Bugün bir film izledim. “About Time” orjinal ismi. Filme kısaca değineceğim çünkü seyretmek isteyenleriniz olabilir. Konu Londra’da geçiyor. Türkiye’de vizyona hangi isimle girdi bilmiyorum.
Zamanda yolculuk yapabilen genç bir adam ile bir kız Londra’da “Karanlıkta Yemek” tarzında kurulmuş, kapkaranlık bir restaurantta birbirlerini görmeksizin sohbet edip, yemek yerken tanışırlar. Aralarında güzel bir aşk doğar ve hemen evlenirler. Üç cocukları olur. Çok ama çok mutlu olurlar.
Yapış yapış acı dolu, ayrılık dolu aşk filmleri yerine işte böyle güzel, mutlu, aşka, sevgiye ve aileye değer veren filmleri çok seviyorum. Pek bilinmese bile İngilizlerin’de çok güzel aile değerleri var. Öğrencilik yıllarımdan beri birlikte yaşadığım ve artık manevi annem, babam gibi olan İngiliz ailemin güzel aile bağları gibi. Bu arada Londra’da geçen filmleri seyretmek her zaman daha bir mutluluk veriyor bana. Yaşadığım yerleri görmek cok hoşuma gidiyor.
Filme dönersek. Bu ailenin erkeklerinin mucizevi bir gücü vardır. Bu güç bir sır olarak nesillerdir babadan oğula geçmiştir. Kahramanımız olan genç adam kendi hayatı içinde zamanda geriye yolculuk yapabilmektedir. Çok sevdiği babası vefat etmeden önce oğluna bir tek öğüt verir. Zamanda yolculuk gücünü kullanmayı kesinlikle bırakmasını ister. Bunun yerine her gününü sanki son günüymüş gibi mutlulukla, hevesle, coşkuyla, aşkla, sevgi ile yaşamasını tavsiye eder. Her gününü bu şekilde yaşarsa zamanda geri dönüp sürekli hatalarını düzeltmek zorunda kalmayacağını anlatır. Ve babası öldükten sonra genç adam artık geçmişe hatalarını düzeltmek için hiç dönmez. Her gününü hayatının son günüymüş gibi yaşamaya başlar. Ve mutlu son…
“Uzun lafın kısası yaşadığımız güzellikler ve hayat için şükredelim. Sevdiklerimizle geçirdigimiz zamanların kıymetini bilelim. Bu dünyadan ayrılan sevdiklerimiz varsa bilelim ki bunlar kısa vedalar. Ve biz hayatımızda şükürlerimize devam edelim”.
– Neslihan Doğan