Yeni hayat kontrol toplumu (2)

Bu yazı 13 Temmuz 2020 tarihinde yayınlanmıştır

Yakın zamanda esnemeler şartlı olarak başlatılırken içimizdeki güvenlik korkusu azalmadığı gibi kafalarımız da iyice karışmaya başladı. Çünkü esnemelerin şartları hala bedensel ve düşünsel bir çeşit karantina içeriyor. Dışarı çıkabilirsiniz ama mesafenizi korumak zorundasınız. Restorana gidebilirsiniz ama artırılmış yeni sosyalleşme kurallarına uyduğunuz sürece. Gruplar halinde toplanabilirsiniz ama şüphe ve endişeden arınamazsınız.

Bütün bu yeni hayat düzeni bize neler getirip bizden neleri eksiltecek? Gelin birlikte düşünelim bunu…

Hatta mümkünse bunun müzakeresini her fırsatta çevremizdekilerle yapalım ki sorgulayıcı reflekslerimiz aktif kalsın. Sadece güvenliğimiz için gibi görünen her tür değişimi kabullenirken gerçekten ne kadar gerekli ve yararlı olduğunu sorgulamadan hayatımıza alıp almadığımızı düşünelim mesela. Çünkü sorgulanmadan alınan her değişim her zaman bize daha kaliteli bir hayat sunmayabilir.

Şimdi!

Yeni doğan bebekler ve küçük çocuklar bu sürece en az sancıyla adapte olacak ve belki de bizim ninelerimizden dinlediğimiz eski yaşam hikayeleri gibi onlarda bugünümüzü bizden nostaljik bir hikâye gibi dinleyecekler. Ancak bizler bugünleri deneyimlerken nasıl bir hayat istediğimizi her yönüyle düşünmemiz ve ona göre gelecek adımlarımızı atmamız gereken bir dönüm noktasındayız. Her dönem gelecek için bir dönüm noktasıdır belki ama karantina günlerinde yaşadığımız hızda değişimi uzun zamandır deneyimlemedik. Gelen yeni hayatın ayak seslerini bu denli yüksek sesle duymadık.

Şimdiden evden çalışmak yeterince başarılı bulunup iş ofisleri ve kurum binalarının kapatılması teklifleri getirilmeye başlandı bile. Bilginin iletişim ağları üzerinden aktarımıyla evlerde bilgisayarlarla eğitilen yeni bir nesil geliyor. Devam edecek…