İngiltere’de iktidara gelen İşçi Partisi, özellikle Tony Blair hükümetleri döneminde Türkiye ile yakın ve iyi ilişkiler sürdürmüştü. Türkiye ile ilişkiler konusunda bugüne kadar net bir açıklaması olmayan İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın kuracağı hükümetin de, Ankara’yla son dönemde kurulan stratejik ilişkiyi sürdürmesi öngörülüyor.
İngiltere Dışişleri Bakanı olması beklenen David Lammy, Türkiye’yi gelişen ve bölgesinde ağırlığını giderek artıran bir ülke olarak gördüğünü söylemişti. Türkiye ve İngiltere arasında kısa vadede en önemli gündem maddesi ise Muhafazakar Parti hükümeti sırasında müzakere edilmiş olan serbest ticaret anlaşmasının imzalanması olacak.
Avrupa Birliği (AB) üyesi olmayan iki NATO müttefiki olarak ilişkilerini yeniden konumlayan Türkiye ve İngiltere; savunma sanayi, güvenlik ve ticaret gibi konularda işbirliğini derinleştirmişlerdi. Bu kapsamda, Türkiye ile özellikle İngiltere’nin AB’den ayrılması sonrasında kurulan özel ve stratejik ilişkinin yeni hükümet tarafından da sürdürülmesi bekleniyor.
Ancak insan hakları konusunda çalışmış, hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını her fırsatta dile getiren Keir Starmer’in demokrasi ve insan hakları alanında Türkiye’de yaşanabilecek ihlaller karşısında Muhafazakar Parti’ye oranla daha hassas olabileceği yapılan değerlendirmeler arasında. David Lammy, seçimlerden önce yaptığı ziyaretler kapsamında Mart 2024’te Ankara’ya gelmiş ve görüştüğü Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a iktidara gelmeleri durumunda izleyecekleri dış politikayı anlatmıştı.
İngiltere’de İşçi Partisi, Türkiye’ye nasıl bakıyor?
Türkiye’yi ve Türkleri, doğup büyüdüğü Londra’nın Tottenham bölgesinden tanıyan Lammy, 2021’de İşçi Partisi Dışişleri Sözcüsü olarak atanmasının ardından verdiği demeçler ve yazdığı makalelerde Türkiye’yi, “değişen dünyanın önemli ülkelerinden biri” olarak tanımlıyor. Lammy, Mart 2023’te yazdığı bir makalede, ABD’nin küresel liderliğinin azalmasıyla birlikte Türkiye, İran, Endonezya, Güney Afrika gibi ülkelerin bölgelerinde daha da etkin olmaya başladıklarını kaydetmiş; özellikle Türkiye’den bahsederken Recep Tayyip Erdoğan yönetiminin bu bölgesel etkinliği pozitif ve negatif olarak kullandığına işaret etmişti: “(Türkiye) bir yandan, tahılın Karadeniz üzerinden taşınmasını sağlayıp Ukrayna ve küresel topluma yardım sağladı.
Diğer yandan ise Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılım başvurularını siyasi taviz kazanmak uğruna istismar etti ve katılım sürecini uzattı. Bu arada Rusya’dan ithalatını da ikiye katladı.” Türkiye’nin artan etkinliği ve jeopolitik gelişmeler, Ankara-Londra trafiğinin bundan sonraki süreçte de yoğunluğunu yitirmeyeceğini gösteriyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, İsrail-Hamas savaşının sürüyor olması ve bölgedeki diğer gelişmeler, iki başkentin gündeminde olmaya devam edecek.
Serbest ticaret anlaşması müzakereleri başlayacak mı?
Türkiye-İngiltere ilişkilerinde gündeminin kısa vadeli başlıkları arasında serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin başlatılması yer alıyor. İki ülke son iki senede yapılan görüşmelerin ardından kapsamlı ve modern bir serbest ticaret anlaşması müzakerelerine başlama kararı almışlardı. Müzakerelerin Haziran ayında başlatılması öngörülüyordu ancak İngiltere’de erken seçim kararı alınmasının ardından müzakereler iptal edildi. Türkiye ile İngiltere arasındaki ikili ticaret hacmi 20 milyar doların üzerinde seyrediyor ve karşılıklı yatırımlarla bu rakam daha artıyor.
Yeni hükümetin Türkiye ile bu süreci devam ettirmesi öngörülüyor.
Keir Starmer ve David Lammy’nin katılacakları ilk büyük uluslararası toplantı 9-11 Temmuz’da Washington’da yapılacak NATO Zirvesi olacak. NATO’nun kuruluşunun 75. yılının kutlanacağı zirve Starmer’a, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da olduğu birçok liderle tanışma ve ikili görüşme olanağı da sağlayacak. Yeni İngiliz hükümeti, 18 Temmuz’da Avrupa Siyasi Topluluğu’nun 4. zirvesine ev sahipliği yapacak.