Gazeteci Faruk Eskioğlu’nun CommUnity Tv çatısında hazırladığı “Emek Dünyası” webtv programı Birleşik Krallık’ta (BK) emek mücadelesini anlatıyor.
Zengin içerikli programda yer alan BK’deki “Toplumda mücadele tarihi” bölümünde de Türkiye ve Kıbrıslı emekçilerin yarım asır önceki örgütlenmeleri ve grevleri aktarıyor. Eskioğlu ile “Vay anasına Türkiye ve Kıbrıslı işçiler yamanmış” dedirten program hakkında konuştuk…
• Öncelikle sizi kutlarız. Bugünlerde reklam veren patronların anlatıldığı webtv programları mantar gibi artarken siz emekçileri anlatmaya başladınız. Program zengin içeriği ile beğenildi de. Bu serüvene nasıl başladınız? Hem Açık Gazete hem de Emek Dünyası, bir koltukta iki karpuz zor olmuyor mu?
Teşekkür ederim. Salgının birinci yılı olan geçen şubat ayında Aydın Çubukçu’nun yönetiminde CommUnity Tv, eğitimden sanat kültüre, haber-söyleşiden edebiyata bir dizi webtv programı planladı. Siz de pazartesileri “Haftanın Gündemi’ni başarıyla yapmaya başladınız. Aydın abi programı önerdiğinde, salgın rehavetiyle “şarjı bitmiş telefon” gibiydim. Üretkenliği ile de rol modeli olan Aydın abinin bir sözüyle silkelenip kendime gelmiş oldum. Bedri Rahmi’nin dediği gibi “Biz ne şuyuz ne buyuz, biz otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğuyuz.” Bir anlamda Londra’daki Hayat Tv ekibi, aynı heyecanla yine yola koyulmuş oldu. Kollektif bir üretim yapıyoruz. Güle oynaya çalışıyoruz. Aydın abi gibi çalışarak yoruluyoruz, çalışarak dinleniyoruz. İşin içinde para değil de daha iyi bir dünya özlemi olunca samimi, dürüst ve “tekniğin el verdiğince de” iyi programlar ortaya çıkıyor. Açık Gazete ve salgından önce piyasaya çıkan Londra’da Bizim’Kiler kitaplarının da Emek Dünyası’nı beslediğini söylemeliyim.
• Emek Dünyası’nı siz tanıtır mısınız?
Charlie Chaplin temalı bir program. Güncel emek haberleriyle başlıyoruz. “İşçi Mektupları” bölümünde mektuplara yanıt arıyoruz, “Megafon İşçiler”de bölümünde bir işçiye megafon veriyoruz… “Toplumda İz Bırakan Emekçiler”de adından anlaşılacağı gibi iz bırakan Türkiye ya da Kıbrıslı göçmen bir emekçiyi tanıtıyoruz. Sanırım en çok ilgi çeken bölümlerden biri de “Toplumda Emeğin Tarihi”… Emek Dosyası bölümünde de işçi sağlığından çocuk işçilere pek çok dosyayı işliyoruz.
“Tarihte Emek Mücadelesi” bölümünde de son iki haftadaki dünyadaki örnekleri kısaca aktarıyoruz. Programı damıtırsak örgütlü emek mücadelesi her zaman kazanmıştır, bunu seyirciye aktarıyoruz. Programın ele aldığı konulara geniş çerçeveden bakıldığında “moral bozacak bir şey yok” çünkü kapitalizm hâlâ örgütlü emeğin mücadelesi ve onun yeni yöntemler geliştirmesinden korkuyor. Korkmakla haklılar ve korkunun ecele faydası olmayacak. Programlarda bu görülüyor.
• Emek Dünyası’daki “Tarihte Emek Mücadelesi” bölümüne dönmek istiyorum. “Vay anasına Türkiye ve Kıbrıslı işçiler yamanmış” dedirttiniz. Aslında Türkiye ve Kıbrıslı göçmenlerdeki dinamizmi de göstermiş oldunuz. Öyle değil mi? (Gülüşmeler)
O zaman doğru yoldayım… Türkiye ve Kıbrıs’tan BK’ye “emek” göçünden söz edilebilir. İlk gelen bizim emekçiler çok zorlu şartlarda ve yoğun emek sömürüsüne rağmen örgütlenmeyi başarmışlar. Hatta içinde yaşadıkları toplumun emek mücadelesine de omuz vermişler. 1974 Ekiminde sahibi Kıbrıslı Ali Usta olan Büyük Wimpy Grevi’ni gerçekleştirmişler ki bizim toplum tarihinin yüz akı bir olay. Üstelik Wimpy Grevi, dünyanın ilk kapitalist ülkesi olan İngiltere’deki gıda iş sektöründe ilk kez, üstelik göçmen işçilerin başarıyla sonuçlandırdığı bir eylem. Grevden 3 ay önce de Türkiye’nin Kıbrıs’a askeri müdahalesi olmuş ve milliyetçilik de tavan yapmıştır. Yine de çoğu Türkiyeli olmak üzere bini aşkın farklı kültürden işçi davullu, zurnalı ve halaylı bir grev yapıp haklarını söke söke almıştır . Bu grevin günümüze bile yansımaları olmuştur…
• Yansıması derken?
1960 ve 70’lerde ilk gelen Türkiye ve Kıbrıslı işçiler tekstil ve restoran sektöründe yoğunlaşmışlar. Bugünün McDonald’s’ının benzeri olan Wimpy’deki grevin başarısı tekstil sektörüne de yansımış ve dikim işçileri de haklarını örgütlenerek almışlar. Bu örgütlü mücadele işçileri pişirmiş, güçlerinin farkına varmasını sağlamış, sendika ve sosyalizm gibi kavramları öğretmiştir. Bugün BK’deki bizim toplum üyesi seçmenlerin yüzde 80’i sola oy veriyorsa bundandır denilebilir. Türkiye’de bu oy oranı yakalansa sosyalizm gelecek yani. Ayrıca günümüzde toplumun restoran sektörde yoğunlaşmasının bir nedeni de Wimpy’de işi öğrenen işçilerin ileride kendi işlerini kurmasından kaynaklanıyor sanırım. Tabii bunlar “Londra’da Bizim’Kiler”i yazan araştırmacı bir gazetecinin öngörüsüdür. İlerideki sosyolojik araştırmalar daha net sonuçlar ortaya koyabilir.
• Londra’da Bizim’Kiler’i anlatır mısın?
Tam gün olarak 8 yıllık çalışmanın ürünü. Kitap yazım sürecinde de karantinada gibiydim. Kitap bitti salgın karantinası başladı. Son 10 yıldır gün yüzü görmemiş olduk. Üç kitaplık bir set. İlk kitapta BK’ye Türkiye’den 150, Kıbrıs’tan 100 yıllık tarihi göç anlatılıyor. İkinci kitapta bizim toplumun kültür, sanat ve spordaki çalışmaları ele alınıyor. Üçüncü kitapta da toplumdaki lokomatif 100 isim tanıtılıyor. Bu isimlerin özgeçmişleri kendi sektöründeki gelişimle örtüştüğü için seçildi. Bir anlamda sözlü tarih çalışması. Kitaplar salgının başladığı geçen yıl başında piyasaya çıktığı için okurla buluşamadı. İlginenler “google”da arayarak edinme yollarını kolayca öğrenebilirler. Türkiye ve BK’de kargoyla göndermeye başladık. “Araştırmacılar için de iyi bir kaynak” denilebilir.
• Londra’da Bizim’Kiler’e yorumlar nasıl?
Üç kitaba önsöz yazan 3 önemli yazarın beğenisini kazanmak yorgunluğumu aldı. Prof. Dr. İbrahim Sirkeci “bir nevi taşınabilir toplum müzesi” derken, Aydın Çubukçu “Eskioğlu, burada bir tanık ve anlatıcı olmanın ötesinde, o tarihi yapanlardan biri olarak anılacaktır” yorumunu yaptı. Prof. Dr. Mehmet Ali Dikerdem de “Bu serüven, anlatılması gereken bir serüvendi. Anadolu ve Kıbrıs mozaiğinin oluşumunu Faruk Eskioğlu’ndan başka anlatabilecek kim olabilirdi?” diye yazdı. Kitabı okuma şansı olanlar çoğu beğeniyle karşıladı. Kitapta kendisini bulamayan ya da özet olarak anlatılan üç dört toplum üyesi ise kendisine haksızlık yapıldığını düşünerek gönül koydu.
• Emeğinize sağlık, bir sonraki projeniz ne diye sorsam?
“Dinleneceğim” diye kendime söz verdim ama rahat duramıyorum. Londra’da Bizim’Kiler, Emek Dünyası’nı zenginleştirdi. Şimdi aynı yöntemle BK’deki Türkiye ve Kıbrıs’tan göçün belgeselini de zenginleştirsin istiyorum. Bunun için gözüpek bir yönetmen ve senaristi bu yeni projeye katmak istiyorum. “Emek Dünyası’nın yayınlanan bütün bölümleri acikgazete.com’da sunulmuştur. İlgisini çeken okurlar kolayca ulaşabilir ve izleyebilirler…”