İngiltere ekonomik anlamda tarihinin en kötü dönemlerinden birini yaşıyor olabilir. Sterlinin değer kaybı, enerji krizi ve yüksek enflasyon başta olmak üzere birçok sorunla boğuşan İngiltere’de görevi henüz yeni devralan Truss yönetiminin attığı ilk adımlar işlerin daha da kötüleşmesine neden olmuşa benziyor.
Henüz seçilmeden uygulayacağı radikal ekonomi politikasıyla dikkatleri üzerine toplayan Truss’ın çözümleri büyük bir dirençle karşılaşıyor. Zenginden alınan vergide indirime giderek refahı tabana yayma gibi oldukça marjinal bir yol izleyeceğini ifade eden Truss, başta ABD olmak üzere dünya ekonomilerinden de olumlu bir yanıt alamamışa benziyor. Truss’ın ekonomi politikasında yer alan bir başka radikal başlık ise ‘enerji krizi ancak Truss yönetimi, bu noktada da başarılı ve ikna edici bir politika üretemiyor’ gözüküyor.
Bloomberg’den Tyler Cowen, yazısında, Truss’un enerji politikasıyla uyguladığı radikal hamlelerin geri tepmek üzere olduğunu ve soru işaretleri barındırdığını iddia ediyor. Finansgundem.com’un derlediği bilgilere göre, İngiltere Başbakanı Liz Truss’un enerji sübvansiyonları, enerji fiyatına bağlı olarak ülkeye 200 milyar sterlinden fazlaya mal olabilir. Truss, enerji politikasıyla haneler için ortalama enerji maliyetini sınırlamayı, maliyet artışlarını yumuşatmak için tüketicilere ve işletmelere sübvansiyonlar vermeyi ve önümüzdeki iki yıl boyunca enerjiye tavan fiyat koymayı hedefliyor.
Aslında bakılırsa bu yöntemlerde şaşılacak bir şey yok gibi gözüküyor çünkü bazı AB ülkeleri de zaten genel anlamda benzer yollar izliyor. Yine de bu tür planlara şüpheyle yaklaşmak gerekiyor.
Her şey göz önünde bulundurulduğunda, enerji fiyatlarının daha fazla yükselmesine izin vermenin daha iyi olacağı görüşü yabana atılmamalı. Bununla birlikte, yine de iyi çözümler bulmanın zor olduğu bir dönem yaşandığı da malum.
Temel ekonomi, bir mal veya hizmet zor bulunur hale geldiğinde fiyatının yükselmesine izin verilmesi gerektiğini öne sürüyor. Bu sadece korumayı teşvik etmekle kalmaz, aynı zamanda daha yüksek fiyatların tedarikçilerin üretimi genişletmelerine yardımcı olmasına da destek olur.
Ürünlerinin fiyatının yükseldiğini gören üreticiler, üretim kapasitelerini artırıyor.Bununla birlikte, enerji söz konusu olduğunda bu genel kuralın bazı istisnai yönleri ortaya çıkıyor. Bunlardan birincisi, arzın genellikle sıkı bir şekilde düzenleniyor olması ve inşasının uzun zaman alabilmesidir.
Örneğin birçok ülke nükleer enerjiyi kısıtlıyor veya ‘fracting’i yasaklıyor. Hidrolik kırılma olarak bilinen fracting, daha fazla petrol çıkarılmasını sağlasa da yer altı su kaynaklarına zarar vererek çevreyi tahrip ettiği için birçok ülkede yasaklanan bir yöntem olarak biliniyor.
Truss bu noktada da radikal bir karar alıyor ve fracting’i serbest bırakma planlarını açıklıyor. Ancak fracking ile daha fazla arzın kullanılabilir hale gelmesinin yıllar alacak olması, soruna ivedi çözümler üretmek noktasında başarısız olunmasına neden oluyor. Bu veriler ışığında, İngiltere’de gerçek bir piyasanın çalışmadığını da söylemek zor olmuyor. Bu nedenle, arz teşviklerinin, kısa vadede enerji sorununu çözmede işe yaraması beklenmiyor.
Enerjide ikinci sorun ise taleple, özellikle de faturalarını ödeyemeyen tüketicilerle ilgili. Buna göre, söz konusu enerji olduğunda bu kişilere sunulan arz, sanıldığı kadar kolay kapatılamıyor. Waterstone’un Londra’daki kitapçısı fiyatlarını yükseltirse ve siz de oradan kitap satın almazsanız bunda bir sorun olmayabilir, kitabı almazsınız ve onlar da sizin paranı almazlar. Ancak enerjide durum bu kadar kolay değildir.
Gerçekten de hizmet faturaları aynı şekilde çalışmaz. Enerji bir şekilde evinize gönderilir ve ardından bunun için ödeme yapmanız istenir. Bunu yapmazsanız, hizmetin kesilip kesilmeyeceği ve ne zaman kesileceği gibi can sıkıcı bir soru ortaya çıkar.
Bir tahmine göre, Truss’un planı, herhangi bir plan olmadığında 3.548 sterline karşılık gelen enerji faturalarının ortalama 2.500 sterline düşeceğini gösteriyor. Bu noktada, kamu hizmetlerinin borcunu ödemeyenler konusunda görece sert bir duruş sergilemesi gerektiğini düşünebilirsiniz. Yine de siyasetin gerçekleri sizi pek umursamayabilir ve araya girebilir.
Bir tahmine göre, Truss’un planı, herhangi bir plan olmadığında 3.548 sterline karşılık gelen enerji faturalarının ortalama 2.500 sterline düşeceğini gösteriyor.



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON










