İngiltere’nin AB üyeliğinden ayrılmasına ilişkin tarihe 50 günden az kalmasına rağmen bu konuda herhangi bir uzlaşmaya varılmaması, şirketlerin artık en kötü senaryo olan yani anlaşmasız ayrılık için harekete geçmesine neden oluyor.
İngiltere’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden anlaşmasız ayrılmasına yönelik riskin artması üzerine çok sayıda uluslararası finans kuruluşu, varlıklarını ülkeden çıkarmak için harekete geçmeye başladı. İngiltere Başbakanı Theresa May’in, ülkenin AB üyeliğinden ayrılmasına ilişkin (Brexit) birlik ile vardığı anlaşmanın İngiliz parlamentosunda reddedilmesinin ardından, Birleşik Krallığın bir parçası olan Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda arasındaki sınır meselesine bir çözüm bulunamamış olması, iş dünyasının acil eylem planlarını devreye sokmasına neden oluyor.
Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk’ın Brexit’e ilişkin birlik üyelerinin yeni teklifte bulunmayacağını açıklaması ve “güvenli bir şekilde nasıl gerçekleştirecekleri konusunda ellerinde bir plan taslağı bile olmadan, Brexit’i destekleyenlerin cehennemdeki özel yerinin neye benzediğini merak ediyorum.” şeklindeki ifadeleri endişeleri biraz daha artırmış durumda.
Londra’daki finans kuruluşları, ülke ekonomisinin yaklaşık yüzde 80’ini temsil eden hizmet sektörünün büyük kısmını oluşturan finans sektörünün Avrupa pazarına olan erişiminin kesilmesinden büyük endişe duyuyor. Brexit’e 50 günden az kalmasına rağmen İngiltere ile AB arasında uzlaşmaya varılamaması, şirketlerin artık en kötü senaryo olan anlaşmasız ayrılık için harekete geçmesine neden oluyor.
AA muhabirinin Ernst & Young’ın konuya ilişkin araştırmasından derlediği verilere göre, İngiltere’nin AB’den resmen çıkış yapacağı (Brexit) 29 Mart tarihine kadar, finans kuruluşlarının yaklaşık 800 milyar sterlin değerindeki varlığı ülke dışına çıkarmış olması bekleniyor.
Kuruluşun araştırmasına göre, 222 finans şirketinden 80’i (yüzde 36) operasyonlarından ya da çalışanlarından bir kısmını şimdiden ya Avrupa’ya taşıdığını ya da buna hazırladığını belirtiyor. İngiltere’de yerleşik 48 uluslararası banka, yatırım bankası ve varlık fonu şirketlerinden ise 27’si (yüzde 56) operasyonlarını ülke dışına çıkarmayı planlıyor ya da şimdiden çıkardı.
Brexit nedeniyle Avrupa piyasalarına erişimlerinin engelleneceğini düşünen uluslararası finans kuruluşları, Londra’nın Avrupa’daki rakipleri olan Dublin, Lüksemburg, Frankfurt ve Paris’te bu zamana kadar toplam 2 bin kişi istihdam etti.
Son olarak, İngiltere’nin önde gelen bankalarından Barclays, müşterilerine ait 160 milyar sterlinlik varlığı ülke dışına taşımak için harekete geçti. Söz konusu meblağın, bankanın Dublin’deki iştirakine aktarılması için İngiliz Yüksek Mahkemesi’ne başvuran bankaya, geçen hafta izin çıkmıştı.
Bloomberg International ise kaynaklarına dayandırdığı haberinde Deutsche Bank’ın 400 milyar avro, JP Morgan’ın 200 milyar avro, Goldman Sachs’ın 60 milyar avro, Citigroup’un 50 milyar avro, Morgan Stanley’in ise 40 milyar avro değerindeki varlığı Londra’dan Frankfurt’a taşımaya karar verdiği öne sürdü. Bankalardan ise henüz konuya ilişkin resmi bir açıklama yapılmadı.
Geçen yılın haziran ayında İngiltere Merkez Bankası (BOE) Başkanı Mark Carney, AB’nin İngiltere’nin birlikten çıkışına ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaması halinde trilyonlarca sterlinlik derivatif (türev) kontratın riske girebileceğini söylemişti.
BoE verilerine göre, halihazırda işlemde olan ve gerekli düzenlemelerin yapılması halinde riske girecek derivatif kontratların toplam hacmi 29 trilyon sterlin (38 trilyon ABD doları) seviyesinde.
İngiltere’de finans sektörü ülke ekonomisinin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Ülkede 2,2 milyon finans sektörü çalışanının yaklaşık 700 bini ise Londra’da bulunuyor. Avam Kamarası’nın verilerine göre İngiltere’nin finans ve sigortacılık hizmetlerinin ülke ekonomisine yıllık yaklaşık katkısı 126,9 milyar sterlin seviyesinde.