Türkiye’nin, her biri birbirinden farklı tarihi ve kültürel özelliklere sahip, tarihin ve doğanın tüm insanlığa bir emaneti niteliğinde olan 13 seyahat noktası, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesinde yer almaktadır.
İzmir – Bergama
İzmir’in Bergama ilçesinde Bakırçay ovası üzerinde bulunan site, 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası listesindeki yerini almıştır. Tapınaklar, spor merkezleri, anfi tiyatroları, sunak ve kütüphanesiyle Antik dünyanın en önemli öğretim merkezi olarak kabul edilir. Helenistik, Roma ve Osmanlı dönemine ait kalıntıları içermesi bakımından çok zengin bir tarihi mirasa sahiptir.
Bursa ve Cumalıkızık
Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş izlerinin takip edilebildiği Bursa ve Bursa’nın yaklaşık 6 km doğusunda bulunan Cumalıkızık 2014 yılında dünya mirası listesine dahil edilmiştir. Eski Osmanlı evlerine ve daracık Arnavut kaldırımlarına sahip olan Cumalıkızık, Otantik bir konuma sahip olup, adeta açık bir etnografya müzesidir.
Çatalhöyük
Konya’nın 45 km güneyinde yer alan Çatalhöyük, M.Ö 10. ve 8. bin yıllardan kalan büyüleyici bir neolitik antik kenttir. 1960 yılında başlayan arkeolojik kazılarda 300 civarında kireç sıvalı evler, evlerin içerisinde fırınlar, muhteşem duvar resimleri ve kabartmalar, insan ve hayvan kemikleri ve süs eşyaları bulunmuştur. Uzun süre çalışmalara ara verildikten sonra 1993 yılından bu yana çalışmalar devam etmektedir.2012 yılında UNESCO Dünya mirası Alanı listesine eklenmiştir.
Selimiye Camii ve Külliyesi
Osmanlı Devleti’nin eski başkentlerinden biri olan Edirne’de bulunan Selimiye camii ve külliyesi 2011 yılında dünya mirası listesine alınmıştır. Mimar Sinan’ın en iyi eserleri arasında gösterilen, yapımı yedi yılda tamamlanan caminin iç süslemeleri Türk İslam sanatının en güzide örneklerini, cami kompleksi ise, medrese, hamam, kütüphane, çeşmeler ve büyük avluları içerir.
Truva Arkeolojik Kenti
Truva savaşının merkezi olan antik kentteki ilk kazılar 1870 yılında gerçekleştirilmiştir. Kazı çalışmalarıyla Yunan efsanesinin ünlü kenti gün ışığına çıkarılmıştır. Truva, bilimsel anlamda Anadolu medeniyetleri ile Akdeniz dünyası arasındaki temasın ilk bulguları içermesi bakımından önemli bir merkezdir.
Safranbolu
Karabük’ün bir ilçesi olan Safranbolu, eski Osmanlı evlerini ve geleneksel Türk yaşam ve kültürünü temsil eden sanat eserlerinin zengin bir koleksiyonuna sahiptir. Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar olmak üzere tarihinin birçok farklı medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır.
Pamukkale
Bin yıllar boyunca kalsiyum açısından zengin suların uçurumdan aşağıya akışıyla oluşan Pamukkale muhteşem kaya oluşumlarına ve doğal merdivenlere sahip bir bölgedir. 1988 yılında UNESCO tarafından koruma altına alınmıştır.
Letoon ve Xhanthos
Letoon ve Xhanthos ikiz kenti antik Likya’nın önemli ticari, kültürel ve dini merkezlerindendir. Tapınakları, anfi tiyatroları ve epigrafik yazıtlara sahip kalıntıların bulunduğu kentlerin tarihi birbirinden ayrılmaz. 1950 yılından bu yana devam eden kazılarda, 7. yüzyıla ait önemli eserler gün ışığına çıkarılmıştır.
Nemrut Dağı
Doğu ve Batı uygarlıklarının kesiştiği noktada yer alan, 2150 metre yüksekliğine sahip olan dağın üzerinde devasa büyüklükteki heykel koleksiyonları bulunur. 1953 yılında ise bölgede arkeolojik çalışmalara başlanmış ve yapılan çalışmalar sonucunda bölgede Kommagene uygarlığından kalma sanatsal kalıntılara da rastlanmıştır.
Hattuşa
Çorum’un Boğazkale ilçesinde bulunan bir antik kenttir. Site içerisinde Hitit, Asur, Roma ve Bizans dönemine ait tapınaklar, kraliyet konutları ve surlar korunmuş bir şekilde bulunmaktadır. 1986 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alır.
İstanbul’un tarihi alanları
Bir çok benzersiz özelliğe sahip olan, üç imparatorluğa başkentlik yapmış şehrin, en eşsiz özelliklerinden biri dünyada iki kıtalı tek şehir olmasıdır. Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan şehrin sahip olduğu camiler, saraylar, müzeler ve çarşılar zengin tarihini gözler önüne serer.
Kapadokya
Dünyada doğa ve tarihin en mükemmel şekilde bir araya geldiği bir yerdir. Bölgenin en önemli görüntüsü ise peribacalarıdır. Coğrafi olaylar nedeniyle tarihsel dönemde oluşmuş olan bu peribacalarının içlerine bölgede yaşayan insanlar ev, kilise oyma ve frizleri dekore ederek bin yıllık uygarlıkların izlerini bırakmışlardır. Geleneksel Kapadokya evleri ve oyulmuş taş güvercinlikler yörenin özgünlüğünü göstermektedir. Bu evler kayalar ya da kesme taş kullanılarak dağın eteğinde inşa edilmiştir.
Divriği Ulu Camii
ve Şifahanesi
Mengücekleliler döneminde Ahmet şah tarafından yaptırılan, taş işçiliğinin en güzel örneklerinin sergilendiği cami ve şifahane 1985 yılında dünya kültür mirası listsesine dahil edilmiştir.Caminin en ilginç özelliklerinden biri, ikindi vaktinde dış kapısına yansıyan, ayakta insan siluetidir.