Parlamento, yaklaşık on yıl sonra ilk kez milletvekillerine belirli durumlarda yardımlı ölümü yasallaştırma sorusunun yöneltilmesiyle protestolara hazırlanıyor.
Meclis Başkanı: Meclis, duruma uygun hareket etmeli
Yardımlı ölüm tartışmasında konuşmak için 160’tan fazla milletvekili başvuruda bulunurken, Meclis Başkanı Lindsay Hoyle, bunu “Meclis’in yaptığı en önemli tartışmalardan biri” olarak nitelendirdi.
Arka sıralardaki milletvekillerinden yaklaşık sekiz dakika konuşmalarını isteyen Hoyle, gerekirse resmi bir süre sınırı uygulayabileceğini belirtti.
Sir Lindsay, Meclis’e şunları söyledi:
“Saat 14.00 civarında ön sıradaki sözcüleri yorumlarını yapmaları için çağıracağım ve ardından tartışmayı sonlandıracağız. Beklentileri yönetmek zorundayım, herkes söz alamayacak. Ancak mümkün olduğunca fazla kişiye yer vermeye çalışacağım. Bu, Meclis’in yaptığı en önemli tartışmalardan biri, dolayısıyla birbirimize karşı saygılı ve anlayışlı olmalı, birbirimizi dinlemeliyiz.”
Tartışma Avam Kamarası’nda başladı
Tasarıya ikinci okumayı reddetmek için önerilen bir değişiklik değerlendirilmek üzere seçilmedi. Milletvekilleri, tasarıyı tartışmak için saat 14.30’a kadar süreye sahip.
The Times’ta yer alan habere göre, eğer tartışma belirlenen süreden önce tamamlanırsa, tasarının ilkesini onaylayıp onaylamama ve daha sonraki bir tarihte daha fazla incelemeye tabi tutulmasına izin verme konusunda bir oylama yapılabilecek.
Milletvekilleri parlamentoya gelirken, protestocular toplandı
Protestocular her iki taraftan da parlamentonun önünde toplanarak gelen milletvekillerini “evet seçime” veya “şüphen varsa hayır oyu ver” yazılı pankartlarla karşıladı.
Care Not Killing grubundan protestocular, boyunlarına stetoskoplar takarak, ellerine kırmızı boya sürerek ve “ötanazici” yazılı maskeler takarak laboratuvar önlükleri içinde durdu. “Tasarıyı değil, hastaları öldürün”, “doktorları katil yapmayın” ve “birkaç kişi için seçim, çoğunluk için baskı demektir” yazılı pankartlar taşıdılar ve bir şırınga tutan hakimin kuklasının önünde yer aldılar.
Öte yandan, Campaign for Dignity in Dying destekçileri, “bana bir köpek gibi davran” ve “lütfen korku ve ıstırap içinde ölmemi isteme” yazılı ya da sevdiklerinin fotoğraflarını içeren pankartlar salladı.
Tasarıda ne var?
Önerilen yeni yasa, yalnızca önümüzdeki altı ay içinde ölmesi beklenen, terminal hastalığa sahip, İngiltere ve Galler’de en az 12 aydır ikamet eden ve bir pratisyen hekime kayıtlı olan yetişkinlerin yardımlı ölümü talep etme hakkına sahip olmasını öngörüyor.
Kişinin ayrıca bu kararı alabilecek zihinsel kapasiteye sahip olması ve baskı ya da zorlamadan alınmış, açık, kararlı ve bilinçli bir isteği ifade ettiği kabul edilmelidir. Zorlama yasa dışı olacak ve 14 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilecektir.
Kişi, ölmek istediğine dair iki ayrı beyanda bulunmalı ve bunlar tanıklar tarafından imzalanmalıdır.
İki bağımsız doktor, en az yedi gün arayla uygunluk değerlendirmesi yapmalı ve karar Yüksek Mahkeme tarafından onaylanmalıdır. Hakimin kararından sonra kişi, düşünmek için 14 günlük bir süreye sahip olacaktır.
Ölmek isteyen kişi, hayatına son verecek ilacı kendisi almalıdır.