İngiltere Merkez Bankası’nın, ticaret savaşıyla ilgili artan endişeler nedeniyle, perşembe günü faizleri düşürmesi bekleniyor, . Finansal piyasalar yüzde 97 olasılıkla faiz indirimi öngörüyor.
Perşembe günü, İngiltere Merkez Bankası büyük olasılıkla politika faiz oranını dörtte bir yüzde düşürecek. Para Politikası Komitesi (PPC) İngiltere bankası faiz oranını %5.25’ten %4.25’e düşürken, bu, son dokuz ayda yapılan dördüncü faiz indirim olacak. Dokuz kişilik komitenin aldığı kararın anlaşmazlığa yol açmaması bekleniyor. Finansal piyasalar, faiz indiriminin gerçekleşme olasılığını yüzde 97 olarak öngörüyor.
Bu yorum, Merkez Bankası’nın kararlarına ilişkin tartışmaları basit göstermek riskini taşıyor. Ancak The Times’ta yer verilen makaleye göre aslında, durum hiç de öyle değil. Birleşik Krallık ekonomisinin bundan sonraki seyri hakkında birçok belirsizlik bulunuyor. Para Politikası Komitesi’nin (PPC) en son ekonomik gelişmeleri nasıl yorumlayacağı, yaz ayları boyunca mortgage, kredi ve kredi kartı borçlarının fiyatları ile tasarruf oranları ve varlık fiyatları üzerinde önemli bir etki yapacak. Yüksek enflasyonun 2022 sonlarında yüzde 11’in üzerine çıkmasının ardından, faiz oranlarının eskisi kadar yüksek kalıp kalmaması gerektiği konusunda PPC’de ciddi bir tartışma olmamakla birlikte, komitenin karar aşamasında odaklandığı konu, faiz oranlarının hangi seviyeye ineceği ve ne kadar hızlı bir şekilde daha istikrarlı bir dengeye ulaşacağıdır. Bu denge, yani dengelenmiş faiz oranı, yoğun şekilde tartışılan bir konu olup, çeşitli finansal ürünlerin ve varlıkların fiyatlandırılmasında merkezi bir rol oynarken, ve ülkedeki toplam finansal piyasaların fiyatlamasında da temel referans noktası.
Yedi hafta önceki MPC toplantısından bu yana ortaya çıkan en büyük belirsizlik, Başkan Trump’ın “kurtuluş günü” tarifelerinin etkisi oldu. Kısa vadede, küresel tahvil ve hisse senedi fiyatlarında ani dalgalanmalar yaşandı; buna altın ve kripto varlıkların fiyatları da dahil. Ancak, Merkez Bankası’nın görevi, uzun vadeli etkileri değerlendirmek. Bu rol, Birleşik Krallık ekonomisinde iki yıl sonraki uygun faiz oranını belirlemek anlamına geliyor. Bu, ABD Başkanı’nın iki gün sonraki planı hakkında tutarlı bir stratejiye sahip görünmemesiyle oldukça zor bir görev haline geliyor.
İngiltere’nin, ABD tarifelerine karşı yapacağı misillemeler ve Çin başta olmak üzere diğer ülkelerden gelen ürün indirimleri, enflasyonist etki yaratabilir. Perakendeciler, hükümetin yakın zamanda açıkladığı düşük değerli ithalatlar üzerindeki vergiden muafiyetin gözden geçirilmesini büyük ölçüde memnuniyetle karşıladı; bu muafiyet Temu ve Shein gibi satış yapan firmalara avantaj sağlıyor. Ancak, vergi seviyelerinde adil bir denge kurulmasının, İngiltere’de fiyatların yukarı yönlü baskıya maruz kalmasına neden olacağına şüphe yok.
Ayrıca, tüketicilerin ve işletmelerin, ABD öncülüğündeki tarife savaşına tepki olarak fiyat artışlarının yavaşlayacağı konusunda kesin bir sonuç çıkarmış olmaları da açık değil. Son dönemde yapılan hanehalkı anketleri, ev giderleri faturası ve ulusal sigorta artışlarının ekonomik sistema etkisiyle enflasyon beklentilerinin rahatsız edici yüksek seviyelerde kalmaya devam ettiğini gösteriyor. Merkez bankaları, enflasyon beklentilerinin tüketici ve işletmelerin zihninde kökleşmeye başlaması konusunda haklı olarak endişeleniyor. Bu anketler, çok hızlı ve çok aşırı adımlar atmama konusunda temkinli olunmasını sağlayacak.
Bununla birlikte, “kurtuluş günü”nün en güçlü ve kalıcı etkisi, enerji fiyatlarının ve navlun ücretlerinin düşmesi ile pound dahil olmak üzere dolar dışı para birimlerindeki güçlenmenin gerçekleşmesine neden olması. Bu değişiklikler, anlamlı bir zaman diliminde enflasyon üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturacak.
Benzin fiyatları son zamanlarda, tüketiciler için biraz rahatlama sağlayacak şekilde, dört yılın en düşük seviyesine, litre başına 134 penceye geriledi. Bu seviyenin, küresel petrol talebinin yumuşamasıyla daha da düşmesi bekleniyor. Ayrıca, daha güçlü bir pound, süpermarketlerin uyardığı ithal gıda enflasyonunun bir kısmını da hafifletecek. Bu gelişmeler, finans piyasalarının, sadece İngiltere’de değil, tüm büyük gelişmiş ekonomilerde daha hızlı faiz indirimi döneminin yaklaştığı sonucuna varmasına neden oldu. Enerji maliyetleri ve borçlanma oranlarından ciddi şekilde etkilenen bir İngiliz tüketici için, bu durum, korkulandan çok daha elverişli bir yaz olabileceğine işaret ediyor.
İngiltere ekonomisi küresel ekonominin sadece yüzde 3’ü olduğundan, İngiltere’nin ekonomik durumu büyük ölçüde dışarıdan belirleniyor. Bu şaşırtıcı gerçeğe rağmen, başarılı bir ekonomik politika, şans kadar taktik de gerektiriyor. Zorluklarla karşı karşıya kalan Maliye Bakanı’nın şans lehine dönüyor olabilir.
Bu hafta Merkez Bankası, kendi düşüncelerini açıklama fırsatı bulacak. İngiliz ekonomisi ise buna odaklanmış durumda.