
Yine olur olmadık bir zamandı… Yarı uykulu kapıyı açtığımda naftalin kokulu iki yaşlı siyahi kadın ellerinde kitapcıkla gülümsediler… Yine Yahova şahitleriydi…
Daha önce gelen dindaşlarına “Ateist’im!” dedim olmadı “Ocakta yemek var!” dedim olmadı. “No English” dedim hiç olmadı. Ertesi gün Kıbrıslı bir Türk ile kapıda peydahlanıverdiler.
Bu yapışkan meczuplara bu kez “Elhamdülillah Müslüman’ım. Sakın bir daha kapımı çalmayın. Başka Müslümanlar’ı da ayartmaya çalışmayın!” deyince ayakları birden kesildi… İslamofobi böyle bir şey işte…
Ortadoğu’daki, Ortaçağ örgütü IŞİD’in, Avrupa’daki islamofobiyi artırdığı söylenebilir. Son olarak Paris’teki karikatür dergisi Charlie Hebdo saldırısı da üstüne tüy ekti…
Bizim toplumun yoğun olduğu Finsbury Park Camii’nin nam-ı diğer “Kancalı” imamı Ebu Hamza uzun süre basının odağıydı. Ebu Hamza’nın El Kaide bağlantısı öne sürülerek ülkeden sınırdışı edilmesi ve ABD’ye sorgulanması için teslim edilmesi haberleri, zavallı imamın bir korsanı andıran kancalı eli ve şaşı gözüne odaklı fotoğraflarla süslendi durdu… En ciddi ulusal gazetelerde bile çocukları korkutacak biçimde sunulan bu haberlerde okurun bilinç altına “Müslümanlar terörist, camileri terör yatağı” imajı fütursuzca verildi…
İşte bu önyargıları kırmak için geçen hafta Londra’daki İslam Merkezi “Açık Cami Günü” ilan etti. Öyle ya, sokaktan geçen İngilizler bu ibadethaneyi görsünler Müslümanlar’ın gizli kapaklı bir şeyler karıştırmadıklarını anlasınlar… “Açık Camii Günü”nde 20 camii kapılarını ateistlere, agnostiklere ve başka dinlerin mensuplarına açmakla kalmadı, onlara çay ve kek de ikram etti…
Buraya kadar herşey güzeldi… Channel 4’de haber sunucusu Cathy Newman, İngiltere’de düzenlenen “Açık Camii Günü”nde Güney Londra’da ziyaret ettiği bir lokal camiye kabul edilmediğini söyleyince, basında ve radyo kanallarında bir tartışmayı da başlatıverdi… Newman, ülkenin en ciddi gazetelerinden Guardian’a ayakkabısız ve başı örtülü girmek istemesine karşın, “bir kadın” olduğu için camiye alınmadığını öne sürdü…
Newman’ın iddiası, tartışma programlarını yayınlayan LBC Radyo’da da konu oldu. Tartışmaya katılan dinleyicilerin çoğu, caminin teröre destek konusunda gizli dolaplar çevirdiği için bir medya çalışanını kabul etmek istemeyebileceğini öne sürdüler… Şimdi “Ne alaka” diyeceksiniz ama Londra sokaklarındaki sıradan bir vatandaşın gözündeki Müslüman ve cami imajı bu aşamaya gelmiş görünüyor… Birleşik Krallık’taki Müslümanların nüfusa oranı yüzde 4.4 dolayında… Ülkede “fırsat eşitliği” ilkesi gereği resmi kurumlara bakıldığında Müslümanların oranı oldukca düşük…
Örneğin geçen hafta Birleşik Krallık Silahlı Kuvvetleri farklı din ve etnik gruplardan daha fazla asker görevlendirme kararı aldığı basına yansıdı. Resmi verilere göre 88 bin 500 askerin sadece binde 54’ü olan 480’i Müslüman… Kısa bir Google turu sonrasında, 2010 Genel Seçimleri’nde nüfusa oranla 20 yerine yalnızca 8 Müslüman milletvekili seçildiği bilgisini size aktarayım…
Peki, cezaevlerindeki Müslüman oranı nedir? diye soracak olursanız, olması gerekenden tam 3.2 katı fazla. Yani %14.2. Batı Ortadoğu’da petrol savaşını sürdürdükce kendi Müslüman vatandaşları din kardeşlerine haksızlık edildiğini düşünecek ve yürekleri radikal cihatçılarla birlikte atacak… Batı da kendi vatandaşlarının bu kalp atışından rahatsız olup onları (rakamlarda görüldüğü gibi) daha çok öteyecek… Bu kısır döngü, işgüzar politikacıların “göçmenler işimizi çalıyor” söylemiyle de beslenerek toplumsal barışı giderek daha kırılgan hale getirecek…
Londra’da camiye gitmeye gerek yok, Müslüman kökenli bir isim ve soyada sahip olmak bile ötelenmek için geçerli bir neden olmaya başladı…
- Robinson, İşçi Partisi’ni etkiler mi ?
- Nereden çıktı bu veraset vergisi ?
- Türkiye’den, İngiltere’de emlak ve banka kredisi almak olası
- Singer dikiş makinesi tatilde
- 1 Eylül “Dünya Barış Günü” kutlu olsun
- Londra’da direnişin karnavalı Notting Hill başlıyooor
- “Bir de sütlü kahve söyle”
- Uçakta sıvı yasağının asıl amacı, “terör” korkusunu kamçılamak
- “İngiltere’de ırkçılık var mı ?” diye sordunuz
- Dr. Özkan Hıfzı’nın ardından…