27 Mayıs 2024
Endişe verici düzeydeki sosyal izolasyonla mücadele etmek üzere tasarlanan bir pilot program kapsamında, kendilerini yalnız hisseden çocuklara müze gezilerinden balık tutmaya ve dikiş nakış işlerine kadar çeşitli faaliyetler reçete edilecek.
University College London (UCL) ile birlikte yürütülen dört yıllık proje, okullarda “sosyal reçete yazmanın” 9 ila 13 yaşındaki çocukların yalnızlıkla başa çıkmalarına yardımcı olup olamayacağını inceleyecek.
Sosyal reçete yazma, genellikle ruh sağlığı sorunları yaşayan yetişkinlerin tedavisinde pratisyen hekimler tarafından hali hazırda kullanılıyor. Yaşlı hastalara kendileriyle birlikte çalışan bir danışman atanıyor ve örneğin kişiye bağlı olarak bir gezinti kulübüne veya yerel bir topluluk grubuna katılmaları önerilebiliyor. Bunun refahı artırmanın uygun maliyetli bir yolu olabileceğine dair kanıtlar da bulunuyor.
Ulusal İstatistik Ofisi’nin 2018’de bir şehirde yaşayan 10-15 yaş arası gençlerin neredeyse yüzde 20’sinin kendilerini yalnız hissettiğini ortaya koyması ve bu rakamın o zamandan bu yana artmış olabileceğini öne sürmesi üzerine UCL’den Dr. Daniel Hayes, bu yaklaşımı daha genç yaş gruplarına da yaymak istediklerini söyledi.
Hayes, “Gençlerde ruh sağlığı sorunlarında bir artış var. Bu kısmen pandemiden kaynaklanabilir ancak buna neden olan tek bir faktör yok. Yine de yalnızlıkla mücadele etmek bunu çözmenin bir yolu olabilir. Ruh sağlığı, esenlik ve yalnızlık arasında büyük bir örtüşme var” dedi.
Geçen yıl Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan bir raporda, “Sağlıklarından memnun olmadıklarını bildiren çocuk ve gençlerin yüzdesinin son yıllarda arttığı görülüyor. Olası ruhsal bozukluklar ve yeme sorunları oranları Covid-19 pandemisi öncesine kıyasla yüksek seviyelerde seyrediyor” denildi.
The Times’ın haberine göre, program başlangıçta 12 ilk ve orta dereceli okulda uygulanacak ve bu okullardan faydalanabilecek 100 kadar çocuk tespit edilecek. Ancak 30 okul ve 600 öğrenciyi kapsayacak şekilde genişletilmesi planlanıyor.
Seçilenler iki gruba ayrılacak. Bir grup sadece kendi bölgelerindeki faaliyetlerden haberdar edilecek. Diğer gruba ise küçük bir fonla bir bağlantı çalışanı atanacak ve bu kişi yarım düzine seans boyunca onlarla birlikte çalışarak, yardımcı olabilecek ilgi alanlarını ve faaliyetleri belirleyecek.
Hayes, “Bunun müzelere gitmek, sanat ya da spor aktiviteleri olabileceğini hayal edebilirsiniz. Gönüllülük yapan gençlerimiz oldu ya da daha öz-yönelimli şeyler; bir çift iğne işi yaptı. Bu gerçekten de gencin ne geliştirmek istediğini ya da kendine özgü yetenek ve becerilerinin ne olduğunu düşündüğünü anlamakla ilgili. Daha sonra da bu faaliyetlerle bağlantı kurmalarına ve bunlara erişmelerine yardımcı olmak.”
Hayes ve meslektaşları, projenin sosyal reçeteleme alanların daha iyi ruh sağlığı ve okul devamlılığında, daha iyi olduğunu göstereceğine inanıyor. Hayes, “Bunun nasıl işleyebileceğine dair birkaç mekanizma var. Bunlardan biri daha özgüvenli olmak, evden dışarı çıkmak. Bu aynı zamanda sizinle benzer ilgi alanlarına sahip insanları tanımak ve sosyal destek, yapılar ve arkadaşlık grupları oluşturmak için onlarla bağlantı kurmakla da ilgili” dedi.
Projenin eş lideri Profesör Daisy Fancourt, iyi bir sosyal desteğin faydalarının sağlığın birçok alanına yayıldığını söyledi. Fancourt, “Arkadaşlıklar ve sosyal bağlantılar sağlıklı ergen gelişiminin temel taşlarıdır. Eğer gençler yalnızsa, depresyon, kötü uyku gibi fiziksel sorunlar ve kardiyovasküler hastalıklar da dahil olmak üzere ileride sağlık sorunları yaşama riskleri artar” dedi.