Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin Kıbrıs Türk halkı açısından herhangi bir olumlu sonuca sebebiyet vermesini beklemenin hayalperestlik olduğunu söyledi.
Bakan Ertuğruloğlu, AP seçim sonuçlarını KIBRIS’a değerlendirdi. Ertuğruloğlu, seçim sonuçlarının AP’nin yeniden şekillendireceğini ifade ederek, milliyetçiliğin ve aşırı sağın yükselişine dikkat çekti.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Avrupa genelinde milliyetçiliğin ön plana çıktığını ve aşırı sağcı partilerin önemli bir zemin kazandığını belirtti. Ertuğruloğlu, seçimlerin Fransa ve Belçika gibi ülkelerde siyasi sarsıntılara yol açtığını, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un meclisi feshederek erken seçim kararı aldığını ve Belçika Başbakanı Alexander De Croo’nun istifa ettiğini hatırlattı.
Avrupa’nın gelecekteki siyasi yönelimi hakkında net bir değerlendirme yapmanın henüz erken olduğunu belirten Ertuğruloğlu, bu seçimlerin bazı önemli ipuçları taşıdığını ifade etti.
Avrupa’daki aşırı sağ partilerin sandalye sayısını artırması, Liberaller ve Yeşiller’in oy kaybetmesiyle Avrupa Birliği politikalarında değişiklikler olabileceğini vurgulayan Ertuğruloğlu, Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinin seçim sonuçlarını derinlemesine analiz etmesi ve iç siyasi dengeleri sağlamaları gerektiğini söyledi.
Seçim sonuçlarında Ukrayna savaşı nedeniyle oluşan güvensizlik ortamının etkili olduğunu belirten Ertuğruloğlu, Avrupa’nın geçmiş hatalardan ders çıkararak bölgede güven ve istikrarı sağlamak için adımlar atması gerektiğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, AP seçimleri sonrası AB’nin Kıbrıs’a yönelik tutumunu da değerlendirdi.
Ertuğruloğlu, AB’nin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) tek yanlı olarak üyeliğe kabul etmesini eleştirerek, bu durumun Kıbrıs Türk halkı açısından olumsuz sonuçlar doğurduğunu vurguladı.
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, AB’nin 2004 yılında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tek taraflı olarak AB üyeliğine kabul ettiğini hatırlatarak, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Kıbrıs Türk halkı açısından olumlu bir sonuç doğurmasının beklenemeyeceğini belirterek, şunları kaydetti:
“Avrupa Birliği’nin 2004 yılında Kıbrıs Rum halkını temsil eden Güney Kıbrıs Rum yönetimini tek yanlı olarak AB üyeliğine kabul ettiğini anımsatmak isterim.
Avrupa Birliği’nin hem Kıbrıs Rum tarafının, hem de Yunanistan’ın üyesi olduğu uluslararası bir yapı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin Kıbrıs Türk halkı açısından herhangi bir olumlu sonuca sebebiyet vermesini beklemek hayalperestliktir.
Kıbrıs meselesi bir statü meselesi olup halen çözümlenmemesinin nedeni de bu gerçeğin halen görmezden gelinmesidir. Meseleyi ilk baştan beri yanlış tahlil eden BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası toplum bir tarafa devlet, diğer tarafa toplum muamelesi yapmaya devam ettikçe bu sorun devam edecektir.
Bir diğer deyişle Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakları olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü kabul görmedikçe, Kıbrıs sorununun çözümü açısından herhangi bir ilerleme sağlanması beklenmemelidir.
GKRY’nin tek taraflı üyelik başvurusunu tüm itirazlarımıza rağmen kabul edip ilerleten, GKRY’ni 2004 yılında tek taraflı üyeliğe kabul eden bir yapının bugüne kadar Kıbrıs sorununa yönelik sürdürdüğü taraflı ve adil olmayan yaklaşım ve politikaları, AP seçimleri sonucunda değişmez.”
Ertuğruloğlu, GKRY’den, terör örgütü EOKA’nın siyasi uzantısı olan ELAM’ın Avrupa Parlamentosu’nda yer alacak kadar destek bulmasının, Rum tarafındaki ırkçı unsurların artışının endişe verici bir göstergesi olduğunu ifade ederek, “Bununla birlikte GKRY’den terör örgütü EOKA’nın siyasi uzantısı olan ELAM’ın Avrupa Parlamentosu’a girecek desteği bulmuş olması, Rum tarafındaki ırkçı unsurların artan varlığının endişe verici bir göstergesidir” dedi.
Bakan Ertuğruloğlu, Avrupa Parlamentosu seçimleri sonrası oluşan yeni güç dengelerinin uluslararası konularda etkili olacağını belirtti. Henüz kapsamlı bir değerlendirme yapmak için erken olduğunu söyleyen Ertuğruloğlu, seçimlerde güç kazanan aşırı sağcı partilerin milliyetçi ve İslam karşıtı politikalarının, Türkiye-AB ilişkilerini ve Kıbrıs sorununa yaklaşımlarını olumsuz yönde etkileyebileceğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti;
“Avrupa Parlamentosu’nda güç kazanan aşırı sağcı partilerin milliyetçiliklerinin yanı sıra İslam karşıtı olmaları, Türkiye-AB ilişkilerini ve dolayısıyla Kıbrıs sorununa yaklaşımlarını da olumsuz yönde etkileyebilecektir. Ancak, GKRY’nin ve Yunanistan’ın üye olduğu bir yapının Kıbrıs sorununa adil ve tarafsız yaklaşması mümkün değildir. Dolayısıyla yeni oluşan parlamento yapısı ve bunun getirdiği güç dengeleri, Kıbrıs konusunda Avrupa Birliği’nin benimsemiş olduğu dengesiz politikayı değiştirebilecek bir güç değildir, sadece belirttiğim gibi olumsuz bazı ilave unsurların eklenmesine neden olabilir.
Avrupa Birliği, uluslararası toplumun Kıbrıs konusundaki yanlış tahlili temelinde hareket edip GKRY’yi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yasal temsilcisi ve adanın tek temsilcisi olarak kabul ettiği sürece, birliğin Kıbrıs konusundaki tutumu ne AP seçimleri, ne de üyelerdeki ulusal seçimlerden etkilenerek değişmez. Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türküne yönelik adaletsiz ve taraflı tutumuna devam edeceğini bilmek ve buna göre hareket etmek real politikanın gereğidir.”
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Avrupa Parlamentosu’nda GKRY’yi temsilen görev yapan Niyazi Kızılyürek’in Kıbrıs Türk halkını temsil etmediğini ifade etti.
Ertuğruloğlu, Kızılyürek’in GKRY tarafından yapılan seçimlerde Rum tarafının bir siyasi partisinin listesinde yer alarak seçildiğini hatırlattı. Ertuğruloğlu, “1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nde bile Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkları, kendi temsilcilerini ayrı ayrı seçiyordu. Ancak Kızılyürek, 1963 yılında Kıbrıs Rum Yönetimi’ne dönüşerek kendini ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak tanıtan ve tüm adanın tek egemen temsilcisi olarak kabul eden bir yapının milletvekili olarak Avrupa Parlamentosu’nda görev almıştır” şeklinde konuştu ve şunları kaydetti;
“Öncelikle Niyazi Kızılyürek, geçtiğimiz dönem Avrupa Parlamentosu’na Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni temsilen, GKRY tarafından yapılan seçimlerde GKRY’yi temsil eden bir siyasi partinin listesinden seçildiği ve Kıbrıs Türk halkını temsil etmediğini hatırlatmak isterim.
Uluslararası anlaşmalar tahtında kurulan 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nde dahi Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkının kendi temsilcilerini ayrı ayrı seçtikleri bir sistem öngörülürken, Niyazi Kızılyürek, 1963 yılında bir Kıbrıs Rum Yönetimi’ne dönüşerek kendini dünyaya sözde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak pazarlayan ve tüm adanın tek egemen temsilcisi olarak kabul eden yapının milletvekili olarak Avrupa Parlamentosu’nda yer almıştır.
Güney Kıbrıs Rum yönetiminin halkımıza bir ‘lütuf’ olarak lanse etmeye çalıştığı bu yöntem, esasen Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını hiçe sayan ve halkımızı bir azınlık statüsüne indirgemeye hedefleyen milli politikalarına hizmet etmektedir.
KKTC, AB üyesi değildir ve Avrupa Parlamentosu’nda temsiliyeti bulunmamaktadır. Aksi tamamen bir Rum devleti olan ancak kendini ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ olarak tanıtan Rumların sözde Kıbrıs Cumhuriyeti statüsünü kabul etmek, tanımak demektir. Ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti adını taşıyan Rum devletinin Avrupa Birliği üyeliğini de kabul etmek demektir. Yunanistan ile Kıbrıs Rum devletinin üyesi olduğu Türkiye’nin üye olmadığı AB’de zaten yerimiz yoktur, olmamalıdır.”
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkının Avrupa Birliği nezdindeki temsiliyetinin güçlendirilmesinin tek taraflı adımlarla mümkün olmadığını söyledi. Ertuğruloğlu, AB’nin Kıbrıs’taki iki halkı ve iki ayrı yönetimi tanıması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Mevcut durum temelinde atılacak hiçbir adım ve geliştirilecek hiçbir strateji Kıbrıs Türk Halkının AB nezdindeki temsiliyetini güçlendirmesine imkan tanımamaktadır. Bu tek taraflı adımlarla veya stratejilerle yapılabilecek bir şey değildir.
Avrupa Birliği’nin ve Avrupa Parlamentosu’nun öncelikle adada iki ayrı halk ve iki ayrı yönetim olduğunu kabullenmesi ve Kıbrıs Türk halkının iradesini tanıması ve özden gelen haklarını teslim etmesi gerekmektedir. Bu şartlar altında atılacak her türlü adım, GKRY’yi adadaki tek egemen olarak gören zihniyete hizmet edecektir.”
Bakan Ertuğruloğlu, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Kıbrıslı Türklerin düşük katılımının, Kıbrıs Türk halkının bu temsiliyeti kabul etmediğinin açık bir göstergesi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Avrupa Parlamento seçimlerine katılım oranının yıllardır yüzde 45 ile yüzde 50 arasında olduğunu gözlemliyoruz. Nitekim bu yıl seçimlerinde de katılım oranı yüzde 50 civarında olduğu anlaşılmaktadır. Avrupa Birliği üye ülkelerindeki katılım oranları da birbirinden farklılık gösterebiliyor.
GKRY’de yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerine Kıbrıslı Türklerin katılımının düşük olması da Kıbrıs Türk halkının bu temsiliyeti kabul etmediğinin açık bir göstergesidir. Bu seçimler Kıbrıs Türkü’nün seçimleri değildir.”
kaynak: TRNC