İngiltere’nin önde gelen hukukçuları, Başbakan Keir Starmer’ın Filistin’i devlet olarak tanıma vaadinin uluslararası hukuku ihlal edebileceği konusunda hükümeti uyardı.
Aralarında üst düzey yargıçlar, insan hakları uzmanları ve eski bakanların da yer aldığı 40 Lordlar Kamarası üyesi tarafından imzalanan mektup, hükümetin baş hukuk müşaviri Lord Hermer’a gönderildi.
The Guardian’ın haberine göre mektupta, Starmer’ın bu vaadinin 1933 tarihli Montevideo Sözleşmesi’nde belirtilen devlet tanıma kriterlerini karşılamadığı ve İngiltere’nin dış politikasında uluslararası hukuka bağlılık ilkesini zayıflatacağı belirtildi.
İmzacılar arasında Yüksek Mahkeme’de hükümeti temsil etmiş olan saygın hukukçu Lord Pannick ile birlikte yedi King’s Counsel (KC) ve üst düzey hukuk profesörleri yer aldı.
Mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Uluslararası hukuka bağlılığın bu hükümetin dış politikasının kalbinde yer aldığını defalarca belirttiniz. Kriterlerin siyasi nedenlerle esnetilmesinin hukukun parçalanmasına yol açacağına dair açıklamalarınız var. Bu nedenle, Filistin’in tanınmasının uluslararası hukuk açısından devlet tanıma ilkelerine aykırı olduğunu açık bir şekilde kamuoyuna ve hükümete bildirmenizi bekliyoruz.”
Devlet Olmanın Dört Şartı
1933’te Uruguay’ın başkenti Montevideo’da imzalanan sözleşmeye göre bir yapının devlet olarak tanınabilmesi için şu dört şartı taşıması gerekiyor: kalıcı bir nüfus, belirli bir sınır, etkin bir hükümet ve diğer devletlerle diplomatik ilişkiler kurabilme kapasitesi.
Mektuba göre, Filistin’in bu kriterleri karşılamadığı ifade edildi. Belirli sınırlarının olmaması, tek bir hükümetinin bulunmaması ve Hamas’ın hâlen Gazze’yi kontrol etmesi nedeniyle, diplomatik ilişkiler kurma kapasitesine sahip olmadığı savunuldu. Ayrıca, Filistinli mültecilerin statüsünün de tanınma sonrası hukuki olarak değişebileceği kaydedildi.
Siyasi ve Hukuki Tepkiler
İmzacılar arasında Lord Collins (eski Yüksek Mahkeme yargıcı), Lord Verdirame (uluslararası hukuk profesörü), Lord Faulks (insan hakları avukatı) ve Lord Banner gibi önemli hukukçular yer alıyor. Ayrıca eski bakanlardan Lord Pickles, Lord Lansley, Sir Michael Ellis KC ve Kuzey İrlanda eski başbakanı Baroness Foster da imza attı.
Labour Partisi üyelerinden Lord Mendelsohn, Lord Turnberg, Lord Shamash ve Lord Winston da mektuba destek verdi. Starmer’a önceki Labour başsavcılarının da destek verdiği belirtiliyor.
Starmer Kararlı: “Bu Bir Jest Değil”
Başbakan Keir Starmer ise Filistin’in tanınmasının “bir jest değil, iki devletli çözüm yolunda gerçek değişimi sağlayacak bir adım” olduğunu savundu. Downing Street’ten yapılan açıklamaya göre, Starmer dünya liderleriyle yaptığı görüşmelerde bu tanımanın barış sürecinde yapıcı bir rol oynayacağını dile getirdi.
Starmer, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye de “tanımanın yalnızca sembolik olmadığını, sahada gerçek değişim yaratacak bir süreçle bağlantılı olması gerektiğini” iletti. Starmer ayrıca ateşkes, rehinelerin serbest bırakılması, insani yardımın hızlandırılması ve Hamas’ın gelecekteki Filistin devletinde hiçbir rolünün olmaması gerektiğini vurguladı.
Uluslararası Yankılar
Kanada Başbakanı Mark Carney, Filistin’i tanımayı düşündüklerini, ancak bu kararın Filistin Yönetimi’nin seçimlere gitme ve demokratik reformlar yapma taahhüdüne bağlı olacağını açıkladı. Bu karar, İsrail tarafından uluslararası baskı kampanyasının bir parçası olarak nitelendirildi. ABD Başkanı Donald Trump ise sosyal medya platformu Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda, “Bu durum Kanada ile yapılacak ticaret anlaşmalarını zorlaştırır,” dedi.
Hükümet: “Tanıma Kararı Siyasi Bir Takdirdir”
Küçük işletmelerden sorumlu Bakan Gareth Thomas, Filistin’in tanınmasının hukuka uygun olduğunu ve bunun siyasi bir karar olduğunu söyledi. Times Radio’ya yaptığı açıklamada, “140’tan fazla ülke Filistin’i zaten tanıdı, biz de İsrail Gazze’deki şiddeti durdurmaz, ateşkesi kabul etmez ve Batı Şeria’daki ilhak politikasına son vermezse Eylül ayında tanıyacağız,” dedi.
Rehinelerin Ailelerinden ve Yahudi Toplumundan Tepki
Starmer’ın açıklamaları, Yahudi gruplar ve Hamas tarafından alıkonulan Britanyalı rehinelerin aileleri tarafından sert şekilde eleştirildi. Başhaham Ephraim Mirvis, açıklamanın hem İsraillilerin hem Filistinlilerin güvenliğini zayıflattığını ve hâlen rehineler varken yapılan bu çıkışın Hamas’ı ateşkesten caydırabileceğini belirtti.
Muhafazakâr Parti lideri Kemi Badenoch ise The Times gazetesine yazdığı yazıda, “Starmer’ın refleksle yaptığı bu tanıma kararı, hem yurtdışındaki hem de ülkedeki düşmanlarımızı cesaretlendirecek,” ifadelerini kullandı.
Palestine Action Davasında Yeni Gelişme
Bu gelişmelerin ardından Filistin yanlısı doğrudan eylem grubu Palestine Action’ın terör örgütü ilan edilmesine karşı açtığı dava Yüksek Mahkeme tarafından kabul edildi. Hakim, grubun yasaklanmasının ifade ve toplanma özgürlüğünü orantısız şekilde ihlal edebileceğini belirtti ve konunun tam kapsamlı bir duruşmada ele alınmasına karar verdi.
İçişleri Bakanı Yvette Cooper ise karar sonrası yaptığı açıklamada, grubun şiddet içeren eylemler gerçekleştirdiğini ve kamu düzenini tehdit ettiğini söyledi. “Bu grup barışçıl ya da şiddet karşıtı bir protesto grubu değildir. Kamuoyunun gerçekleri bilmesi gerekir,” dedi.



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON











