
‘Maskelemek’ etrafınızdakilere daha iyi uyum sağlamak için kişinin kendi benliğini saklaması anlamına gelir. Maalesef Otizim bireylerine yönelik devam eden önyargı, otizim bireylerinin kendilerini maskeleme ihtiyacını artırıyor. Çoğu zaman, ’Otistik olmayan’ görünme çabaları bireyin aleyhine olsa da, maalesef tüm hayatlarını özelliklerini saklayarak ve uyum sağlamaya çalışarak geçirmek zorunda kalıyorlar.
Maskeleme, uyarıcı veya yoğun ilgi gibi Otizim bireylerin rahatlatıcı bulduğu ancak diğerlerinin ’tuhaf’ olduğunu düşündüğü davranışları bastırmayı içerebilir. Bu aynı zamanda etrafımızdakilerin davranışlarını taklit etmek, sözel olmayan davranışları kopyalamak ve sosyal durumlarda başarılı olmak için karmaşık sosyal senaryolar geliştirmek anlamına da gelebilir. Maskeleme stratejisi, zihnin başa çıkma yolları bulma konusunda ne kadar akıllı ve becerikli olduğunu gösteriyor. Hatta iş görüşmeleri gibi hayatımızın bazı noktalarında faydalı bile olabilir.
Ancak başa çıkma stratejisinin zaman zaman faydalı olması her zaman faydalı olacağı anlamına gelmiyor. Maskeleme zaman içinde otizim tükenmişliğe, algısal ve duygusal aşırı yüklenmeye ve kronik anksiyetiye dönüşebilir. Bilimsel çalışmalar maskelemenin zihinsel sağlığımıza ne kadar zararlı olduğunu göstermektedir (Bradley et al, 2021; Hull et al, 2019). Hatta daha fazla maskeleyen otistik kişilerde, daha fazla kaygı ve depresyon belirtileri görüldüğü ve bu stratejinin intihar davranışlarının artmasıyla bağlantısının olduğu düşünülmektedir (Cassy et al, 2018).
Bunun olmasının birkaç nedeni var. Öncelikle maskeleme, Otizim bireylerinin hayatlarında diğer alanlarda kullanabileceği hayati kaynakları tüketir. Basitçe söylemek gerekirse, maskeleme yorucu bir stratejidir. Ayrıca Otizim bireylerin gerçek kimliklerini geliştirmelerini engeller. Uyum sağlama baskısı, yapmak istedikleri şeyleri yapmak veya gerçek benlikleri gibi davranmak için enerjilerinin olmadığı anlamına gelir.
Yakın zamanda yayınlanan bir bilimsel açıklama, maskelemenin aslında otistik olmayan akranların, otistik kişilerin sosyal davranışlarına yönelik yargılarını değiştirmediğini bulmuştur. Otistik bir kişi kendini maskelese bile, otizimli olmayan kişiler, eğer otizimli olduklarını bilmiyorlarsa, onları otistik olmayan akranlarına göre daha sert bir şekilde değerlendirdikleri görülmüştür.
Bir diğer ciddi sorun ise, özellikle maskeleme uygulayan çocukların belirtilerinin fark edilmemesi ve teşhis ve gereken değişikliklerin ertelenmesidir. Bu durum ise çocukların kendilerini farklı hissetmesi ve özgüveninin etkilenmesi olacaktır.
Otizimli kişilerin maskeleme ihtiyacını azaltmanın en iyi çözümü, otizimli olmayan insanların farklı nöroçeşitli davranışlar ve düşünme kalıpları konusunda farkındalık yaymaktır. Ancak bu strateji kolay bir strateji değildir ve toplumumuzda tam olarak yerleşmesi yıllar sürecek bir çaba gerektirecektir. Bir diğer seçeneğimiz ise otizimli bireylerin kendilerini korumayı ve kendi zihinsel sağlıklarını geliştirmelerini desteklemek ve odaklanmaktır. Bu, maskelemeyi tamamen bırakmak anlamına gelmez; sadece bu stratejiyi neden ve nasıl kullandıklarının ve etkilerinin farkındalığını artırmak olabilir.
Sevgi ve Saygı ile…
Dr Gözde Arslan
- Politik Belirsizlik ve Ruh Sağlığı
- Çocuklara Gerçekleri Anlatmak: Sağlıklı ve Duygusal Bir Yaklaşım
- Çocuğunuz İngiltere’de ihtiyaç duyduğu sağlık hizmetini alabiliyor mu?
- Bir Feministin Gözünden Uluslararası Erkekler Günü – 19 Kasım
- Psikoloji ve Politika
- Siz Hiç Gökkuşağı Kelebeğini Gördünüz Mü?
- Sosyal Medya ve Psikolojik Bilgi
- 7-8 Yaşındaki Çocuğunuz Aniden Huysuz mu Oldu? Adrenarş: Ergenlik Öncesi İlk Hormon Dalgası
- Başarılı Bir Hayatı Ne Belirler?
- Nöroçeşitlilik Onaylayan Terapi