ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON
Bu adım, Downing Street’in Avrupa ile güvenlik ilişkilerini geliştirme çabalarına darbe vurdu.
Avrupa Birliği, Brexit sonrası blok ile ilişkileri yeniden düzenleme kapsamında, İngiltere’nin suç ve yasa dışı göç veritabanlarına erişim talebini reddetti.
Brüksel, Downing Street’in, Avrupa ile güvenlik ilişkilerini güçlendirme çabalarına darbe vuran bu kararda, UK’li müzakerecilere, yasa dışı göçmenlerin parmak izleri de dâhil olmak üzere bilgileri İngiliz polisleri ve göçmenlik yetkilileriyle paylaşamayacaklarını bildirdi.
Sir Keir Starmer, verilere erişimin geliştirilmesini, AB’ye yaptığı temel taleplerden biri olarak göstererek, “Paylaşabildiklerimiz ne kadar çok olursa, o kadar iyi” demişti.
Ancak, Whitehall kaynakları The Times’a yaptığı açıklamada, geçen hafta yapılan görüşmelerde AB müzakerecilerinin, üye devletlere suç şüphelileri hakkında gerçek zamanlı uyarılar sağlayan Schengen Bilgi Sistemi’ne (SIS) erişim imkanı bulunamayacağını net bir şekilde ifade ettiklerini belirtti.
İngiltere ayrıca, izinsiz olarak AB’ye giriş yapmaya çalışan yasa dışı göçmenlerin kaydını tutan EU’nun parmak izi sistemi Eurodac’ı da kullanamayacak.
İngiliz İçişleri Bakanlığı yetkilileri, veri tabanına yeniden erişimin muhtemel bir “oyun değiştirici” olacağını ve sığınma başvuruları ile itirazların yoğunluğunu azaltmaya çalıştıklarını belirtti. Bu erişim, Bakanlık görevlilerinin, bir kişinin daha önce nereden sığınma talebinde bulunduğunu ve reddedildiğini hızlıca tespit etmelerine olanak tanıyacaktı. Böylece, vaka hızlıca işleme alınabilecek ve kişilerin sınır dışı edilmesi hazırlanabilecekti.
Şu anda, otellerde kalan 38.000’den fazla göçmen bulunurken, bu durum vergililere günlük 5,5 milyon pound maliyet oluşturuyor.
Müzakerelere yakın bir kaynak, Brüksel’in şu ana kadar Birleşik Krallık’a veri tabanlarına erişim izni vermeyi reddetmesinden dolayı İngiltere tarafında “hayal kırıklığı” olduğunu belirtti.
Kaynak, “Bunu, karşılıklı fayda sağlayacak bir husus olarak görüyoruz, ancak şu ana kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmedi. AB’nin savunması, bunun emsal teşkil edeceği ve üçüncü tarafların Schengen veri tabanlarına erişemeyeceği yönünde. Ancak bu durum, yasa dışı göç gibi alanlarda işbirliğini çok zorlaştırdığı için hayal kırıklığı yaratıyor” dedi.
AB temsilcilerinin “inatçı” ve “dogmatik” olduğunu, veriler konusunda ise “kararlı” olduklarını ifade eden başka bir üst düzey hükümet müzakerecisi, “Karşılıklı fayda ne kadar net olursa olsun, ilkelerinden vazgeçmiyorlar” dedi.
Üçüncü bir kaynak, hükümetin doğrudan erişim veya SIS II ile Eurodac üyeliği gibi bir talepte bulunmadığını, bunun yerine, İngiltere ve AB’nin temel verileri paylaşmasına ve fonksiyonlarını etkili biçimde taklit etmesine olanak tanıyacak bir “dolambaç” aradığını ancak, AB’nin herhangi bir erişim konusunda “sert” tutum takındığını ifade etti.
AB kaynakları, artık üye devlet veya Schengen seyahat alanının bir üyesi olmadığı için, Birleşik Krallık’a veri tabanlarına erişim verme konusunda yasal açıdan imkân olmadığını uzun süredir dile getiriyor. Schengen bölgesinde, vatandaşlar sınır kontrolleriyle karşılaşmadan serbestçe hareket edebiliyor.
Starmer ise, üyelik mümkün olmasa bile, SIS gibi veri tabanlarının fonksiyonlarını taklit etmenin öneminden daha önce söz etmiş ve bu sayede Birleşik Krallık’ın yasa uygulama ve güvenlik ajanslarının gerçek zamanlı veri ve istihbarat paylaşımını sağlayacağını vurgulamıştı.
Starmer, geçen yıl The Times’a şunları söyledi: “Sınır ötesi suçlar, özellikle insan kaçakçılığı söz konusu olduğunda, ne kadar çok paylaşım yapabilirsek, o kadar iyi oluyor. Birlikte çalışabildikçe, daha iyi olur. Ne kadar çok bilgi sahibi olursak; bu özel durumda, insanların önceki bir ülkede sığınma talebinde bulunup bulunmadığı ve bununla ilgili bir şeyler yapılabilirseo kadar faydalı olur.”
Veri paylaşımı konusundaki çıkmazın, 19 Mayıs’ta yapılacak zirvede Avrupa Birliği yenilemesi detaylarının açıklanmasıyla, gençlik hareketliliği programının ilkesinin kabul edilmesini zorlaştıracağı öngörülüyor. Bir hükümet üst düzey kaynağı, şunları söyledi: “En azından AB’den veri konusunda bazı tavizler alınmadan bu gerçekleşemez, bu yüzden bu konuda plan yapıyoruz ve gerçekleşmeyeceğine inanıyoruz.”
Bunun yerine, İngiltere ve AB arasında her ne kadar daha detaylı bir anlaşma yapılacağı beklentileri artsa da muhtemelen yalnızca gelecekte bir gençlik hareketliliği programını araştırma taahhüdü yer alacak.
Hazine, İngiliz müzakerecilerin duruşunu yumuşatmaları yönünde baskı yaparken, İçişleri Bakanı Yvette Cooper, kırmızı çizgilerinin AB veri tabanlarına erişim ve üç yıl içinde Birleşik Krallık’a kabul edilecek genç Avrupalıların sayısına sıkı bir sınırlama getirilmesi olduğunu açıkça belirtti.
Bir Downing Street kaynağı, müzakerelerin devam ettiğini ve her iki tarafın da AB’nin yasal çerçevesi içinde çalışırken “mümkün olan en fazla bilgiyi” paylaşmayı amaçlayan “yenilikçi yollar” bulmaya çalıştıklarını ısrarla dile getirdi.
Brexit öncesinde, Birleşik Krallık SIS veri tabanına sınırlı erişime sahipti çünkü AB üyesiydi ancak Schengen Bölgesi’nin parçası değildi; zira ardışık hükümetler sınır ve sığınma politikalarını Brüksel’e devretmekten vazgeçmişti.
Brexit görüşmeleri sırasında yıllarca süren pazarlıklara rağmen, yasal ve siyasi engeller aşılması zor oldu çünkü bu adım, AB antlaşma değişikliğini gerektiriyordu ve “tüylü kümeste seçim yapmak” olarak görülüyordu.
Bir hükümet sözcüsü şöyle dedi: “AB ile görüşmelerimiz hakkında sürekli yorum yapmıyoruz. Bu görüşmeler devam ediyor ve çeşitli konuları kapsıyor. Birlikte daha güvenli, daha emniyetli ve daha müreffeh bir Birleşik Krallık inşa etmek istiyoruz. Her zaman ulusal çıkarlarımıza uygun hareket edeceğimizi net bir şekilde belirttik, en iyi sonuçları almak için çalışıyoruz.”
Türkçe
العربية
English
Deutsch
Ελληνικά
עִבְרִית
Русский
Українська
