Berzah âlemi olarak da bilinen kabir hayatı, dünya hayatı ile ahiret hayatı arasında geçen zaman dilimindeki hayattır. Dünya ile ahireti birbirinden ayıran bu hayat ölümle başlar. Kıyametin kopmasına kadar devam eder. Ölüm ile can bedenden ayrılır. Yeniden bedenle buluşması ise kıyametten sonra yeniden dirilme ile söz konusu olacak. O halde bedenden ayrılan ruh kabir hayatında bedene girmeyecek ancak onunla irtibatlı olacak. Bunun anlaşılması biraz zor olmakla birlikte, geçmişe nazaran günümüzde bunu anlamak biraz daha kolaylaşmıştır. Şöyle ki tıpkı bir mıknatısın fiziki bir temas olmadan da metal bir objeye etkisini görebilmekteyiz. Keza uzaktan komanda aracıyla TV’i açıp kapatabilmekteyiz. Bunun gibi kabir hayatında da ruh bedene girmeden onunla temas halinde olmasını anlamak mümkündür.
Kur’an-ı Kerimin Mu’minun suresinin 99-100 ayetlerinde kabir hayatı ile ilgili olarak şöyle denmektedir “Nihayet onlardan birine ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki, terk ettiğim dünyada Salih bir amel yapayım” der. Hayır! Bu sadece onun söylediği (boş) bir sözden ibarettir. Onların arkasında, tekrar dirilecekleri güne kadar (devam edecek, dönmelerine engel) bir perde (berzah) vardır” ayette geçen berzah kelimesi perde manasındadır. Ancak terim olarak kabir hayatı anlamına gelmektedir. Ne var ki Kur’an-ı kerimde bu hayatın mahiyeti ve niteliği ile ilgili geniş malumat bulunmamaktadır. Peygamber efendimizin hadislerinde ise kabir hayatı ve kabir azabı ile ilgili malumat mevcuttur. Nitekim bir hadisi şerifte “Kabir, ahiret duraklarının ilkidir.” şeklinde buyrulmuşken bir başka hadiste ise “Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe, yahut Cehennem çukurlarından bir çukurdur.” buyrulmuştur.
Birinci hadis kabir hayatının varlığına işaret ederken, ikinci hadis kabir hayatının varlığına işaret ettiği gibi bu hayatın keyfiyetini de açıklamaktadır. Şu halde kabir hayatının durumu kişinin dünya hayatındaki amelleriyle yakından ilgilidir. Eğer kişi dünyada Salih amel işlemişse bunun karşılığında kabir hayatı da hadisi şerifte geçtiği üzere cennet bahçelerinden bir bahçe olacak ve orada kıyamete kadar rahatlık içinde geçirecektir. Aksi halde orası sıkıntılı ve zor bir süreç olacaktır. Peygamber efendimizin dualarından kabir azabından bahsetmesi ve bu azaptan Allah’a sığınmasını göz önüne aldığımızda bu hayatın ne kadar önemli olduğu daha rahat anlaşılacaktır.
O duayı bir kere daha hatırlamamızda yarar olacaktır. “Allahım, cehennem azabından ve kabir azabından, hayat ve ölüm fitnesinden, kör deccâlin fitnesine uğramaktan sana sığınırım.” Hz. Aişe validemizden nakledildiğine göre peygamber efendimizin namazlarda sürekli bu duayı tekrarlamıştır. Bu da bizim meseleyi çok ciddiye almamızı ve o an gelmeden dünya hayatımızdaki amellerimizi gözden geçirmemizi gerektirmektedir. Unutmamamız gereken bir husus var ki o da dünya hayatına bir daha geri dönüşün olmayışıdır. Haftaya buluşmak üzere, Cumanız mübarek olsun