Mehmet Bayramoğlu, KKTC Yüksek Mahkeme Başkanı Başyargıcı Nevvar Nolan ve Güzel¬yurt Mahkeme Başkanı Kıdemli Yargıç İlker Sertbay aleyhine ‘görev ve yetkilerini kötüye kullanmak, tehdit, rüşvet ve örtbas’ suçlamasıyla AİHM’e yaptığı başvuruyu sonuçlandırdı.
Bayramoğlu bunun üzerine yeniden Ankara’ya giderek 23 Ocak 2014 tarihinde T.C. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvurusu ile ilgili gazetemize özel bir açıklama yapan Bayramoğlu, “Bu başvuruyu AİHM’nin ‘Bayramoglu V Turkey 45327/13’ numaralı davada ‘Tetkik Hâkimi’ Sayın Yargıç M Lazarova Trajkovska’nın 19 Aralık 2013 tarihinde verdiği ‘İç Hukuk Tükenmemiştir’ kararı üzerine yaptım” dedi. Bayramoğlu yaptığı başvuru ile ilgili şunları söyledi: “Bu başvurum ilk etapta Muhterem Mahkemenin ilgili ‘Tetkik Mukayyitti’ tarafından teslim alınmış ve bu müracaatıma 2014/937 dosya numarası verilmiştir. Bireysel başvuruya konu olan işlemin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenlik yetkisinin kullanıldığı coğrafi alanlardaki kamu gücü işlemi olması gerekir. Türkiye’nin tanıdığı bir başka devletin egemenlik alanı içinde o devletin kamu gücü işlemleri nedeniyle haklarının ihlal edildiğini ileri sürenler Anayasa Mahkemesine başvuru yapamazlar’ denilmektedir. Bundan hareket edersek benim müracaatıma Muhterem Mahkeme tarafından ‘Yetkisizlik Kararı’ verilmesi kaçınılmazdır…”
Türkiye, KKTC’yi bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanıdığı için bu dava müdahale etme şansının bulunmadığına dikkat çeken Bayramoğlu, “Ama KKTC’nin, TC Devleti dışında hiç bir devlet tarafından bağımsız ve egemen bir devlet olarak tanınmadığı da kesin ve aşikârıdır. Bu nedenle KKTC’de kamu gücü işlemleri nedeniyle vuku bulacak herhangi bir İnsan Hakları İhlalinin uluslararası herhangi bir yargı kurumu ve/veya merci tarafından denetlenmesi mümkün değildir” dedi. Mehmet Byramoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Öncelikle şikâyet ettiğim kamu gücü/makamın kim olduğunu tanımlayalım… Sayın Başyargıcı Nevvar Nolan (BN); KKTC Yüksek Mahkeme Başkanı, KKTC Başyargıcı, KKTC Anayasa Mahkemesi Başkanı, KKTC Yüksek Adliye Kurulu Başkanı, KKTC Yüce Divan Başkanı, KKTC Yargıtay Başkanı, KKTC Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı, KKTC Yüksek Seçim Kurulu Başkanı ve KKTC baş kadısıdır…
Pek tabi KKTC Anayasasını yazanlar bu kadar kamu gücü/mevkii’yi tek bir kişide toplamanın sakıncalı olmayacağını düşünmüşler ki KKTC Anayasasını bu şekilde yazmışlar. Bu kadar mevkii ve yetki temiz ellerde olursa sorun yok. Ama eğer bu kadar mevkii ve yetkiyi kirli ellere emanet ederseniz o takdirde telafisi mümkün olmayan ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalırsınız. Bugün olduğu gibi… Bugün için ne KKTC Cumhurbaşkanı, ne KKTC Cumhuriyet Meclisi, ne KKTC Başbakanı, ne KKTC Hükûmeti ne de KKTC’de herhangi bir Yargı organı/makam ve veya merci BN’e hesap soramaz. Öyle bir yetki KKTC’de hiçbir organ/makam ve/veya mercide yoktur. Herhalde bu kadar mevkii’yi tek bir kişiye vermek ve bu kişiyi tamamen denetimsiz bırakmak ‘Guinness Rekorlar Kitabına’ girmeye aday bir durumdur…”
T.C Anayasa Mahkemesi’nden dava ile ilgili bir ara çözüm veya formül bulunmasını talep eden Bayramoğlu şöyle devam etti: “Eğer Muhterem Mahkeme bu meselede ‘Yetkisizlik Kararı’ verirse benim bu meseleyi yeniden AİHM’ne götürmekten başka hiçbir alternatifim kalmayacaktır. Ayrıca AİHM’de görüşülüp karara bağlanan Loizidou V Turkey (15318/89) ve Cyprus V Turkey (25781/94) davalarında TC Devleti kabul ve beyan etmiştir ki KKTC’de vuku bulan İnsan Hakları İhlallerinden kendisi sorumludur ve yetkilidir. Tabi şu basit soru akla gelmek zorundadır… Mademki T.C Devleti KKTC’deki Yargı Biriminden sorumlu ve yetkili olduğunu AİHM’de kabul ve beyan etmiştir; o halde neden Muhterem Mahkeme bu ihlalleri ilk aşamada ve yerinde halletmemektedir? Neden yabancıları/ uluslararası yargı organlarını kendi iç meselelerimize illa ki sokmak istiyoruz?
Neticede eğer Muhterem Mahkeme ‘Yetkisizlik Kararı’ verirse İç Hukuk Tükenmiş olacak benim AİHM’ne yeniden gitmem kaçınılmaz olacaktır…” Bayramoğlu sözlerini şöyle bitirdi: “ Bu vuku bulduğu takdirde büyük bir ihtimalle TC Devleti beni tazmin edecektir ama bu demek olacak ki suçlular adalet önünde hesap vermeyecekler ve işledikleri suçlar yanlarında kalacak ve bu suç/suçlar cezasız kalacaktır… Ve ileride de bu gibi durumların tekrarı mümkün olacak çünkü suçlular bilecekler ki hiç hiçbir Yargı organı/makam ve/veya merci kendilerinden hesap soramayacak/ sormayacaktır. Bu da adalet adına kabul edilebilir değildir ve hiç de hoş bir durum değildir.
Bundan dolayı Muhterem Mahkemenin ‘Yetkisizlik Kararı’ verememesini bu meseleyi kendi aramızda halletmememiz gerektiğini düşünüyor, Muhterem Mahkemenin bu müracaata ve KKTC’den gelen/gelecek tüm müracaatlarda Yetkili Olduğunu kabul etmesi ve KKTC’deki Yargı Birimi üzerinde Denetim görevini yapabilmesi için bir Ara Çözüm/ Ara Formül bulmasını rica ederim…”