Hamile kadınlarda GBF15 hormonuna önceden maruz kalma, direnci artırabilir.
Çoğu hamile kadını etkileyen sabah bulantılarına yönelik bir tedavi, bilim insanlarının ana nedenini belirledikten sonra ki yakın bir gelecekte mümkün olabilir. Hamilelik sırasında kadınların %70’ine kadarı mide bulantısı ve kusma yaşamaktadır. Bazı kadınlar için bu durum, tehlikeli derecede su kaybına neden olarak hem kendi hayatlarını hem de henüz doğmamış çocuklarının hayatını riske atabilir. Hyperemesis gravidarum olarak bilinen bu durum, hamileliğin ilk üç ayında hastaneye yatışların en yaygın nedenidir. Bu daha ciddi mide bulantısı türünün, bekleyen annelerin %1 ila %3’ünü etkilediği düşünülmektedir.
Nature dergisinde yayımlanan en son araştırma, suçluyu GDF15 hormonu olarak belirlemektedir. Bir kadının ne kadar hasta hissettiği, GDF15’in ne kadar üretildiğine ve hamile kalmadan önce bu hormona maruz kalmaktan kaynaklanan direncine bağlı gibi görünmektedir. Araştırmacılar, anneleri hamilelik öncesinde artan GDF15 seviyelerine hafif derecede maruz bırakarak dirençlerini artırmanın, mide bulantısını önlenebileceğine inanıyor. Ayrıca, sabah bulantısı başladıktan sonra da bir antikor ilacı geliştirilerek durdurulabilir. Bu ilaç, annenin beyninde GDF15’in etkileşime girdiği reseptörleri engelleyerek sabah bulantısını durdurabilir.
Çalışma, önceki araştırmalarda hormonun rolünü işaret eden bulgulara dayanıyor. Araştırma, bir kadının hamilelikte yaşadığı mide bulantısının, plasentanın fetal bölümü tarafından üretilen ve kan dolaşımına gönderilen GDF15 miktarı ile bu hormonun bulantı etkisine karşı ne kadar duyarlı olduğu arasında doğrudan bir ilişki olduğunu gösteriyor.
Yani, hormon, “area postrema” adlı beyin bölümü ile etkileşime giriyor. Bu beyin bölümünün fonksiyonlarından biri, zehirlenme gibi çok hoş olmayan ve tehlikeli uyarıcılara tepki vermektir. Araştırma ekibinin lideri olan Cambridge Üniversitesi’nden Profesör Sir Stephen O’Rahilly, “Bu bölgenin görevi size, ‘Bu iğrenç, kus, köşeye yat ve iyileş, bir daha asla aynı şeyi yapma’ demektir” dedi. Hamilelik sırasında, bu tepki görünür bir ihtiyaç olmadığında tetikleniyor gibi görünüyor. O’Rahilly, ‘GDF15’in sabah bulantısından sorumlu olduğuna dair artık sağlam bir kanıt olduğunu’ da ekledi.
GDF15, hamilelik dışındaki tüm dokularda düşük seviyelerde üretiliyor. Ancak, ekip, kadınlarda hyperemesis gravidarum riskini çok daha fazla artıran nadir bir genetik varyantın, hamilelik dışındaki kan ve dokulardaki hormon seviyeleri ile ilişkilendiğini buldu. Benzer şekilde, beta talasemi adlı kalıtsal bir kan bozukluğuna sahip kadınlar, hamilelik öncesinde doğal olarak çok yüksek GDF15 seviyelerine sahip olduklarından, neredeyse hiç mide bulantısı veya kusma yaşamıyor.
O’Rahilly şunları söyledi: “Hamile kalan çoğu kadın, bir noktada mide bulantısı ve kusma yaşayacak ve bu hoş olmasa da, bazı kadınlar için durum çok daha kötü olabilir; o kadar hasta olurlar ki tedavi ve hatta hastaneye yatış gerekebilir. Şimdi nedenini biliyoruz; rahimde büyüyen bebek, annenin alışık olmadığı seviyelerde bir hormon üretiyor. Bu hormona ne kadar duyarlı olursa, o kadar hasta olacak. Bunun bilincinde olmak, nasıl önleyebileceğimize dair bir ipucu verir. Ayrıca, GDF15’in annenin beynindeki oldukça spesifik reseptörüne erişmesini engellemenin, sonunda bu bozukluğu etkili ve güvenli bir şekilde tedavi etmenin temelini oluşturacağı konusunda daha emin olmamızı sağlar.”



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON










