Karma nedensellik yasası: (Determinizm)

Bu yazı 17 Aralık 2020 tarihinde yayınlanmıştır

Diğer adıyla KADER, Her sebebin arkasından bir sonuç gelir,her başka sonuç da bir başka olayın sebebidir. Her bir edim veya hareket belirli bir karma yaratıyor ve her bir hareket belirli bir karmik sebebe bağlantılı. Karma yasasına göre hiçbirşey tesadüf değil, herşey müthiş bir matematik,denge ve determinizm etkisi altında gerçekleşiyor. Bu noktada ilahi adalet kavramını daha iyi anlamamız gerekiyor.

Yaptığımız seçimler karmamızı yeniden şekillendiriyor. Herşeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve herşeyin birbirinin sebebi ve sonucu olabileceğini söyleyebiliriz. Hiçbir olay ardında bir neden olmadan meydana gelmez. Hiçbir edim bu yasadan kaçamaz, her nedeni bir sonuç izlemelidir. Bu evrensel nedensellik yasasına Sanskritçede “KARMA YASASI” denir. Davranışlarımızdan olduğu kadar düşüncelerimizden de sorumluyuz. Niyetlendiğimiz üzerine odaklandığımız düşünce gruplarındandır.

• İnsan kendi kaderini kendisinin yarattığını bilmelidir. Düşünce ve edimleriyle karakterini biçimlendirmelidir” (Swami Abhedananda) İç kontrol odaklı olmayı bize öneriyor ve psikiyatrik açıdan baktığımız zaman iç kontrol odaklı olmak yani kendi hareketlerimizin sonuçlarından sorumlu olduğumuzu kabul etmek çok önemli, çünkü iç kontrol odaklı olan insanlar, hem psikiyatrik açıdan daha sağlıklı, başarılı, hemde daha mutlular. Dış kontrol odaklı olanlar yani suçu sürekli dışarıya atanlar, sorumluluğu kendi üzerine almayanlar ise daha başarısız, depresif ve daha mutsuz insanlar olarak karşımıza çıkıyorlar. Yani başına gelenlerden ya kaderini suçlayan, ya anne veya babasını suçlayan veya başkalarını suçlayan kişiler. Sorumlu olduğumuz noktaların farkına varıp,kurbanı oynamaktan vazgeçmemiz ve iç kontrol odaklı olarak bu değişimi yaratmamız gerekiyor.

• Swami’ye göre, karma yasasının aşılmasını sağlayan şey, edimin sonucunda ödül beklentisi olmadan yapılan edimlerdir.

• Böylelikle ruh arınır, bilgelik gelir ve ruh özgürleşir. Karmamızla karşılaştıkça, aslında ruhsal ve psikolojik olarak büyüme olasılıkları ile karşılaşırız. Deneyimlere yaklaşım tarzımız, asıl kritik faktördür. Zorlu deneyimlerde acı çekmek yerine yaşamın bize öğrettiği dersleri alarak olgunlaşmamızı belirleyen şey bizim bu deneyimlere yaklaşım tarzımızdır.

Bakış açısı çok önemli,doğru açıdan bakmak, idrak etmek,anlamak ve daha sonra onunla paralel hareket etmek, aslında zıddına hareket etmek değil, paralel, beraberce hareket edebilmek önemli. Bir hastalık ile bile paralel hareket ettiğiniz zaman sonuçlarla ilgili değişim yaşıyorsunuz. Reddettiğiniz zaman asla değişim yaşamıyorsunuz. Bütün psikiyatrik hastalıklarda önce kabul etmekle başlar iyileşme. Reddedildiği sürece iyileşme süreci çok zordur.

• “Olaylar kişilerin başına gelmez, kişiler olayların başına gelir” Dane RUDHYAR.

• “Bir çatışma, asla ortaya çıktığı seviyede çözümlenemez; ancak daha geniş bir bakış açısı ile daha yüksek bir bilinç seviyesinde çözülebilir.” C. JUNG

Sevgili hocam, Barış Özkırış’ın Karma dersinden alıntı.