Senenin en heyecan verici zamanlarından biri de muhtemelen nisan ayının gelişiyle canlanan doğaya tanık olma sürecidir diyebiliriz.
Kasvetli havanın ardından yavaşça uyanan doğa, ufak dokunuşlarla kendisini Mart ayıyla belli ederken Nisan ayının gelişiyle canlanan doğanın tadını çıkarmak için aslında sadece bir ayımız var. Zira çiçeklenen ağaçlar ve doğa bu kadar renkli halde sadece en geç mayısın ortalarına kadar sürecek.
Mor rengin hakim olduğu çan çiçeklerinin (bluebell) adeta bir görsel şölen sunduğu görüntüler için: Richmond Park.
Amsterdam’da meşhur olan ancak Londra’da da yetişebilen bir çiçek türü olan laleler için: Buckingham Palace, St. James’ Park, Regent’s Park ve Kensington Gardens.
Ağaçların dallarından adeta “patlayan” çiçeklerin rengarenk görsel şölenleri için: St. Paul’s Cathedral.
Kokusuyla metreler öteden sizi mest edecek, “baharın kokusu” olarak aklımızda kalan lavantalar için: Vauxhall Park.
Göz zevkine ayrı bir keyif veren, baharın en büyük habercilerinden papatyalar için: Hyde Park ve Green Park – özellikle bu iki parkın birbirine oldukça yakın olmasının bir avantajı olarak Hyde Park’ın Nisan sonunda gerçekleşecek “gençlik sanat festivali” dolayısıyla da bir taşla iki kuş vurabilirsiniz. Aynı şekilde, Green Park’ın Piccadilly Circus’a olan yakınlığını fırsat bilerek park keyfiniz sonrasında Soho, bilimum tiyatrolar ve sanat/kültür merkezleri elinizin altında olacak.
Nisan ile beraber özellikle saydığımız parkların websitelerini inceleyerek hafta sonları yapılan özel “bahar etkinlikleri” hakkında da detaylı bilgi sahibi olabilirsiniz.