Öznur Örgev Uzman Astrolog ASA CAP
“İyi bir hayat nasıl yaşanır?” İnsan bu soruyu genellikle her şey fazlasıyla hızlandığında sorar. Günler yetmez, gündem ağırlaşır, zihin bildirimlerle dolar. Bir noktada durur ve fark eder: Koşuyorum ama nereye gittiğimi bilmiyorum. 2026, tam da bu fark edişin yılı gibi duruyor. Çünkü gökyüzü, bir yandan cesaretle ayağa kalkmamızı isterken, diğer yandan kalbi, vicdanı ve bağı yeniden hatırlatıyor.
2026’nın ana omurgasında Satürn’ün Koç burcuna geçişi var. Koç başlatmak ister; Satürn ise sorumluluk ister. Bu birleşim, “heves” ile “irade” arasındaki farkı net biçimde ortaya koyar. Bu yıl ani çıkışlar, yüksek sesli iddialar değil; içi dolu, bedeli göze alınmış kararlar ayakta kalır. Cesaret artık saldırganlık değil, netleşmiş bir duruş hâlini alır. Hayat bize şunu sorar: Kim olduğunu biliyor musun ve bunun arkasında durabilecek misin?
Neptün’ün Koç burcuna geçişi bu tabloya daha derin bir katman ekliyor. İnsanlar sadece “ne yapıyorum?” değil, “neden yapıyorum?” sorusunu da sormaya başlıyor. Hayaller artıyor, idealler yükseliyor ama Neptün’ün sisi şunu da hatırlatıyor: İç pusulası olmayan hayal, insanı yorar. 2026 hayal kurmayı değil, hayali yaşanabilir kılmayı istiyor. Kaçış değil, anlam arayışı…
Bu büyük resme Uranüs’ün İkizler burcuna geçişi eklendiğinde yılın temposu belirgin biçimde hızlanıyor. Bilgi çoğalıyor, iletişim artıyor, teknoloji hayatın merkezine yerleşiyor. Yapay zekâ, dijital platformlar, sanal ağlar… Her şey daha hızlı, daha pratik, daha erişilebilir. Ancak Uranüs’ün sert sorusu burada ortaya çıkıyor: Bağlantı artarken bağ ne oluyor? İnsanlar daha çok yazıyor ama daha az konuşuyor. Daha çok çevrimiçi ama daha az yan yana. İnsan gücü sistemlere devredilirken, insan sıcaklığı geri çekiliyor. 2026’nın sınavı teknolojide değil; insanı bu hızın içinde kaybetmemekte.
Ay Düğümlerinin Aslan–Kova aksına geçmesi ve tutulmaların bu eksende yaşanması, yılın asıl mesajını netleştiriyor. Aslan bireysel parıltıyı, kalpten gelen ifadeyi, görünür olma ihtiyacını temsil eder. Kova ise kolektif bilinci, dostluğu, dayanışmayı ve ortak idealleri anlatır. Bu yıl sık sık şu soruyla karşılaşacağız: Parlamak için mi buradayız, katkı sunmak için mi? Alkış mı arıyoruz, yoksa gerçekten fayda mı üretiyoruz?
Yılın ikinci yarısında Jüpiter’in Aslan burcuna geçmesi bu temayı büyütüyor. Jüpiter Aslan’da ışığı artırır, yaratıcı gücü ve liderliği görünür kılar. Ancak bu büyüme yalnızca “ben” merkezli olursa şişkin bir egoya dönüşebilir. Jüpiter’in öğretisi nettir: Gerçek liderlik, başkalarına da alan açabilmektir. 2026’nın ikinci yarısı, kalpten gelen cesaretin ama paylaşılan parıltının yılı olabilir.
2026 boyunca Merkür retrolarının su grubu burçlarında gerçekleşmesi ise yılın duygusal alt zeminini oluşturuyor. Su; merhamettir, empati, sezgi ve duygusal hafızadır. Bu dönemlerde insanlar eski konuşmalarla, yarım kalmış duygularla, söylenmemiş sözlerle daha çok yüzleşebilir. İletişim sadece kelimelerle değil, hislerle de sınanır. Anlamayan değil, anlamaya çalışan kazanır.
Özellikle Ekim–Kasım aylarında Venüs ve Merkür’ün Akrep burcundaki hareketleri ilişkileri derinleştirir. Yüzeysel bağlar çözülürken, gerçek temas isteyen ilişkiler kalır. Akrep maskeleri sevmez; dürüstlük ister. Sevgi bu dönemde daha tutkulu ama aynı zamanda daha dönüştürücü bir hâl alır. Şefkat, romantik bir kelime olmaktan çıkar; gerçek bir eyleme dönüşür.
İyi bir hayat belki de tam olarak burada başlar. Hızlanırken durabilmekte… Başarırken paylaşabilmekte… Konuşurken gerçekten dinleyebilmekte… Teknoloji çağında insan kalabilmekte… 2026 bize “atak ol” derken, aynı anda “demlenmeyi bil” der. Çünkü sadece başlamak değil, yaşamak da bir sanattır.
Dileğimiz şu olmalı:
2026’da daha hızlı değil, daha bilinçli olabilmek. Daha gür değil, daha sahici bağlar kurabilmek. Birey olurken kolektife hizmet edebilmek. Ve bütün bu karmaşanın içinde, hayatın tadını yudum yudum alabilmek.
Ve belki de 2026’nın en sessiz ama en güçlü çağrısı burada gizli: yumuşamak. Sertleşmiş fikirlerin, katı kimliklerin, “ben haklıyım” duvarlarının biraz incelmesi… Su grubu vurgusu, yalnızca duygusallık değil; başkasının hikâyesine kulak verebilme becerisidir. Empati, bu yıl bir lüks değil, bir hayatta kalma becerisi hâline geliyor. İnsanların birbirine hızla hüküm verdiği bir dünyada, anlamaya çalışmak başlı başına devrimci bir tutum.
2026 bize şunu hatırlatıyor: Güç, her zaman yüksek sesle konuşmak değildir. Bazen güç, susabilmekte; bazen geri çekilip alan açabilmekte; bazen de “seninle aynı fikirde değilim ama seni duyuyorum” diyebilmekte gizlidir. Kolektif bilinç tam da buradan doğar. Ve belki iyi bir hayat, tam olarak bu noktada başlar: Kendimiz olarak kalırken, başkalarına da yer açabildiğimiz yerde.
- 2026: Büyük Geçişlerin Yılı
- 2026 kapıda: Net Olan Yol Alacak
- 8–14 Aralık Haftası: Aralık Ayının En Kritik Haftası, Ani Haberler, Derin Şifalar
- Ateşle Başlayan, Havayla Netleşen, Suyla Şifalanan Bir Hafta
- Güneş Yay Burcuna Geçti: Canlanma, Sosyalleşme ve Subtil Farkındalık Zamanı
- Akrep Yeni Ayı: Krizlerden Özgürleşmeye Uzanan Dönüşüm Haftası
- 10–16 Kasım Haftası: Merkür Yay Retrosu ile Duygusal Dalgalanmalar
- 5 Kasım Boğa Dolunayı: Finansal ve Duygusal Denge Sınavı
- Rüzgâr Altında Zihin: Ay Oğlak ve Merkür–Uranüs Etkisi
- Sezgiler Rehberimiz: Terazi Yeni Ayı ve Tanrı’nın Parmağı



ENFIELD
HACKNEY
HARINGEY
ISLINGTON





