
FETÖ, Yunus dedi, Karacaoğlan dedi bütün Anadolu erdem ve değerlerini üç kağıda endeksledi.
FETÖ’nün sinsi manevra yöntemi dünyada ilk değil… “Amaca ulaşmak için her şey mübahtır” diyen Makyavelizm’in kurucusu İtalyan düşünür ve politikacı Niccolò Machiavelli taaa 15 ve 16’ncı yüzyılda yaşamış. Makyavelizm’e göre bir elma için ağacı kesmek işin doğasından. Çünkü amaç o ve gerisi teferruat…
Niccolò Machiavelli yaşasaydı “Prens” başlıklı kitabının FETÖ tarafından başarıyla hayata geçirilmesine hem şaşar, hem de kutlardı…
Ben çeyrek asır önce 12 Eylül işkencecilerin de aynı topraklarda yetiştiğine tanık olduktan sonra Anadolu’nun türkülerdeki gibi masum olmadığına karar vermiştim. “Öyle delikanlılık, racon, ahlak ya da moda adıyla etik, yalnızca sosyalistlerin itibar ettiği kelimeler olarak tarihte anılacak” diyorum.
Kazanç için herşeyi mübah sayan bir patronun işçi hakkını gaspetmesi, ham maddeyi çiftçinin elinden çarpması, veli nimeti tüketiciyi kazıklaması ya da haksız ve ahlaksız rekabetten kaçınmaması kapitalizmin doğası değil mi? Amaç kazanmaksa gerisi teferruat kardeşim. Küçük esnaf ve zanaatkarlar da aynı yolun yolcusu… Mahalledeki sebzecinizin hangi aralıkta çürük domatesleri torbaya sokuşturduğuna şaşarsınız. Ya da işi verinceye kadar “Tabii abi” diyen elektrikçinin sizi bir güzel kazıkladığını efendiliğinizden dolayı seyredersiniz…
İşte FETÖ ya da Latincesiyle Makyavelizm Anadolu topraklarında bu nedenlerle kolayca yeşerdi…
Londra’daki bizim eciş bücüş topluma gelirsek… Bol pirinalı bir akvaryum… Anadolunun bir yansıması… “Hoca nereden çıkarıyorsun bunları” diye sorarsanız kaza davalarını örnek vermek isterim dostlar. Avukatından müvekkiline (ne yazık ki) çoğu Makyavelist. Belki de ondandır bazı kaza davası avukatlarının FETÖ etkinliklerine (!) masumane desteklerinin gerekçesi… Gazete reklamlarına bir göz atın lütfen, rakipten müşteri çalmak için etik metik hak getire. Ama benim derdim bu üç kuruş fazla kazanmak için herşeyi mübah sayan mürekkep yalamış tüccarlardan daha çok toplumdaki pirinalarla…
Geçen yıl yitirdiğimiz Dr. İsfendiyar Tuncer topluma doktor olarak tam 55 yıl hizmet etmişti. Tuncer son röportajında toplumun en çok şikayet ettiği konuları “Ayakta çok durdukları için dolaşım bozukluğu ve ayak ağrıları… Stres kaynaklı mide ve bağırsak hastalıkları, bir de İngiltere’nin farklı ikliminden kaynaklanan astım gibi solunum bozuklukları” diye anlatmıştı.
Türkçe ve Kürtçe konuşan toplumun sağlık sisteminde yardımcı kuruluşu olan Derman’ın Genel Müdürü Nursel Taş ile de 3 ay önce aynı konu üzerine söyleşmiştim. Taş’ın geçen yıl ki derman raporlarından aktardığına göre de; toplumun en çok şikayet ettiği rahatsızlık boyun ve sırt ağrısı!İkinci eklem ağrıları geliyor. Bu sırayı diyabet ve psikolojik rahatsızlıklar izliyor. Garip bir şekilde boyun/sırt ağrısı oranı, ikinci sıranın tam bir buçuk katı… Bir toplum düşünün ki en çok boynu ağrıyor. Peki bu normal mi? Taş’a göre bu oran İngiltere ortalamasının çok üzerinde.
“Neden, bizim toplum boyundan müzdarip” diye sorarsanız, “Araç kazasına karışan toplum üyesi tazminat almak için boynunun ağrıdığını öne sürüyor da ondan” derim.
Ne yazık ki çoğu toplum üyesi olan kaza davası avukatları da bu yalana çanak tutuyor. Bu nedenlerden de dolayıdır bizim mahallelerde sigorta primlerinin ateş pahası olması…
Dostlarım Makyevelist ve takiyyecilerle aynı akvaryumda yüzmek zorunda kalmamız ne acı değil mi? Kadere inansam “Kaderin gözü körolsun” derdim.
- Robinson, İşçi Partisi’ni etkiler mi ?
- Nereden çıktı bu veraset vergisi ?
- Türkiye’den, İngiltere’de emlak ve banka kredisi almak olası
- Singer dikiş makinesi tatilde
- 1 Eylül “Dünya Barış Günü” kutlu olsun
- Londra’da direnişin karnavalı Notting Hill başlıyooor
- “Bir de sütlü kahve söyle”
- Uçakta sıvı yasağının asıl amacı, “terör” korkusunu kamçılamak
- “İngiltere’de ırkçılık var mı ?” diye sordunuz
- Dr. Özkan Hıfzı’nın ardından…