İçişleri Bakanlığı müsteşarı, “Duygusal değeri olmayan mücevherler masrafların karşılanması için alınabilir” dedi — Plan Danimarka modelinden ilham alıyor.
İngiltere İçişleri Bakanlığı, mülteci başvuru sürecinin maliyetini karşılamak için sığınmacıların değerli takı ve eşyalarına el konulabileceğini açıkladı. Yeni plan, Danimarka’daki uygulamadan esinlenirken, insan hakları savunucuları ve bazı İşçi Partisi milletvekillerinin tepkisini çekti.
İngiltere’de sığınmacıların değerli takı veya eşyalarına el konulabileceği açıklandı. İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Alex Norris, yeni mülteci reformunun detaylarını açıklarken, uygulamanın “mülteci dosyalarının işlenme maliyetlerini karşılamak” amacıyla gündeme geldiğini söyledi.
Norris, bu uygulamanın Danimarka’daki sert göç politikalarından ilham aldığını ve duygusal değeri olmayan mücevherlerin alınabileceğini belirtti. Ancak nikâh yüzüğü veya aile yadigârı gibi eşyaların kapsam dışında kalacağı vurgulandı.
“Halkımız her yıl milyarlarca sterlin ödüyor. Sığınmacıların da banka hesaplarında para varsa, arabaları veya e-bisikletleri varsa, bu masraflara katkıda bulunmaları gerekir,” dedi Norris Sky News’e.
“Kimsenin hatıra eşyasına el konulmayacak, ama biri altın dolu bir çantayla gelirse bu farklıdır.”
Danimarka modeli örnek alındı
İçişleri Bakanı Shabana Mahmood tarafından yürütülen yeni plan, İngiltere’ye gelen mültecilerin sayısını azaltmayı hedefliyor.
Bu kapsamda, mülteci statüsüne sahip kişilerin durumları her 30 ayda bir yeniden değerlendirilecek ve ülkeleri “güvenli” kabul edilirse geri gönderilebilecekler.
Plan, İşçi Partisi içinde de huzursuzluk yarattı. Partinin Folkestone Milletvekili ve göçmen hukuku uzmanı Tony Vaughan, düzenlemenin mültecileri “sürekli belirsizlik içinde tutacağını” söyleyerek eleştirdi:
“Mültecileri toplumun bir parçası haline getirmek yerine onları kalıcı bir limbo haline sokuyoruz. Bu, ne onlara ne de İngiltere’ye fayda sağlar.”
Aile birleşimi haklarına da sınırlama geliyor
Hükümet, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (ECHR) aile hayatı hakkını düzenleyen 8. maddesini yeniden yorumlayarak, aile birleşimi taleplerine sınırlama getirmeyi planlıyor.
Mahmood’un açıklayacağı yeni yasa tasarısında, “aile bağı” sadece birinci derece yakınları (anne, baba, çocuk) kapsayacak.
Bu değişiklik, daha fazla kişinin sınır dışı edilmesine imkân tanımayı hedefliyor.
Vaughan, BBC Radio 4’e yaptığı açıklamada bu düzenlemenin “etkisi sınırlı” olacağını savundu:
“ECHR’ye dayalı davaların sayısı 1000’in altında. Gerçekçi olmalıyız — bu reformlar vaat edildiği ölçüde sonuç getirmeyecek.”
Üç Afrika ülkesine vize yaptırımı
Alex Norris ayrıca, sığınmacılarını geri kabul etmeyen ülkelere karşı vize kısıtlamaları uygulanacağını da doğruladı.
Bu ülkeler arasında Angola, Namibya ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti bulunuyor.
“Bazı ülkeler vatandaşlarını geri kabul etmiyor. Bu hem onlar için hem bizim için kötü bir durum. Artık yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekiyor,” dedi Norris.
Muhalefetten tepki: “İngiltere’nin vicdanına aykırı”
Liberal Demokrat Parti içişleri sözcüsü Max Wilkinson, planı “insanlık dışı” olarak nitelendirdi:
“Mülteci sistemini düzeltmek gerek ama insanlardan aile yadigârlarını almak çözüm değil. Bu politika, zulümden kaçan insanlara karşı İngiltere’nin insani duruşuna gölge düşürür.”
İçişleri Bakanı Mahmood’un, reform paketini önümüzdeki hafta Avam Kamarası’na sunması bekleniyor. Yeni düzenlemeler, hükümetin “yasadışı göçle mücadele” stratejisinin temelini oluşturacak.



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON










