Geçen hafta Amerika’da Trump’ın mecliste sağlamış olduğu 6-3’lük muhafazar üstünlük ile kabul edilen karar İngiltere dahil birçok ülkede protestolara sebep oldu.
Amerika 1973 yılında ‘Rose Wade’e karşı ‘olarak anılan kürtaj yasasısını anayasa güvenliği koruyuculuğundan alıp devlet eyaletlerin yetki ve kararına sundu.
Bu kürtajın artık eyalet yasalarına bağlı olarak karar verileceği, onların kararı gereğince de yasalaştırılarak binlerce kadının özgürce verebildikleri kararı etkileyeceği anlamına geliyor.
İlk kez 1969 yılında, 25 yaşındaki Norma McCorvey, “Jane Roe” takma ismiyle kürtajı suç kapsamına alan yasalara karşı Teksas eyaletinde dava açtı. Teksas kürtajı, eğer annenin hayatı tehlike altında değilse, yasak kapsamına alıyordu.
Dallas bölge savcısı Henry Wade, bu davada kürtaj karşıtı yasayı savunan taraftaydı. Karar en son yasalaştırılarak anayasa güvencesine alınmıştı.
O zamandan beri de Amerika’daki kadınlar anayasa güvencesi altında olan bu karar gereğince istemedikleri hamilelikleri kürtaj ile sonlandırabiliyorlardı.
Aşırı sağcı görüşteki topluluk ise bunun bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanıldığını ileri sürerek protestolarına sürekli devam ediyorlardı.
Yıllarca istikrar ile sürdürdükleri protestoları sonunda mecliste cevap buldu ve anayasa tarafından korunan yasa artık eyalet mahkemelerinin vicdanına kaldı. Karar geçen hafta Londra’da Amerikan başkonsolosluğu önünde yapılan konuşmalar ile protesto edildi.
Binlerce kadının katılımı ile gerçekleşen protestolarda hem ABD yönetimi hem de yıllardır ‘Kadın Bedeni’ üzerinde yürütülen kararlar eleştirildi.
Uzun zamandır kadınların bedenleri üzerinde dönen, anayasalara giren tartışmalar ülke farketmeksizin devam ediyor.
Kadını nedeni ne olursa olsun sadece doğurganlık görevini tamamlamakla itham eden, aksine kati suretle karşı çıkan ve bunu din ile bağdaştırarak kendilerince ‘eleştirelemez’ bir söylemi gard alan kesimlerce sürekli alaşağı ediliyor.
Oysa kadın bedeni sadece kadını ilgilendiririr ve bu fiziksel olayın dışında, hayata bir can bağlamak, onu gerektiği gibi büyütmek, gerekli gıdalar ile beslemek, gereken sevgiyi, zamanı ona verebilmek ve tüm bunları gerçekten istekli olarak gerçekleştirmek gerekir.
Yoksa dünyaya sadece bir birey getirmek için doğurmak, maddi gücü olmayan bir anneye devlet desteğini dayatarak büyütmek istemediği bir çocuğu büyütmesi için zorlamak, istemediğinde koruyucu ailelerle başlayan sürece sokmak ve başkalarının vicdanına bırakmak ne kadar doğru?
Her ülke iyi, eğitimli ve mutlu yetiştirilmiş dünün çocukları bugünün bireylerini hakeder. İstenmeyen bir gebeliğin eyalet mahkemelerinin kaleminin ucunda karara bağlanması ve bu kararın milyonlarca kadını etkilemesinin açıklanabilirliği yok.
ABD’de alınan kararın birçok ülkeyi de etkileyeceği kuşkusuz. Bu durumu savunmak bile imkansızken; açıklama olarak ensest ve tecavüz mağdurları için istisna gösterileceği iletilmesi; yani durumun istisna olarak onaya bağlanmasını anlamak bile imkansız.
Doğurup sorumluluğunu ve süreçteki acıları almak istememesinin tasdiki sadece kadında olmalı. Umarım yakın gelecekte alınacak kararlar bu yönde olur ve ‘Kadın Bedeninin’ kararı sadece kadınlara bırakılır.
- Markerspace Projesi ile Sizde Hobinizi Geliştirin
- Enfield Belediyesinden Hane Halkı Destek Fonu
- Hackney Belediyesi’nden Yaz Etkinlikleri
- Islington’daki Yaz Aktiviteleri
- Yaşam Maliyetlerine Destek
- Hackney Money Hub
- Belediyeden Ailelere Destek
- Koruyucu Aile Programı
- Acıyı Yaşamak İçin Aynı Milletten Olmak Aynı İnancı Paylaşmak Gerekmez
- Deprem ve imar