Sistemik düşünceyi ve pratiği entegre eden bir psikolog olarak, Birleşik Krallık, Türkiye ve dünya siyasetini yakından takip ediyorum. Son dönemde özellikle Amerika başkanlık seçimleri ve bu seçimlerin Birleşik Krallık ile dünya genelindeki etkilerini derinlemesine düşünüyor ve bu konuda endişelerimi gizleyemiyorum. Cinsiyet eşitsizliği, eğitimde, iş hayatında ve sağlıkta eşitsizlikler ile göçmen sorunları, beni ve danışanlarımı yakından ilgilendirdiği için bu konularla özel olarak ilgileniyorum. Kendimi politik bir psikolog olarak tanımlıyor ve sosyal adalet ile aktivizmin mesleğimizin temel ilkelerinden olduğuna inanıyorum.
Psikoloji ve politika, ilk bakışta ayrı gibi görünse de, aslında bireylerin ve toplumların ruh sağlığı üzerinde derin bir etkiye sahiptir. Politik sistemler, bireylerin yaşamını şekillendiren yasaları, toplumsal normları ve politikaları belirleyerek ruh sağlığını, toplumsal refahı ve bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini doğrudan etkiler.
Örneğin, nöroçeşitliliği kapsayıcı eğitimi teşvik eden, ayrımcılıkla mücadele eden politikalar veya dezavantajlı gruplara sosyal destek sağlayan politikalar, insanların kendilerini güvende, saygıdeğer ve değerli hissettikleri ortamlar yaratır. Buna karşın, eşitsizliği sürdüren, ruh sağlığını damgalayan veya ekonomik istikrarsızlığa yol açan politikalar, özellikle savunmasız gruplarda stres, kaygı ve travmayı artırır.
Psikologlar olarak, danışanlarımızın hayatını şekillendiren sosyo-politik bağlamları anlamaya ve ele almaya çalışırız; böylece onların bu sistemlerde yol bulmalarını ve gerektiğinde kendilerini savunmalarını destekleriz. Siyasetle ilgilenmek ve onu anlamak, danışanlarımıza bütüncül ve toplumsal farkındalığa sahip bir şekilde destek olma kapasitemizi artırır, aynı zamanda ruh sağlığını ve iyilik halini herkes için teşvik eden bir toplum yaratılmasına katkıda bulunur.
Mesleğimizde politikadan uzak durmak yaygın bir eğilim olabilir; ancak siyaset, sağlık hizmetleri, eğitim, gelir eşitsizliği ve ayrımcılık gibi doğrudan danışanlarımızı etkileyen yasaları, politikaları ve toplumsal sistemleri şekillendirir. Siyaseti görmezden gelmek, psikologların danışanlarının iyilik halini etkileyen kritik faktörleri göz ardı etmelerine ve sosyal adalet ile sistemik değişim için savunuculuk yapma etik sorumluluklarını ihmal etmelerine neden olabilir.
Kısacası, siyasetten uzak durmak bir psikoloğun işinin kapsamını sınırlayabilir ve danışanlarının hayatlarını ve ruh sağlığını etkileyen sosyal, ekonomik ve politik faktörleri tam anlamıyla kavrayıp ele almalarını engelleyebilir. Siyasi bağlamlarla ilgilenmek, danışanları güçlendirmemize, güç yapılarını anlamalarına yardımcı olmamıza ve daha kapsayıcı, adil ve ruh sağlığına katkı sağlayan bir toplum yaratmamıza olanak tanır.
Bu sebeple, politik bir psikolog olarak siyaseti yakından takip etmeye, düşünce ve fikirlerimi açıkça dile getirmeye devam edecek ve sosyal değişim, adalet ve eşitlik için çalışmalarımı kendi alanımda sürdüreceğim.
Saygılarımla,
Dr. Gözde Arslan
- Bir Feministin Gözünden Uluslararası Erkekler Günü – 19 Kasım
- Siz Hiç Gökkuşağı Kelebeğini Gördünüz Mü?
- Sosyal Medya ve Psikolojik Bilgi
- 7-8 Yaşındaki Çocuğunuz Aniden Huysuz mu Oldu? Adrenarş: Ergenlik Öncesi İlk Hormon Dalgası
- Başarılı Bir Hayatı Ne Belirler?
- Nöroçeşitlilik Onaylayan Terapi
- Nöroçeşitliliğe Sahip Öğrenciler Için Sınav ipuçları
- Zihinsel Sağlık Farkındalık Haftası- 13-19 Mayıs 2024
- Mükemmeliyetçilik, başarı ile ilişkili derin bir kişilik özelliğidir
- Dünya Otizm Farkındalık Günü