
Toplumda neredeyse 10 yıldır gazete çıkarma girişimi olmuyor. İşin ilginç yanı toplum gazetelerinde çalışan genç arkadaşlar da haklı olarak bir kaç yıl sonra kendilerine farklı sektörlerde daha kazançlı iş bulup ayrılıyor. Bizim toplumda saysanız belki 5 bin dönerci, 5 bin market çalışanı, 5 bin taksi / minicab şoförü, 5 bin de avukat vardır ama 15 gazeteci yoktur. Var olanlar da çeyrek asırdır bu sektörde olan benim gibi saçı başı ağarmış isimler. Sanırım bizden sonra tufan.
Toplumdaki basılı ve internet gazetelerinin direnerek ayakta kaldığını biliyorum. Eskiden ulusal basının temsilcileri vardı. En eski temsilcilikte 1954’ten bu yana Hürriyet Londra’ydı. Türkiye’de basının biçim ve biçem değiştirmesi ile internet teknolojisindeki gelişim yurtdışına da yansıdı. Artık yurtdışı temsilciliklerine ihtiyaç kalmadı. Londra Hürriyet’in 1954’ten bu yanaki temsilciliği 7-8 yıl önce kapandı. Diğer gazete ya da tv’ler ise ajansla yetinmeye ya da haber başı çalışan, hiç bir sosyal güvencesi olmayan “freelance” kullanmaya başladı. Benim de aralarında bulunduğum ulusal basına çalışanı bazı gazeteciler ilk günlerde toplum basınına yönelseler de uzun dönemde ya kendi internet gazetelerini kurdular ya da sektör değiştirdiler.
Türkiye’nin bir yansıması olarak Londra’da Türkçe yazan gazetecilik de prestijli olmaktan çıktı. Bu sektörde ısrar ediyorsak ya kafes kuşu gibi kanatlarımızın körelmesinden ya da mesleğe kör-kötük aşkımızdan dolayı inanın. Öyle ya para pul yok, gelecek yok, prestij yok ama garip bir ısrar var… Bunu bir işadamına anlatsanız ekonomik ve mantıklı davranmadığımız için bize hak, olup bitene de anlam vermez.
Türkiye ölü gazeteler mezarlığına döndü. Ulusal basını bir kenara koyarsak, buradaki toplum basını da giderek küçülüyor. Kendi kızlarımdan biliyorum ikinci üçüncü kuşağın bizim toplum haberleriyle ilgisi yok denecek kadar az. Oysa toplum gazeteleri toplumun kendi arasındaki iletişimini sağlıyor, reklamlar da etnik ekonomi içinde değer üretiyor, içinde yaşanılan ülkeye köprü kuruyor. Hem toplumdaki asimilasyonun artması hem de haber ve reklamların sosyal medya gibi farklı mecralara kaymasıyla toplum gazetelerindeki kan kaybı artmaya başladı. Bizdeki bu sevda olduğu süreçte toplum gazeteleri direnir ama bizden sonra tufan olur gibime geliyor.
Dostlar “tufan” toplum için hiç de hayırlara vesile bir durum değildir. Her şeyden önce toplum sesini yitirir, toplumun kendi arasında ve içinde yaşanılan ülkeyle arasındaki direk iletişim bağı azalır. Hesaba katılmayan çok daha önemli bir olgu da toplumun arşivini biriktirip saklayacak mecra kalmaz. Kısaca “yazık” olur.
Bu arada Türkiye’deki iktidar kanadı tarafından kısaca “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” adıyla “sansür yasası” kabul edildi. “Evet” diyenler bir de “Hayırlı olsun” fotoğrafı çektirerek üzerine tüy diktiler. Bu yasanın özellikle 29’uncu maddesi meslek örgütleri, demokratik kurumlar, cümlesiyle (tabii MHP dışındaki) muhalefet ve tam üye olmaya çalıştığımız AB’de kaygı uyandırmıştı.
Bu maddede; “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır” deniliyor. Son derece muğlak ve kötüye kullanmaya açık bir madde. Tıpkı araca ceza yazmak isteyen trafik polisinin “lambada çamur” bahanesi gibi. Böylece iktidarın işaret ettiği medya kuruluşu kapatılabilecek, gazeteciler de içeri kolayca tıkılabilecek. Bu halkın haber alma özgürlüğünün rafa kalkmasıdır.
Kurucusu ve editörü olduğum Açık Gazete 18 yaşında. Müzisyen Sedat Sarıcı ve “Harika Genç” Ezo Sarıcı “Baba Gız Kuşak Çatışması” başlığıyla 6 Kasım Pazar akşamı saat 8’de “27 Moorfield Road N17 6PY’” adresindeki DAY MER Tottenham’da sahneye çıkacaklar.
Bu gecede siz okurlarımızı ve dostlarımızı yanımızda görmek istiyoruz. Bu konser hem bize moral hem de direniş gücü verecektir. Sedat Sarıcı toplumda binlerce gence müzik sevgisini aşılamış, onları eğitmiş bir müzisyendir. Ciddi bir müzik eleştirmeni de olan Sarıcı Açık Gazete’de köşe de yazıyor.
Ezo ise “Harika Çocuk”tu, şimdi “Harika Genç” oldu. Kraliyet Müzik Akademisi (Royal Academy of Music) 3. sınıfta keman eğitimi alıyor. 60 kişilik Apollo Philharmonic Orchestra’nın kurucusu. Son yıllarda oluşturdukları Trio Arisonto ile konserlerine devam ediyor. Baba kız, Paganini’den Aşık Mahzuni’ye, emsalsiz türkülerden caz klasiklerine uzanan sürpriz bir program hazırlığında.
Hep beraber belleğimizde kalacak bir konser izleyeceğiz. Konser biletleri 15 sterlin ve salonda içki satışı da yapılacak. Sizi de bekliyoruz efeeem…
- Robinson, İşçi Partisi’ni etkiler mi ?
- Nereden çıktı bu veraset vergisi ?
- Türkiye’den, İngiltere’de emlak ve banka kredisi almak olası
- Singer dikiş makinesi tatilde
- 1 Eylül “Dünya Barış Günü” kutlu olsun
- Londra’da direnişin karnavalı Notting Hill başlıyooor
- “Bir de sütlü kahve söyle”
- Uçakta sıvı yasağının asıl amacı, “terör” korkusunu kamçılamak
- “İngiltere’de ırkçılık var mı ?” diye sordunuz
- Dr. Özkan Hıfzı’nın ardından…