muhafazakârları “İslamofobi ile dolu” olmakla suçladı.
Eski Muhafazakar kabine bakanı Barones Warsi, Muhafazakar Parti’de “bariz bir Müslüman karşıtı ırkçılık” olduğunu da sözlerine ekledi: “Bazı meslektaşlarım kişisel çıkarları için partimi ve ülkemi zehirlerken buna seyirci kalmayacağım.”