İstanbul’da yaşayan yazar Eylem Tok, roman yazarlığı dışında öykü şiir ve çocuk masalları kitapları da yazıyor.
Yazma hayatına çocuk yaşlarda şiirler ile başlayan yazar; düz yazı, deneme ve öyküler ile devam ederek kaleminin farklılığını ve romancılığını ortaya koymuş ve adından söz ettirmiş.Aynı zamanda edebiyata aşık, Türkçe düşünen, İngilizce yazan, hayvanser bir anne.
Londra Kitap Fuarı nasıl gidiyor? Beklentileriniz karşılıyor mu?
‘’Kesinlikle.Eserlerimle fuarda yer almaktan dolayı çok mutluyum. Ayrıca bir Türk kadın yayıncı olarak, gururumun okşandığı bir yerdeyim. Fuarda, kendi eserlerimiz, çocuk ve gençlik kitaplarıyla ilgili Sintiyapera olarak Çin ve İspanya ile anlaşma yaptık. Fuar boyunca çok ciddi toplantılarımız oldu.İyi yayıncılarla. Sintiyapera olarak farkımız İngilizce eserlerle fuara katılmamız. O nedenle İngilizce eserlerin dünyaya açılması biraz daha kolay.’’
Ne kadar zamandır yazıyorsunuz? Yani ne zaman yazabileceğinizi hissettiniz?
“Çok küçük yaşlarda şiirle başladım sonrasında öykü, deneme ve romanla devam ettim.Son 10 yıldır da profesyonel olarak yazıyorum. Sadece yazarak hayatına devam ediyorum. İlk romanım toplumsal bir romandı. Kısa filmlerimde var. Edebiyatın bir çok alanında yazıyorum ama tabi ki çocuk edebiyatı benim için çok başka bir yerde.Hem çocukları çok seviyorum hem de çocuklara yazmayı çok seviyorum. Çünkü bu alanda sürekli kendinizi geliştirmeniz gerekiyor ayrıca bu alan çok fazla hata kabul etmiyor. Özellikle bu dönemde çocuklar bambaşka bir noktadalar. Onlara ulaşabilmek hiçte kolay değil.O nedenle çocuk edebiyatına daha çok önem vermek gerektiğini düşünüyorum. Yazarlarında sürekli kendilerini geliştirmesi gerekiyor.’’
Sizin bir özelliğiniz de İngilizce yazıyor olmanız öyle değil mi?
‘’Evet…İngilizce kitaplarım var üç yıl önce yayımlandı. Aynı zamanda İngiltere’de yayıncılığa başladık. İyi de bir ekibim var.’’
Yayın evinizin ismi Sintiyapera. Sintiyapera ne demek?
“Sintiyapera aslında benim yazdığım bir romanın içinde kahramanımın yarattığı sinema, tiyatro ve operanın aynı anda ve aynı sahnede sergilenmesini hayal ettiği bir oluşum. Ayrıca romanın ismi fakat henüz yayınlanmadı.”
Çocuk edebiyatında ciddi bariyerler olduğunu söylemiştiniz. Nedir o bariyerler?
“Türkiye’de özellikle çocuk edebiyatında maalesef şöyle bir şey var: ‘’Diyelim ki bir Türk yazarsanız ve yazdığınız kitabı yayınevine gönderdiniz. Sürekli şöyle değerlendiriliyor:’’Çocuklara bunu anlatmayalım.Çocuklar bunu anlamaz. Çocuklar bunlardan sıkılır.
Çocuklara bu kelimeleri söylemeyelim. Bir süre sonra kendinizi çocuk düşmanı gibi hissediyorsunuz.Fakat yabancı bir yazarın kitabı çevrildiğinde, o kelimeler bir şekilde önemsizleşiyor.’’Eğer yabancı bir yazar bunu yazdıysa bir bildiği vardır’’ diye düşünülüyor. Maalesef Türk yazara karşı kendi ülkemde bir ön yargı var. Yabancı yazarlara ise güven duyuluyor’’
Bir yazarın en büyük hedefi nedir? Muhakkak sizin de hedefleriniz vardır. Hedeflerinizden bahseder misiniz?
‘’Elbette her yazar gibi benim de hedeflerim var. Tüm ömrümü bir yazar olarak yaşamak istiyorum. Çünkü yazar gibi yaşamak kolay değil.Rahatlığa kavuşup, sadece istediklerinizi yazabilmek…Sonuçta düşünen bir insansınız ama düşünen insanın sürekli kısıtlandığı, yargılandığı bir toplumda yaşıyorsunuz.Daha fazla mücadele etmeniz gerekiyor.’’
Kitapları çok satan mı, kitapları çok okunan bir yazar mı olmak isterdiniz?
“Aslında bu çok doğru bir ölçüt olmabilir. Çünkü çok ciddi popüler kitaplar var ve çok satıyor ve okunuyor.Bu onun çok iyi bir eser olduğu anlamına gelmiyor. Bu nedenle belki yüz adet dahi okunmamış bir kitap aslında dünyanın en iyi eserlerinden biri olabilir. Ben idealist birisiyim.’’
“İngiltere’nin geleneksel yapısı nedeniyle özellikle çocuk edebiyatında ciddi bariyerler var.Özgün bir tarzınız varsa ve gerçekten çocuk edebiyatı yapıyorsanız tabii ki işiniz çok zor değil. Ama 10 yıldır hazırladığımız kitaplar vardı. Özellikle seri çocuk kitapları. Kitapların yanı sıra eğitim kitleri. Zaten benim bu çocuk seri kitabım İngiltere’deki okullarda yer alıyor. Onun dışında çocuk masalları ve fantastik romanlarla katıldım.”
Genelde kadın yazarlar feminist olur veya bu konularda radikal görüşleri olur. Bir adım daha ötesine geçerler. Siz dengeyi çok güzel sağlamışsınız. Ne dersiniz?
“Benim temam insan ve canlılar… Bütün canlıların bir arada özgürce ve eşit koşullarda yaşaması gerektiğine inanıyorum. Kadın ve erkek tartışmalarını doğru bulmuyorum. Bizler düşünene canlılarız.Bizi diğer canlılardan bizi ayıran bazı özelliklerimiz var. Düşünen canlılarız ama hayvanlara da en büyük zararı bizler veriyoruz.Bu nedenle bunları konuşmamız gerekiyor cinsiyeti değil.”
Genelde yetişlerin şiirleri anlatılır. Çocukların da şiirleri vardır. Onlar da şiir yazar ve okur. Siz çocuk şiirlerine verekli önem ve değerin verildiğini düşünüyor musunuz?
“Dünya’ya çocukların gözüyle bakabilsek inanılmaz olur. Onların yazdığı veya yazacakları şiirler bize daha insan olduğumuzu hissettirecektir. Dünya’yı daha da güzelleştirecektir diye düşünüyorum. Bizim şuan yaptığımız da ‘Çocuklar için yazıyor’ projemiz var. Orada hem şiirler hem de çocuklar bir birlerine yazdıkları masallar var. Bunlar arttıkça dünya daha da güzelleşecektir.”
Çocuk kitapları yazan bir yazar olarak, ‘güzel günler göreceğiz, motorları maviliklere süreceğiz çocuklar’ diyebiliyor musunuz?
“Evet. Bunu hep söylüyorum ve gerçekleşmesini umud ediyorum. Edebiyata aşık bir yazar, bir insan olarak, bunu gerçekten umud ediyorum.”