Her zevke ve bütçeye uygun eğlencesi, tarihi, doğası ile tam bir sürprizler adası olan Kıbrıs, Lefkoşa, Girne, Mağusa, İskele/Karpaz ve Güzelyurt olmak üzere 5 ilçeden oluşur. Başlı başına bir açık hava müzesi gibi olan adada gezilmeye değer yerler sanılanın aksine çok fazladır.
Lefkoşa
Dünyanın 3 bölünmüş merkezlerinden biri olan Lefkoşa adanın ve Kuzey Kıbrıs’ın tam ortasında yer alır ve ülkenin başkentidir. Kıbrıs’ta hayal edilen bir Akdeniz adası havası olmayan tek yerdir.
Birçok tarihi yapıları bir arada görebileceğimiz Girne Kapı, Lefkoşa’nın en turistik yeridir. Adanın dokusunu oluşturan sarı taşlarla yapılmış birçok kilise, bedesten, han, sütun ve tarihi evleri ile güzelliği insanın aklını başından alır. Girne Kapısında, Osmanlılardan kalma Büyük Han, sonradan camiye çevrilip Selimiye Camisi olan St Sophia Katedrali, St Nicholas Kilisesi, Venedik sütunu, mutlaka uğranılması gereken yerler arasındadır.
Surlar içinde gezerken gitmeniz gereken yerler daha bitmedi. Lokmacı sınır kapısı, Arap Ahmet bölgesinde güney kesimini çok rahat görebileceğiniz park, Mevlevi müzesi, Arap Ahmet mahallesi, Lüzinyan evi, Saçaklı ev gibi küçüklü büyüklü birçok yeri gezebilirsiniz.
Girne kapısından çıktıktan sonra adanın en meşhur gezi caddesi olan Dereboyun’a uğramakta fayda var. Dereboyu Caddesi birçok mağazanın yanında çok güzel kafelerin olduğu kalabalık, canlı bir cadde. Ayrıca bu cadde üzerinde bir de meşhur Barbarlık müzesi yer alır. Barbarlık Müzesi, kanlı Noel diye adlandırılan, Rumların Noel gecesi Türkleri katlettikleri evlerden birisi. Binbaşı Nihat İlhan’ın evi olan müze, kendisinin olmadığı bir aralık günü baskın yapılmış ve çocukları ve eşi katledilmiş. Evde hala onlardan kalan eşyaları ve mermi isabetinden kırılan eşyaları görmek mümkündür. Girne Adanın en hareketli ve en turistik ilçesi olan Girne, daracık sokakları, sıcacık atmosferi ile tipik bir Akdeniz kıyı şehridir.
Girne’de gezilecek çok fazla yer vardır. En batısında, Hristiyanlığın bir mezhebi olan ve dünyada sadece bir kaç bin tane kalan Maronitlerin son derece sevimli Koruçam köyü bulunur. Köyün hemen yanında, İtalyan kökenli Rum bir avukat ve mafya babası olan Paulo Paolides tarafından 1957 yılında yaptırılmış ve daha sonra müzeye çevrilmiş olan Mavi Köşk müzesi mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir yerdir. Karaoğlanoğlu şehitliği ve Barış ve Özgürlük müzesi de ziyaret edilmesi gereken yerler arasındadır. Girne merkez ise bambaşka bir dünyadır.
Kafelerin, dükkânların bulunduğu ara sokaklar ve Girne limanı insana tarif edilmez mutluluk verir. Limanın hemen yanında yapımında üç medeniyetin katkısı bulunan Girne kalesi bulunmaktadır. Girne Merkezinin biraz üstündeki İngiliz mahallesi Pella Pais, manastırı ve bozulmamış ortamı ile gezilmesi gereken yerlerdendir.