Bir tarih sonrasında sosyologlar şu yaşadığımız döneme mercek tuttuklarında anı kitapları da yardıma koşacak. Dönemin portreleri ve panoraması ile insan duygularından yoksun olarak bir dönemi anlatmak mümkün mü? Onun için toplum üyelerine “anılarınızı yazın” diye seslenmek istiyorum. Her insan bir dünyadır. Herkesin anısı önemlidir.
“Yazmak kolay mı ki?” diye sorarsanız “Haklısınız. Hiç bir şey kolay değil. Özellikle yazmak bir deneyim ve alışkanlık gerektiriyor” derim. Fakat yazmaya karar verdiğinizde öncelikle yapmanız gereken yazmaya hazırlanmak. Bunun için ilk iş olarak google’dan Türkçe gramer bilgilerinizi tazelemeniz gerekir. Sonra bol bol anı kitapları okuyunuz. Sırada yazım planı var. Bir yöntem geliştirmelisiniz. Anılarınızı konularına göre ya da zaman sırasıyla yazabilirsiniz.
Kitabı bitirmekte kararlı da olunmalı. Her gün yazıma bir saat ayırırsanız bir süre sonra alışkanlık yapacaktır. İstikrarlı çalışmazsanız yarı yolda havlu atma riski olacaktır. Eğer anı kitabınızı bitirmeyi başarırsanız arkası gelecektir. Bakarsınız yazılası bir roman sizi bekliyor olur.
Yazmayı bitirdiğinizde heyecanla hemen baskı aşamasına geçmeyin. Öncelikle yazılarınız iyi bir editörün editinden geçmeli. Onun önerileri doğrultusunda düzeltmeleri tamamladıktan sonra ancak baskıya hazır olur.
Bu konuda bizim toplumda Doç. Dr. Tuncay Bilecen’in kurduğu Press Dionysus yayınevi (pressdionysus.com), çok uygun bir fiyata yazıların edit edilmesinden kitap sayfalarına dökülmesine, kapak hazırlanmasından basım ve dağıtımına bütün süreçlerde size hizmet verebilir. Sizi teşvik ettiğim için önsözünüzde “bana teşekkür etmeyi de unutmayın” derim.
***
İngiltere’de ikinci doz aşısını 6 ay veya daha fazla önce yaptıran 30 milyon kişinin randevu almadan üçüncü doz destek aşılarını yaptırabileceği “walk-in” uygulaması aşı merkezlerinde başlatıldı. Aile hekiminizden sorabilir ya da Google’dan size en yakın “walk-in” aşı merkezini bulabilirsiniz.
“Eğer 50 yaş üstündeyseniz ya da kronik rahatsızlıklarınız varsa “üçüncü aşıyı ihmal etmeyin” derim. Geçen hafta Kamu Sağlığı İdaresi Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Jonathan Van-Tam, BBC’ye vaka oranlarının sonbaharda bu kadar hızlı ilerlemesinin “endişe verici” olduğunu ve kışın çok zorlu geçeceğini söyledi.
Çoğunluğun salgının artık bittiğine inanmasından yakınan Van-Tam’a göre, İngiltere’deki grafikler pek çok Avrupa ülkesinden çok daha kötü… Bu sözleri yabana atılır cinsten değil…
***
Bölgemizde güzel şeyler de oluyor. Enfield Belediyesi geçen ayki kabine toplantısında 2026’da kullanıma hazır olmasını planladığı Sloemand Farm’da, doğa içinde bir mezarlık yapmaya karar verdi.
Enfield Belediye Lideri Nesil Çalışkan diyor ki: “Her yıl 1020 Enfield sakini, vefat eden yakınlarını yakmak yerine gömmek istiyor. Kapasite sıkışıklığından dolayı yüzlerce cenaze belediye dışındaki özel mezarlıklara defnedilmek zorunda kalınıyor.
Bölge sakinlerimizin Enfield yakınında veya içinde sevdiklerini defnedebilmelerini sağlamalıyız. Bölge dışına yolculuk yapmalarına gerek kalmamalı. Ortam inanan inanmayan herkes için uygun olacak, bütün bölge sakinlerinin inançlarına uygun defin ihtiyacını tamamen kapsayan alanlar bulunacak. Ayrıca mezarlık iyi bir tasarıma sahip olmalı.
En önemlisi mezarlıkta etkin bir biçimde tasarlanmış, herkesin rahatlayabileceği, güzel ve huzurlu, yürüyüş ve benzeri spor aktiviteleri ile girilebilir yeşil alanlar yer almalı…”
Londra dünyanın en eski metropollerinden. Konut sorunu olduğu kadar mezarlık sorunu da kronikleşmiş durumda. Özel mezarlıklar ise kanayan bir yara. Enfield Belediyesi’nin bütün inançlara açık doğa dostu bir kamu mezarlık projesi övgüye değer. Umarım diğer belediyeler de bu konuda kolları sıvar
- ‘Universal Credit’ dedikleri ?
- 2 Mayıs’taki oyum
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec