Marksizm’den Radikal İslam’a

3 Şubat 2015

Yazar Demir Küçükaydın, küresel ısınma ve çevre felaketlerinin önümüzdeki yüzyılda insanlığın baş sorunları arasında olacağını söyledi.
Küçükaydın, Türkiye’de Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet ile süren devlet geleneğinin dinamik Kürt hareketini de içeren bir eyaletler birliğine dönüşerek ömrünü uzatacağını öne sürdü…
Londra’daki Türkiye kökenli sosyalistlerin e-grubu “Londra Sohbet”in geçen çarşamba günü Londra Toplum Merkezi’nde düzenlediği “Gezi Park’ından Kobane’ye – Marksizm’den Radikal İslam’a” başlıklı toplantıya 30’a yakın sosyalist katıldı. Kendisini “Ortodox Marksist” olarak nitelendiren Küçükaydın, Marksizm’in çıkmazlarını yine Marksizm’de kavramları doğru anlayarak aşılabileceğini belirtti.
Küçükaydın, Karl Marks’ın devrimleri açıklarken Avrupa’nın bin yıllık geçmişini ele aldığını fakat dünya genelini ve bu zaman aralığının öncesi ve sonrasını da değerlendirmek gerektiğini söyledi.
Dinlerin de döneminde devrimci bir işlev yüklendiğini öne süren Küçükaydın, “Dinlerle birlikte toplumların da değiştiğini görüyoruz. Günümüzde ise kapitalizm, dini dinsizleştirilerek özel alana hapsetti” dedi. Küçükaydın, günümüzde devrimcilerin ‘ulus devletine değil’ ulusu yıkması gerektiğini belirterek, “Yunanistan’daki Syriza böyle yapmadığı süreçte devrimci bir atılım yapamaz. Syriza’nın iktidarına temkinli sevinmekte yarar var. Gelecek yıl AB ile uzlaştığını okuduğumuzda hayal kırıklığına uğramamalıyız” diye konuştu.
“Kobani kantonunun, bölgesinde ilerici bir yapılanma oluşturma çabasına karşın daha demokratik bir programla yola çıkmalı” diyen Küçükaydın, “Yoksa ileride Lübnanlaşabilir” dedi. Kürt bağımsızlık hareketini Ortadoğu’nun en dinamik hareketi ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ı da “Bölgedeki en zeki lider” olarak tanımlayan Küçükaydın, Türkiye’de Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet ile süren devlet geleneğinin dinamik Kürt hareketini de içeren bir eyaletler birliğine dönüşerek ömrünü uzatacağını öne sürdü…
Küçükaydın, Türkiye’deki Gezi hareketini beyaz bayrağının altında ‘ulus’a karşı çıkıldığı süreçte gelişebileceğini öngörerek, işçilerin yalnız kendi haklarını değil insanlığın sorunlarıyla mücadele ettiği süreçte “işçi sınıfı” bilincinin gelişeceğini sözlerine ekledi.