Dostlar, Avrupa’da geçen haftanın gündemi yerel ve Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleriydi. AP’nin 751 koltuğuna en çok Almanya (96) ile İtalya ve Birleşik Krallık (73’er) vekil gönderecek. Eğer Türkiye’de AB’ye üye olsaydı sanırım 2’nci sırada yer alacaktı. Türkiye’nin AB’ye istenmemesinin bir nedeni de bu olsa gerek… İngiltere’deki seçimlerde seçmen “Al birini vur ötekine” düşüncesinde olmalı ki yüzde 36’lık bir katılım gösterdi. Irkçı, ayrımcı ve göçmen düşmanı olarak eleştirilen UKIP’in seçimlerden zaferle çıkması önümüzdeki yılki genel seçimlerinde “Ben de varım” anlamına geldi. Zaten yılışık lideri Nigel “Artık Westminister parlamento kümesinde UKIP tilkisi de olacak” diyerek diğer partilerle dalga geçti… Bu çağdışı UKIP’i; İşçi Partisi, Muhafazakarlar ve Liberal Demokratlar’ın yanlışpolitikaları ve AB’ye karşı blöfleri yarattı…
Ayıklayın bakalım şimdi pirincin taşını, ayıklayabilirseniz… Bu arada yerel seçimlerde bizim mahallelerde İşçi Partisi ezici çoğunlukla kazandı. Seçimlerde yarışan Türkiyeli ve Kıbrıslı 32 aday belediye meclislerine girmeyi başardı. Gönül isterdi ki Sendikalar ve Sosyalistler Koalisyonu’ndan (TUSC) adayları da seçilsin… Bana göre; bir adayın Türk, Kürt İngiliz ya da İrlandalı olması hiç önemli değildi. Önemli olan sınıfsal bir bakış açısıyla emeğe, farklı kültürlere, sosyal haklara, doğaya, ve hayvanlara saygı göstermesi. Tabii bizim toplumun içinden çıkması, bizim dilimizi konuşması ve toplumu tanıması da artı bir değer. İşte TUSC adayları böyleydi… Neyse TUSC kitabın henüz “önsüz”ünü yazdığı için sabretmek gerekir…
***
Dostlar,İngiltere ulusal basınında “faizler arttı, artıyor” muhabbeti çok çıkar oldu. Yoksullara barınak sağlayan Shelter, ülke genelinde 215 bin evin hacizli olduğunu belirterek bu rakamların çok fazla olduğu ve önemli bir kesimin de bu riskli gruba girme olasılığı bulunduğunu açıkladı. Demek istediğim başınızı soktuğunuz evin kredi borcu önümüzdeki günlerde artarak sizi bunaltabilir. Yorganınızı ayağınıza göre uzatın gözünüzü sevim. Kapitalizmin ve onun vahşi kurumu bankaların hiç şakası yok. Onlara papuç bırakmayalım…
*** Dostlar bizim toplumun gündemine gelirsek… Geçen hafta İstanbul Okmeydanı’nda Cemevi’nde cenaze töreni sırasında polis kurşunu ile yaşamını yitiren Uğur Kurt ve polis gaz kapsülüyle gözünden vurularak kurtarılamayan Ayhan Yılmaz için Londra’daki toplum da refleks gösterdi. Britanya Alevi Federasyonu Başkanı İsrafil Erbil”Acımız büyüktür… AKP iktidarı Alevileri öldürerek, korkutarak sindirmeye çalışıyor… Bundan böyle bizim de protestolarımız, eylemlerimiz sertleşecektir” dedi…
Ayrıca geçen Pazar günü Londra’daki “Halk Cephesi” ile Demokratik Güç Birliği’nin Okmeydanı cinayetlerine karşı organize ettiği protesto yürüyüşünde 2 bine yakın öfkeli toplum üyesi vardı… Göstericiler AKP iktidarını yalnızca eleştirmiyor nefret de ediyordu artık… Başbakan Tayyip Erdoğan halkı bölerek parçalayarak nemalandığını düşünebilir belki ama muhalefetin saflarını da sıklaştırdığını bu yürüyüşte gözlemledim… Sanırım Başbakan’ın hırçınlığı, düşmemeye çalıştığı bisikletin pedallarını çevirmekte çok zorlanması… Çünkü düştüğünde bir daha kalkamayacağını kendisi de çok iyi biliyor.
***
Bu arada toplumda keyifli haberler de var hani… Örneğin ‘Kozalar’ 8 Haziran’da Arcola Theatre’de sergilenecek… “Kaçırmayın” derim… Bir de ‘Mortissa’ albümüyle başarılı bir çıkış yapan Çiğdem Aslan,5 -7 Haziran’da Kings Place’da düzenlenecek ‘Songlines Encounters Festivali’nde sahne alacak. İçimizden birisi olan Çiğdem’in yolu açık olsun…
- ‘Universal Credit’ dedikleri ?
- 2 Mayıs’taki oyum
- Oxford Street’de Urfa’daki işçileri desteklemenin erdemi
- Namık Kemal’in Londra’daki izi
- İngiltere’de emekli maaşı 50 paket sigara karşılığında
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (II)
- İki ülkede belediyecilik karşılaştırması (I)
- İngiltere laikliği sağlamlaştırıyor
- Emekli WASPI kadınlarının zaferi…
- İngiltere’nin simgesi Minilerin tasarımcısı: İzmirli Alec