Bu, ciddi bir soru. Artık cevabını bilmediğim için bu soruyu soruyorum. Finansal krizin meydana geldiği 2008’den bu yana 13 yıl geçti ve günlük iş ortamında (ve günlük hayatta) kullandığımız kelimelere yeni bir terim eklendi.
Bu durum merkez bankalarının (burada İngiltere Merkez Bankası, ABD’de Fed ve başka yerlerde diğerlerinin) finans sitemini kurtarmak için milyarlarca sterlin, dolar ve diğer para birimlerini basmasıyla başladı. “Yalnızca kısa bir süre böyle gidecek, yakında bitecek ve her şey normale dönecek…” dediler. Yine de o büyük borçlar HALA hükümetlerin hesaplarında duruyor.
Yani, Atlantik’in iki tarafında da bir oyun oynamaya başladılar. İngiltere Merkez Bankası (ve Fed) her gece, caddelerde gördüğünüz, büyük borçları bulunan bankalara para aktardı ve ertesi sabah da bu paraları birkaç peni daha ucuza tekrar satın aldı.
Bu hem büyük miktarda borçları “yok etmek” hem de faiz oranlarını mevcut seviyelerinde düzenlemek (desteklemek) için kullanıldı. ABD’de bu oyun şimdilerde günde 900 milyar dolarla oynanıyor.
Bu, normal değil. Faiz oranları şimdilerde TÜM zamanların EN düşük noktasında (yani, 5 bin yıldan fazla bir süredir). Buna da normal demek oldukça zor. Aslında bankalar tıka basa para dolu. Yine de düzenleyici ve mali politikalar nedeniyle insanların ve işletmelerin çoğu bankalardan kredi alma konusunda büyük zorluklar yaşıyor. Yine, bu da normal değil.
Son zamanlardaki finans başlıkları, yaklaşan enflasyonun tehlikelerini haykırıyordu. İyi de aynı zamanda tahvil faizleri de düştü (Birleşik Krallık ve diğer hükümetler tarafından ödenen şekilde uzun dönemli faiz oranları; enflasyon beklentisinin kabul edilen ölçümü). Avrupa’daki faiz oranları da aslında negatif. Peki, bu normal mi?
Google, Apple ve Microsoft’un son raporu (Temmuz 2021), 57 milyar dolar kar ettiklerini gösteriyor. Doğru okudunuz. Milyar. Son 3 ayda. Çok sayıda şirket battığı için birçok insanın bir işi olup olmadığı konusunda endişe ettiği bu zamanlarda. Belki bu normaldir ama… belki de değildir. Bir de pandemi var. “Yakında bitecek ve normale döneceğiz…”. Kesin öyledir (bu, HAYIR demek).
Bu durum halihazırda çalışma, seyahat ve sosyalleşme düzenimizi değiştirdi. İşlerden beklentimiz tamamen değişti. Burada durumun eskiye dönmesi uzun zaman alacak. Bu sırada, gezegenin yarısı yanarken, diğer yarısı da boğuluyor. Donmuş manzarayla eşanlamlı olan Sibirya, bir sıcak hava dalgası içinde eriyor ve atmosfere milyonlarca tonluk metan gazı salgılıyor (daha önce donmuş olan bitkilerden).
Kanada, 40 derecelik sıcaklıklar tecrübe etti. Kaliforniya ve Avusturalya’daki hızla yayılan yangınlar kontrolden çıktı. Türkiye’de de Bodrum bölgesinde hızla yayılan yangınlar kontrolden çıkarak çevredeki evleri ve otelleri tehdit etti. Turistler, denizin içinde kurtarma botlarını bekledi. Aynı zamanda Almanya’da da nehirlerin kıyılarından fışkırmasıyla tabiatı değiştiren seller meydana geldi.
Birleşik Krallık’ın tüm güney bölgelerinde de şiddetli yaz fırtınaları ve mülklerle birlikte Londra’daki yer altı sistemi ve tren yollarını kaplayan seller meydana geldi. Bunlar sadece “şiddetli hava şartları” değil. Bunlar, normalden uzaklaştığımızı ve normale dönmeyeceğimizi net bir şekilde gösteren olaylar. Evet? Hayır? Sizin bundan çıkarımınız ne? Ne zaman normale döneceğiz? İşte size bir cevap: Kimse bilmiyor.
- Emekli olmak mı, yeniden yapılanmak mı? (2)
- Emekli olmak mı, yeniden yapılanmak mı?
- Şans mı beceri mi?
- Mali danışmanınız zengin mi?
- Duyabileceğiniz en önemli soru
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (2)
- Konut piyasasındaki son gelişmeler (1)
- Yoksul kalmanızı sağlayan 9 alışkanlık
- Borsa merkezli dolandırıcılıklar artışta – dikkatli olun…
- İnsanlar neden böyle aptalca şeyler yapıyor?