Ergenlik çağında çocukluk dönemi sona erer. Artık genç olmaya yönelen çocuğun ruhsal enerjisi artar. Hemen hemen bütün gençlerde daha öfkeli olma yönünde bir değişim olur.
Bu yüzden ergenlik çağı insanın hayatında en fazla zorlandığı bir dönemdir. Çocuk, ergenlik çağına girmesiyle birlikte, daha önce neredeyse idealize ettiği ebeveynlerinde kusurlar bulmaya ve onları beğenmemeye başlar.
Genç, eğer dış dünyaya yönelebilmişse, kendisini orada kabul ettirmeye ve dış dünyada var olmaya çabalar. Bu durum aslında güçlenmesine ve yeniden pek çok özellik geliştirmesine de yol açar. Soyut düşüncelere, felsefeye, sosyal ve politik konulara ilgisi artar. Anne ve babasını beğenmediği gibi, kendisinden önceki kuşağın oluşturduğu dünyayı da beğenmemektedir. Kendi kuşağının daha iyi bir dünya kuracağına inanır. Kimliğinin gelişmesine ve zenginleşmesine yol açacak deneyimler yaşar. Bu dönemde içine girdiği yeni ortamlarda deneyimler yaşadıkça ve yakınlık oluşturduğu insanları bu deneyimler içinde tanıdıkça, kendisini diğer insanlardan ayrıştırma süreci (diferansiasyon) hızlanır. Bütün bu deneyimler de çoğu zaman hayal kırıklıkları, kandırılmışlık, korku ve öfke içeren yaşantılar içinde edinilir.
Genç kime yakın olacağını, kiminle arasına mesafe koyacağını, ruhsal yatırımını doğru idare etmeyi, hep bu deneyimler içinde öğrenir. Zamanla daha kalıcı dostluklar oluşturmayı beceren bir insana dönüşür. Ayrıştırma insanın kendisinin diğer insanlardan farklılıklarını algılama sürecidir. Bu süreç içinde insan kendisini ve diğer insanları doğru bir yere oturtmayı öğrenir. İnsanlık durumlarını fark etmeye başlar. Ayrıştırma süreci, ergenlik çağının başka insanları gözünde büyütürken kendisini ve ailesini küçük görme dönemini sona erdirir. Tekrar anne babasının değerlerini görmeye başlayan ergen, artık onları gözünde büyütmeden veya küçültmeden, gerçek halleri ile sevecek hale gelir. Karşı cins ile kendi cinsini birbirinden ayırt etme süreci ise, erişkinlik çağı içinde devam eder. Artık bir insanı küçümsemeden ya da gözünde büyütmeden onunla ilişki kurabilecek olgunluktadır. Sıra en zor ilişkiye, kalıcı bir sevgi ve işbirliği ilişkisi yaşamaya gelmiştir.
ERİŞKİNLİK ÇAĞI
Erişkinlik dönemi iki temel meseleyi insanın önüne koyar. Birisi hayatın altından kalkmak, ikincisi ise karşı cinsle kalıcı ve işbirliği yapılabilen bir sevgi ilişkisi götürebilmektir. Ayrıca insanın kendi değer sistemini ve doğrularını geliştiriyor olması; bozulmadan, kendisine duyduğu saygıyı ve sevgiyi kaybetmeden hayatını sürdürebiliyor olması gerekir. Bunlar öfkenin, hasedin, hırsların, kıskançlığın kendisini yönetmesine izin vermemek ile oluşturulur. Çocuk ebeveynlerini kendisine referans olarak alacağı için, onlara benzemeye çalışır.
Ebeveynlerde olmayan bir özellik çocuğa ancak ergenlik çağında eklenebilir, çocuğun daha sonraki hayat dönemlerinde vereceği hayat mücadelesi içerisinde oluşur. Erişkinlikte doğru ve tutarlı bir hayat kurmak, bunun sonucunda huzurlu yaşamak, üstün olmaktan, başarmaktan, kazanmaktan daha önemli olmaya başlamıştır. Mutluluğun para, şan, şöhret ve başarıdan geçmediğini kişi anlar. İnsan ancak en yakın çevresini sevilebilir tutar. Mutluluk ancak içinde sevginin hâkim olduğu bir dünya kurarak oluşturulabilir. Acılar ve zorlanmalar ise hayatın doğal durumlarıdır. Önemli olan başa gelenden öğrenerek ve gelişerek çıkmaktır.