Londra merkezli Türkiye Araştırmalar Merkezi (Centre for Turkey Studies – CEFTUS) tarafından organize edilen bir toplantıda Türkiye-İsrail uzmanı Profesör Louis Fishman iki ülke arasındaki ilişkileri geçmişten günümüze değerlendirdi.
Britanya Parlamentosu’nun 9 numaralı komite salonunda gerçekleşen programın ev sahipliğini İşçi Partili Milletvekili Mohammed Salih yaparken Orta Doğu analisti Jonathan Friedman da toplantının moderatörlüğünü üstlendi.
Konuşmasında Türkiye-İsrail ilişkilerini 1900’lerden itibaren kronolojik olarak değerlendiren Fishman ilişkilerin 1948’den ve hatta Balfour Deklarasyonu’ndan daha önce başladığı zira Zionistlerin İstanbul’da eğitim aldıklarını söyledi. İsrail’in kurucusu, ilk Başbakanı ve Osmanlı Türkçesi bilen Ben Gurion’ın İstanbul’da eğitim aldığını belirten Fishman Adnan Menderes’in de İsrail ile ilk resmi ilişkileri başlatan Türkiye Başbakanı olduğunu ekledi. 1950’de Türkiye’nin İsrail ile dostluk futbol maçı yaptığını hatırlatan Fishman Türkiye’nin bölgede İsrail’i devlet olarak tanıyan ilk Müslüman ülke olduğunu ekledi. O dönemde İsrail- Türkiye ilişkilerinin o kadar iyi olduğunu söyleyen Fishman Bağdat Paktı’nın bozulmasından endişe eden ABD tarafından Türkiye’nin daha göze çarpmayan ilişkiler kurması için uyarıldığını da vurguladı.
Fishman diğer yandan 1970’ler itibariyle İsrail’in Türkiye’nin iç işlerini de etkiler hale geldiğini zira 1970’lerde İsrail’i Amerikan projesi olarak gören ve Filistin Kurtuluş Örgütü ile yakın ilişkileri olan anti-emperyalist solcu grupların ortaya çıktığını söyledi. Aynı dönemde Necmettin Erbakan’ın da dahil olduğu İslamcı siyasi grupların da güçlenmeye başladığını belirten Fishman İsrail’in bir iç siyaset malzemesi haline geldiğini, 1971’de İsrail’in İstanbul Başkonsolusu Efraim Elrom’un öldürüldüğünü ve antisemitizm yani Musevi karşıtlığı’nın arttığını söyledi.
1980 darbesi ile Türkiye-İsrail ilişkilerinin beklemeye alındığını ama 1990’larla birlikte askeri tatbikatlar dahil daha aktif hale geldiğini söyleyen Prof Fishman Türkiye’nin PKK ile savaşında İsrail’den silah aldığını söyledi. Ayrıca o dönemde Türkiye’nin Ermenilere karşı ABD’deki İsrail lobisinden yararlandığını da hatırlatan Fishman İsrail’in Türkiye’nin iç ve dış ilişkilerinde bir şekilde aktif olduğunu söyledi. 1997 Post-modern darbesinin İsrail’le de ilişkili olduğunu iddia eden Fishman darbe sonrası İsrail’in Türkiye iç işlerine dahil olduklarından pişmanlık duyduklarını söyledi.
“İki ülke arasındaki turizm ve İsraillerin İstanbul ve Ankara’da askeriye, sanat ve üniversitelerde daha yoğun bir şekilde katılımda bulunmasıyla gelişen ilişkiler, 1999 İzmit depreminde arama kurtarma yardımı sağlayan İsrail’e Türk toplumunun daha sıcak bakmaya başlamasına neden oldu” şeklinde konuşan Fishman bunun 2002’de Jenin kampındaki İsrail ordusu tarafından yapılan katliam ile değişmeye başladığını söyledi.
Toplumsal ve siyasi açıdan AK Parti döneminde İsrail ile ilişkiler in kötüleştiğini söyleyen Fishman diğer yandan ekonomik ve ticari ilişkilerin aksi yönde iyileştiğini ve arttığını sözlerine ekledi. Türkiye ve İsrail ekonomik ilişkilerinin 2009’daki Mavi Marmara döneminde bile etkilenmediğini söyleyen Fishman iki ülke arasındaki ihracatın arttığını ve Ürdün ve Suudi Arabistan’a ihracat için Haifa limanı’nın kullanıldığını belirtti. Türk Havayolları’nın Tel Aviv’e günde neredeyse altı seferi olduğunu ve İsraillilerin İstanbul’a sıkça gelip başka ülkelere gittiklerini dile getiren Fishman siyasi söylemlerin aslında ekonomik alanda bir etkisi olmadığını ve iki ülkenin daha da yakınlaştığını söyledi.
Davos’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışı gibi çeşitli krizlerin yaşanmasına rağmen Erdoğan’ın 2016’da Suudi Arabistan ziyaretinden dönerken bölgede İsrail’in Türkiye gibi bir ülkeye ihtiyacı var ve kabul edelim ki Türkiye’nin de İsrail’e ihtiyacı var demesini alıntılayan Profesör Fishman aslında artık İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı olmadığını fakat Türkiye’nin İsrail’e ihtiyacı olduğunu söyledi. Fishman’a göre uzunca bir süredir stabil olmayan Türkiye’nin Arap Baharı ile birlikte bölgede izlediği yanlış politikalarla Türkiye artık Arap ülkeleri ve İsrail arasında bir arabulucu olmadığını gösterdi. Fishman ayrıca Türkiye’nin bölgede Filistinlileri savunan tek ülke olduğunu fakat Türkiye’nin söylemlerinin işleme geçemediğini İsrail’in koşullarını kabul etmek durumunda kaldıklarını söyledi. Fishman 2009 Mavi Marmara krizinden sonra İsrail’in özür dilemesinin ardından Türkiye’nin özürün yanı sıra Gaza’nın bloğunun kaldırılmasını istediğini ya da Gaza’da yatırım yapmak, elektrik santralleri yapmak istediğini fakat bunların hiç birini gerçekleştiremediğini söyledi.
Uzun yıllar boyunca vakti İstanbul – Tel Aviv -New York şehirleri arasında geçen Profesör Fishman şimdilerde New York Üniversitesi Brooklyn Koleji’nde Modern Orta Doğu profesörlüğü yapıyor. Sabancı, Bahçeşehir ve Okan Üniversitelerinde de ders vermiş olan Fishman Türkiye ve Israil ilişkileri üzerine son Osmanlı döneminden başlayarak yayınladığı kitap ve makaleleri ile tanınıyor.