Alevi örgütleri ortak bir açıklama yaparak, Aleviliğin klasik anlamda “tarikat,” cemevlerinin “tekke,” dedelerin de “devlet memuru” mertebesine indirgemeyi öngören asimilasyoncu politikaları şiddetle reddettiklerini açıkladı.
Konuyla ilgili olarak Türkiye, Avrupa, İngiltere, Kuzey Amerika ve Avusturalya’daki Alevi örgütleri ortak bir açıklama yaptı.
İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi kamuoyuna şu açıklamayı yaptı: “Bu politikalarla paralel, bir takım şahıs ve cemaatlerin planladığı “cami-cemevi” girişiminin toplumumuz için hiçbir anlamı ve hükmü olmadığını, bu tür oldu-bittilerin Alevilere tepeden bakan, Alevilere rağmen Aleviliği tanımlamaya çalışan kaba ve dayatmacı bir zihniyetin ürünü, dolayısıyla kabul edilemez olduğunu Türkiye ve dünya kamuoyuna ilan ediyoruz”.
“Alevilik kendine has öğretileri, kurumları ve ritüelleri olan özgün ve kadim bir inanç sistemidir” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “ Tarihsel olarak tasavvufi akımlarla yakın ilişkisi olsa da müteşerri İslam bağlılarının anladığı anlamda klasik bir tarikat değildir. Aleviler, ritüelleri arasında ibadet-ayin ayrımı yapmazlar ve tüm dini ritüellerini cemevlerinde ifa ederler. Bu nedenledir ki Alevilik klasik anlamda bir tarikat olmadığı gibi, cemevleri de yaygın manaada “tekke” veya “dergâh” değildir. Cemevleri, Alevilerin tek “ibadethanesidir” ve her inanç grubu gibi Alevilerin de kendilerine has ibadet mekanlarını devlet ve mahalle baskısından uzak, özgürce tanzim etme ve kullanma hakkı vardır”
Açıklamada, “Uzun bir tarihsel süreç ve organik gelişme sonucu olarak ortaya çıkmış bu kadim Alevi öğreti ve kurumlarına dışardan müdahele etmeye, bunları toplumsal mühendislik yöntemleriyle değiştirmeye veya deforme etmeye çalışmak hiçbir kişi veya grubun haddi ve gücü dahilinde değildir.
Her inanç sistemi gibi Alevilik de sadece ve yalnıza bu inanca ve kültüre mensup insanların kollektif olarak şekillendirdiği ve şekillendirebileceği bir alandır. Başta devlet olmak üzere Alevi olmayan tüm kurum ve kişilerin bu özel inançsal alana saygı duymaları ve bu alanın dışında kalmaları gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyoruz” denildi.
Alevilerin esas olarak hedefi, demokratik-laik bir sistemde, amasız-fakatsız eşit vatandaşlar olarak yaşamak olduğu ifade edilerek, Alevilerin ortak taleplerin şöyle sıralardı:
TALEPLER
-Cemevi, Alevilerin tek ibadethanesidir. Cemevlerimiz derhal ibadethane olarak yasal statü kazanmalı, diğer ibadethanelere sunulan tüm ayrıcalıklardan yararlanır hale gelmelidir. Cemevlerinin, “ibadethane” dışında, tekke, dergâh, kültür veya inanç merkezi gibi başka bir kategori altında tasniflenmesi kabul edilemez.
– Zorunlu din dersleri derhal kaldırılmalı veya seçmeli hale getirilmelidir. Seçmeli ders olarak konulan ek din derslerinin, başka seçenekler sunulmayarak veya mahalle baskısı sonucu fiilen zorunlu ders haline gelmemesi için tüm yasal ve idari önlemler alınmalı ve titizlikle uygulanmalıdır.
– Alevilere yönelik nefret söylemleri, tehditler ve saldırılar, nefret suçları kapsamına alınıp en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Bu meyanda, ders kitapları, sözlükler, ansiklopediler ve Milli Eğitim Bakanlığınca önerilen yardımcı kitaplardaki Aleviliği ve Alevileri aşağılayan tanım ve ifadeler düzeltilmeli veya çıkarılmalı, ikisinin de mümkün olmadığu durumlarda bu yayınların kullanımına son verilmelidir.
– Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır. Tarafsız devlet ilkesine uygun olarak her inanç grubu kendi içinde örgütlenip, kendi kaynaklarıyla ve kendi tercihlerine göre din hizmetlerini tanzim etmeli ve yürütmelidir.
Vatandaşların dini ihtiyaçlarının daha kolay karşılanması adına devletin yardımına gerek duyulduğu durumlarda kamu kaynak ve imkanları tüm inanç gruplarına eşit ve adil dağıtılmalıdır.
– Alevi köylerine ve mahallelerine zorla cami yapımından vageçilmelidir. Bu bağlamda, çeşitli kamu hizmetlerini cami yapımı şartına bağlamak suretiyle kimi Alevi köylerinde suni bir cami talebi yaratılmasının da demokrasi ve ahlaka mugayir “zorlamalar” olduğu belirtilmelidir.
– Alevi mahallelerine ve büyük kamu projelerine “Yavuz Sultan Selim” gibi Alevileri rencide edici isimler verilmesinden vazgeçilmelidir.
– Nüfus cüzdanlarından din hanesi kaldırılmalıdır. İnsanların inançlarına göre bu veya başka yöntemlerle fişlenmesinin önüne geçilmeli, kamu hizmetlerinin eşit vatandaşlık temelinde sunulması sağlanmalıdır.
– Başta Hacı Bektaş Veli Dergâhı olmak üzere devlet tarafından el konulan tüm Alevi-Bektaşi vakıfları gerçek sahiplerine iade edilmelidir.