Londra’da bir kadının kahve posasını yola döktüğü için ceza almasının ardından gündeme gelen bu konu, bilim insanlarının dikkat çektiği görünmeyen bir kirliliğe ışık tutuyor.
Kahvenin ve özellikle sütlü kahve artığının su yollarına ulaşması, balıklar ve diğer su canlıları için ölümcül sonuçlar doğurabiliyor.
Evdeki lavabolardan farklı olarak, sokaklardaki birçok yüzey suyu gideri, atıkları doğrudan nehir ve akarsulara iletir; herhangi bir arıtma sürecinden geçmeden.
Bu nedenle küçük miktarlarda dökülen kahveler bile, binlerce kişi tarafından tekrarlandığında ciddi çevresel sorunlara yol açabilir.
MZR Drainage yöneticisi Michael Burrows, “Zararsız gibi görünse de binlerce insan bunu düzenli yaptığında çevresel etkisi hızla büyüyor” diyor.
Özellikle sütlü ve şekerli kahveler, siyah kahveye kıyasla çok daha zararlı. Süt, doğal bir ürün olsa da suya karıştığında yüksek Biyolojik Oksijen İhtiyacı (BOD) nedeniyle ciddi kirlilik yaratabiliyor.
Portsmouth Üniversitesi’nden su kimyası uzmanı Prof. Gary Fones, “Sütün BOD seviyesi, arıtılmamış evsel atıklardan bile çok daha yüksek. Hatta 400 kat daha kirletici olabilir” diye açıklıyor.
Suda yaşayan bakteriler süt ve şekerle beslendikçe, suyun içindeki oksijeni hızla tüketiyor. Bu da balıkların ve diğer canlıların oksijensiz kalarak boğulmasına neden olabiliyor.
Geçtiğimiz günlerde İskoçya’da da yetkililer, çevresel riskler nedeniyle ev halkını sütü lavaboya dökmemeleri konusunda uyarmıştı.
Yine de Prof. Fones, bu tür ciddi etkilerin ortaya çıkması için tanker devrilmesi gibi kitlesel süt boşalmalarının gerektiğini, bireysel dökümlerin “Thames Nehri’nde bir damla” gibi kaldığını belirtiyor.



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON










