Ressam Cevdet Akman’ı tanıştırırım

Bu yazı 11 Aralık 2025 tarihinde yayınlanmıştır

Merhaba dostlar, eğer tanışmamışsanız bugün size Ressam Cevdet Akman’ı tanıştırmak isterim. Geçenlerde ev-atölyesinde ziyarete gittiğim Cevdet Akman resim sergisine hazırlanıyor… Küçük bahçe külübesini atölye ve inziva yerine çevirmiş olan sanatçı, oya gibi işlediği için çok uzun zaman alan resimlerini burada üretiyor.

Uzun süredir Londra’da yaşayan ressam Akman “Mekanikleşen İnsan” başlıklı sergisi 21-27 Ocak günlerinde saat 11-19 arasında “159 Bethnal Green E2 7DG” adresindeki Espacio Gallery’de izlenebilecek. Sergiye 100 eserle katılacağını vurgulayan sanatçı, “Uzun süren suskunluğumu da kırmış olacağım. İçerik ve işçilik olarak ayrıntılı çalıştığım için eserlerimi uzun sürede tamamlıyorum. Bu sergide insanın doymazlığı ve arayışlarının içinde yaşama kattığı olumlu olumsuz olguları, bitmeşen savaşların yok edişini, teknolojinin kullanımındaki tercihleri anlatmaya çalıştım” diye konuştu.

Londra’da toplum tarihini anlattığım Londra’da Bizim’Kiler kitabımda yer aldığınca sanatçı ile bilgiler şöyle: “Cevdet Akman, 1953’te Tatvan’da doğar, ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra 1975’te Ankara Gazi Üniversitesi Fransızca bölümüne girer. Çocukluk yaşlarından itibaren sürekli çizen Akman’ın tükenmez kalem çizgilerini ilginç bulan Prof. Dr Özdemir Altan’ın teşvikiyle İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde misafir öğrenci olur.

1979’da da Viyana’da Hochshule fur Angevante Kunst Üniversitesi’ne kabul edilir. Wolfgang Hutter, Rudolf Hausner ve Anton Lehmden gibi hocalardan ders alma şansı olur. Yağlı ve sulu boyanın yanı sıra farklı teknikler üzerinde de çalışan sanatçı çalışmalarında dünyayı sınırsız algılayarak hümanizmi öne çıkarır. Yapıtlarında da savaş, açlık, teknoloji gibi yaşamın içinden konuları seçer. 1990’dan bu yana çalışmalarını Londra’da sürdüren Akman, “22 sergim olacak fakat hiçbirinde ‘eserlerimi acaba kaça satsam’ diye kaygım olmadı” diyor. Sanatçı resimlerdeki başarısını portre, fotoğraf, iç tasarım, özel eşya tasarımı gibi farklı alanlara da taşır…

***

Türkiye, Ürdün, Suudi Arabistan ve Avusturya’da iç dekorasyon çalışmaları yapan sanatçı İstanbul, Viyana ve Londra’da sergiler de açar. Akman’ın yaptığı Kraliçe Elizabeth’in portresi Buckingham Palace’daki Queen’s Gallery’de sergilenmeye değer bulunur. British Artist Federation üyesi olan sanatçıyla ilgili bilgi http://cevdetakman. com/biography’den alınabilir.” İçimizdeki bir değer olan Cevdet Akman’nın sergisini kaçırmayın derim.

Geçen Salı DAY MER’de yapılan söyleşide yazar Aydın Çubukçu kadına şiddetin kökenini anlattı… Aydın Çubukçu, “Çağlar boyu ana tanrıçalar, kadına şiddetin en eski kökleri” başlıklı söyleşisinde bereketi ve yaratıcılığı simgeleyen kadın tanrıların yerini savaş ve şiddeti temsil eden erkek tanrıların sonrasında da tek tanrılı dinlerin yer almasıyla kadına şiddetin de başladığını söyledi.

25 Kasım Kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele günü dolayısıyla aynı gün DAY MER’de düzenlenen bu etkinliğe kalabalık bir katılım oldu. 150 bin yıl önce insan ve doğa içiçeyken kadına değer verildiğini vurgulayan Çubukçu, erkeklerin doğumda rolü bilinmediği dönemde kadınların doğurganlığının kadınları “kutsal analık” olarak kutsandığını anlattı.

Çubukçu; Anadolu’da da en büyük anaerkil tanrıça Kibele’yi örnek vererek, “Uzaydan da geldiği söylenen Kâbe’nin duvarında yer alan ve Müslümanlarca kutsal sayılan siyah ve parlak taş aslında Kibele figürüydü. Bir zamanlar Roma’ya götürülen taş şimdi ‘Kibele’den türetildiğince Müslümanlar için ‘Kıble’ konumunda” dedi.

Ataerkil toplumla kadının ötelendiğini anlatan Çubukçu, tek tanrılı dinlerin kutsal kitaplarıyla ve yaşam biçimiyle de erkek egemenliğinin pekiştirildiğini söyledi. Çubukçu’nun ayda bir salı akşamları yapılan “Renkli Resimli Felsefe, Tarih, Politika Söyleşileri” dizisini kaçırmayın derim.