Rishi Sunak, Muhafazakâr milletvekillerinin isyanını bastırmak için 150 hâkimi görevlendirerek, mahkeme salonlarını boşaltacağını ve Ruanda’ya sınır dışı edilmeye karşı göçmen itirazlarını hızlandıracağını duyurdu. Yargıçlar ilk kademe mahkemesinden işe alınacak, ek eğitim verilecek ve akşamları veya hafta sonları çalışmaları için daha fazla ödeme yapılacak.
Başbakan, göçmenlerin sınır dışı edilmelerine karşı bireysel yasal itirazda bulunmalarına izin vermeye devam edeceği için Ruanda politikasının sekteye uğrayacağı endişesiyle bugün yaklaşık 60 Muhafazakâr milletvekilinin isyanıyla karşı karşıya. Muhafazakar Parti Genel Başkan Yardımcısı Lee Anderson, isyancılara katılacağını ve değişiklik önergeleri için oy kullanacağını açıkça söyledi. Anderson’a yakın kaynaklar, hükümetin geri adım atmaması halinde istifa etmeye hazır olduğunu bildirdi.
Sunak’ın, Muhafazakâr isyancıların Ruanda Güvenliği (İltica ve Göç) Yasa Tasarısı’nı reddetme tehditlerine, herhangi bir taviz vermeyi kabul etmeyip, meydan okuması bekleniyor. Herhangi bir değişiklik acil durum yasasını en az bir hafta geciktireceği için tasarıyı değiştirmeden geçirmeye kararlı olduğu söyleniyor.
Bir diğer başkan yardımcısı Brendan Clarke-Smith de değişiklikleri destekleyeceğini söyledi. Muhafazakâr parti başkan yardımcıları, hükümete karşı oy kullanmaları için kendilerine herhangi bir muafiyet tanınmadığını, bu nedenle görevden alınabileceklerini söyledi.
Sunak, mahkemelerin itirazları ele alma kabiliyetini güçlendirerek ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin tedbir kararlarını görmezden gelmeye istekli olduğuna dair güvenceler sunarak isyanı bastırmak için son bir girişimde bulunuyor. Tasarı, göçmenlerin Ruanda’ya gönderilmeleri halinde “ciddi ve geri dönüşü olmayan bir zararla” karşı karşıya kalacakları gerekçesiyle temyize başvurmalarına izin verecek. Eski göçmenlik bakanı Robert Jenrick’in başını çektiği Muhafazakâr isyancılar, tasarının bu haliyle mahkemelerin bireysel hukuki itirazlarla tıkanmasına yol açacağı ve Ruanda planını işe yaramaz hale getireceği uyarısında bulundu.
Bakanlar, endişeleri gidermek amacıyla 150 hakimi ilk kademe mahkemesinden, yeni mevzuat kapsamında temyiz başvurularını değerlendirecek olan üst mahkemeye kaydırma planlarını açıklamaya hazırlanıyor. Yargıçlara ek eğitim verilecek, akşamları ve hafta sonları görev yapmaları için daha fazla ödeme yapılacak. Hükümet ayrıca talepleri işleme koymak üzere 100 ilave memur görevlendirdi ve ilave duruşma salonları oluşturacak. Bu sayede göçmenler tarafından yapılan bireysel yasal başvuruların değerlendirilme sürecinin hızlandırılması amaçlanıyor.
İçişleri Bakanlığı, bireysel yasal itirazların yüzde 99.5’inin başarısız olacağına inanıyor ancak çok sayıda itiraz başvurusunun sistemi yeterince tıkayarak sınır dışı edilmelerini geciktirme ve engelleme riski bulunuyor. Bir hükümet kaynağı, ekstra insan gücünün “çok düşük bir ihtimal de olsa bir talebin devam etmesi halinde, hızlı bir şekilde ele alınmasını ve sistemin tıkanmamasını” sağlayacağını söyledi.
İçişleri Bakanlığı tarafından geçen yıl yapılan bir değerlendirme, göçmenlerin bireysel yasal taleplerde bulunarak Ruanda’ya sınır dışı edilmelerini bir yıldan fazla geciktirebileceklerini ortaya koydu. Adalet Bakanlığı, Ruanda politikasını uygulamaya koymadan önce sisteme ilave kapasite kazandırmak için geçen yazdan bu yana yargı ile birlikte çalışıyor. Bakanlığın ayrıca bireysel yasal başvurular için hızlandırılmış zaman çizelgeleri belirlemesi ve göçmenler adına hareket eden avukatlar tarafından sınır dışı edilmelerini engellemek için tekrarlanan son dakika başvurularını önlemek adına nihayet bir ‘tek durak noktası’ uygulaması başlatması bekleniyor.
Bir hükümet kaynağı şunları söyledi: “Hak talebinde bulunulabilecek gerekçeler son derece dar ve çok azı başarılı olacak. Ancak gecikme yaşanmaması için sistemi hazırladık ve sistem bu talepleri hızlı bir şekilde ele alabilecek yedek kapasiteye sahip.”
Sunak, Strazburg’daki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘Kural 39’ emirleri olarak bilinen ihtiyati tedbir kararlarını görmezden gelmeye hazır olduğunu söyledi. Ancak The Times, bunun İngiltere’nin uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal edeceğini açıkça belirten resmi hukuki tavsiyeye ulaştı. Hükümetin en kıdemli avukatlarından alınan tavsiye şöyle diyor: “Kural 39’a uymamak, sadece dar ve muhtemelen uygulanabilir olmayan istisnalara tabi olarak, uluslararası hukukun ihlali anlamına gelecektir”.
Bakanlar ek kaynakları bugün Ruanda tasarısı konusunda Muhafazakârların isyanını önleme çabalarının bir parçası olarak kullanacak. Muhafazakâr Partili 60’a yakın milletvekili, göçmenlerin bireysel itirazlarına yalnızca karar vericinin görevini kötüye kullanması ya da kişinin uçmaya elverişli olmaması gibi istisnai durumlarda izin verilmesini de içeren bir dizi değişikliği destekledi.
Milletvekilleri bugün sınır dışı edilmeye karşı bireysel itirazları durdurmak için tasarlanan isyancı değişiklikleri, yarın ise Avrupa kararlarını otomatik olarak göz ardı etmek için tasarlanan değişiklikleri oylayacak. Ancak, hükümetin desteğinin olmaması halinde, isyancı değişiklik önergeleri mevzuatı değiştiremeyecek. İsyancılardan bazıları Çarşamba gecesi yapılacak oylamada tasarının tümünü reddetme tehdidinde bulundu. Muhafazakar Partili 32’den fazla milletvekilinin tasarı aleyhinde oy kullanması ya da 55’ten fazlasının çekimser kalması halinde hükümet kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak.
Eski kabine bakanı Sir Simon Clarke, Sunak’ın uzlaşmayı reddetmesi halinde tasarıya karşı oy kullanacağını söyleyen son milletvekili oldu ve aynı şeyi yapacak “önemli sayıda” başkalarının da olacağı konusunda uyardı. Clarke, News Agents podcast’ine verdiği demeçte tasarının “delik deşik” olduğunu ve Muhafazakar Parti’nin küçük tekneler kriziyle mücadelede daha sert bir yaklaşım benimsemediği takdirde genel seçimlerde “yok olma” riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Ancak Sunak, Ruanda’nın programdan tamamen çekilebileceği ve Birleşik Krallık’ın göçmenleri gönderecek hiçbir yeri kalmayacağı uyarısında bulunarak, sağcı isyancı milletvekillerini değişiklikleri çok fazla zorlamamaya çağırdı.
Başbakan şunları söyledi: “İstediğimiz tüm fikirlere sahip olabiliriz ancak sonuçta bu Ruanda’nın programa katılmayı bırakacağı anlamına geliyorsa, bu hiç de iyi olmaz. Çünkü insanları gönderecek bir yeri olmayan bir politikanın kimseye faydası olmayacaktır.”