Türkiye’deki son genel seçimlerde yurtdışı oylarının anahtar konuma gelmesi bu tartışmayı da getirdi. Türkiye’deki bazı “demokrat” yazarlar bile yurtdışı oylarını “hariçten gazel”, “bir eli yağda, bir eli balda olanların uzaktan ahkâmı” gibi yorumladı.
Hatta sosyal medyada çıtayı yükseltip “içinde yaşamadığı için memleketin durumunu anlamaktan aciz” diye niteledikleri yurdışında yaşayan vatandaşların “tatile geldiğinde kişi başı 1000 euro ayakbastı vergisi ödesin” kampanyası bile başlatıldı.
En son söyleyeceğimi en baştan yazayım dostlar: Tabii ki yurtdışındaki vatandaşın seçme hakkı, hatta seçilme hakkı da olmalıdır. Nedeni çok basit biz yurtdışında yaşasak da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız ve Türkiye’nin yasaları bizi bağlıyor. Yaşadığımız ülkede suç sayılmayan bir düşüncenin ifadesi, Türkiye’de suç ise Türkiye’de yargılanıp ceza alabiliyoruz. Yaşadığımız ülkede zorunlu askerlik yokken Türkiye’de vatandaşlık görevi olarak askerlik yapmak zorundayız. Türkiye’de dolaylı dolaysız vergi ödüyoruz. Enflasyon,, faiz oranları ve döviz kurları gibi ekonomi ve finans yönetimi bizi de direkt etkiliyor…
Üstüne üstlük yaşadığımız ülkelerde kültür desteği, konsolosluk işlemleri, kazanılmış sosyal haklarımızın Türkiye’ye taşınması, tasarrufların ya da otomobil gibi araçların Türkiye’de kullanılma hakkı, çifte emeklilik, çifte vergilendirmenin önlenmesi, yakınlarımıza vize, aile birleşmesi, gümrük işlemleri ve vergisi gibi pek çok konuda Türkiye’deki hükümetin icraatı bizim için önemli… Belki de en önemlisi köklerimizin olduğu topraklarda demokrasinin yeşermesi, halkımızın daha özgür, mutlu, sömürülmeden, kandırılmadan, yaşam standartı yüksek yaşaması. Öyle değil mi? Bu listeyi uzatabiliriz. Türkiye’de yürütme erginin izleyeceği politika bizim için çok elzem olmasına karşın oy hakkımızın tartışılması bile abesle iştigal sayılır. Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşlık görevi deyü yurtdışındaki vatandaşını askere çağırıp savaşa gönderebilecek ama aynı gençten okyanustaki damla sayılan bir oyu esirgenecek öyle mi? Olmaz efendiler.
Ayrıca göçmenlerin makus talihinden göçülen ülkedeki iktidarlar sorumlu değil mi? Mağdurlar kendilerine çizilen bu kaderi değiştirmek için demokratik haklarını kullanmasınlar mı? Göçü mercek altına alan bilim insanları göçün ana nedenini “çatışma” yani göçülen ülkedeki huzursuzlukla açıklıyor. 1970’lerde Akşehir Gürnes’ten Londra’ya gelip günde 18 saat tekstilde işçi olarak çalışıp, ailesine para göndermek için sadece soğan ve yumurta ile beslenen Mustafa Ali Bilgiç’in sonunda verem olduğu için 6 ay hastanede yatması gerçek bir öykü. Belçika’da 1956’da büyük maden kazasında İtalya, Belçika’daki kendi işçilerini geri çağırırken, kurbanlık olarak hangi işçiler gönderilmiş biliyor musunuz? Türkiye ve Faslı işçiler. Yurttaşlarını topraklarından ve sevdiklerinden koparıp yurtdışına sürgün eden, dilini, kültürünü ve türkülerini bilmediği ülkelerde her daim “yabancı” kılan o düzene karşı oy hakları olmayacak mı? Yapmayın efendiler.
Onun için diyorum ki yurtdışındaki vatandaşların seçme hakkının yanı sıra, göçmenlik sorunlarını aracısız TBMM’de dillendirmek için seçilme hakkı da olmalı. Yurtdışındaki vatandaşlar seçme hakkını oldukça geç sayılan 2012’de kazanıp ilk kez 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurtdışında da kurulan sandıklara gittiler. Peki “başka ülkelerdeki yurtdışı seçmene verilen haklar nedir?” diye sorarsanız, google’a göz atmanız yeterli. Ozan Karakoç’un araştırma sonucu özetle şöyle:
“ABD, İsviçre, İspanya, Polonya. Hollanda, Japonya, Fransa, Kanada yurtdışındaki seçmenine şartsız oy hakkı tanıyor. Almanya’da 14 yaşından sonra ve son 25 yılda, Almanya’da en az 3 ay ikamet etmiş olan tüm vatandaşlar, seçimlerde oy kullanabiliyorlar. Finlandiya’da ikamet ettikleri ülkenin seçimlerinde oy kullanmayan her Finlandiya vatandaşı, süre sınırı olmaksızın, Finlandiya seçimlerinde oy kullanabiliyor. Yaşamlarında 1 tam yılı Yeni Zelanda’da ikamet ederek geçirmiş olan her vatandaş, yurtdışında ne kadar uzun süre yaşarsa yaşasın, seçimlerde oy hakkına sahip. İsveç’te ülke dışında 10 yıl yaşadığınızda oy verme hakkınız doluyor. Ancak her 10 yılda bir yeniden başvurup hakkınızı tekrar alabiliyorsunuz. İsveç’te hiç yaşamamış olan İsveç vatandaşları, oy kullanamıyor. İsrail vatandaşları, yurtdışında ne kadar uzun süreyle yaşamış olurlarsa olsunlar, seçimlerde oy kullanabiliyorlar, ancak oy verme işlemi, sadece ülke içinde yapıldığı için, bu kişilerin oy vermeye ülkelerine gitmeleri gerekiyor. Yurtdışındaki Hintliler, başka bir ülkenin vatandaşlığını kabul etmemiş olmaları şartıyla, zaman sınırı olmaksızın oy kullanabiliyorlar, oy verme işlemi sadece ülke içinde yapılabiliyor. Avustralyalılar, yurt dışına taşındıktan sonraki 3 yıl içinde oy hakkı için başvururlarsa ve 6 yıl içinde ülkelerine geri dönmeyi taahhüt ederlerse, oy kullanabiliyorlar.”
Ayrıca 15 yıldan fazla süredir yurtdışında yaşayan yaklaşık 3 milyon Britanyalı, Birleşik Krallık’taki tüm seçimlerde oy kullanma hakkını kullanamıyordu. Britanyalı yurtdışı seçmen 16 Ocak 2024 Salı günü itibariyle bu hakkını yeniden kazandı.
Son söz olarak yurtdışındaki vatandaşların sayısı 9,5 milyon yani Türkiye nüfusunun yüzde 11’i sayılıyor. Yurtdışında, kayıtlı 3 milyon 416 bin 98 seçmen bulunuyor. Bunların neredeyse yarısı Almanya’da… Almanya’da seçmenin yarısı sandığa gidiyor ve bu yarının da yüzde 60’ından fazlası iktidarı destekliyor.
- Hackney’deki emekli nasıl etkilenir ?
- Toplumun kaçırdığı trenler ve kaçmak üzere olan trenler…
- İngiltere’deki Türkçe gazeteler 157, ilk internet gazetesi 20 yaşında…
- Bu dünyadan nam-ı diğer Göbek, Selahattin Yatman geçti…
- Toplumun tarihinin en önemli olayı Wimpy Grevi 50 yaşında
- İngiltere’de görünür olmak
- Duayen turizmci Özkul Beyzade’den seyahat planı tavsiyesi
- Toplum vefada sınıfta kaldı…
- Gazeteci Faruk Zabcı’nın ardından…
- Bu kış çetin geçecek