İlk kez John Stuart Mill tarafından kullanıldığı düşünülen “distopya” kelimesi prensip olarak “ütopya” zıttı olarak, her şeyin en kötü olduğu yer anlamında kullanılmıştır.
‘1984’ – George Orwell
Distopik kitapların en çok bilineni hiç kuşkusuz George Orwell’in 1984’üdür. Kitapta süper güçler altında ezilen bir halkın, mahremiyetten uzak, köhne ve çağ dışı şartlarda yaşaması ve devletin her şartta tarihi değiştirerek yaşam şartlarını manipüle etmesi anlatılıyor.
‘Fahrenheit 451’ –
Ray Bradbury
Kitapların düzenli olarak yakıldığı, itfaiyenin görevinin yangın söndürmek değil kitap yakmak olduğu alternatif bir geleceğin anlatıldığı kitap sorgulayan ve özgür bir adam olmaya çalışan itfaiye eri Guy Montag’ın hikayesi anlatılıyor.
‘Cesur Yeni Dünya’
Aldous Huxley
İnsanların sınıflandırıldığı 26.yy. Londra’sında geçen kitap kast sisteminin modern bir versiyonu ile gelişen teknolojinin yarattığı ruhsuz, kültürsüz insanların hikayesini anlatmaktadır.
‘Otomatik Portakal’
Anthony Burgess
Filmiyle de adından söz ettiren kitap yakın geleceğin karanlık İngiltere’sinde yaşayan Alex’in davranış deneyi ve sonrasında yaşadığı olayları anlatmaktadır. Devletin birey üstündeki baskısını tüm çıplaklığıyla anlatan kitap felsefi göndermeleriyle de tam bir baş yapıttır.
‘Açlık Oyunları Serisi’
Suzanne Collins
Capitol’ün bolluk, zarafet içindeki sığ yaşamı ile her türlü sınırlama altında baskı gören ve özgürlüklerinin neye bağlı olduklarını anlamaları için açlık oyunlarına katılmak zorunda olan işçi sınıfı vatandaşların hikayesini anlatmaktadır. Son dönemin en başarılı distopik eseridir.