
Dünyada üretim araçları ve üretim biçimleri hızla değişiyor. Bu sosyal ve kültürel değişimin etkilerini anbean hissediyoruz. Banka şubelerini düşünün; bundan on yıl öncesine kadar her ana caddede bir banka şubesi varken, şimdilerde her semtte bir tane bulamıyoruz. Dünya çapında egemen para olan dolarda dönen oyunlar, insanları başka yatırım araçlarına ve sistemlerine yöneltti. Milenyumdan sonra ortaya çıkan kripto paralar ve dijital ekonomi, yeni arayışların merkezine yerleşti ve yatırımcılardan büyük ilgi gördü. Devletler, merkez bankaları ‘gayrimeşru’ olarak gördükleri bu ekonomik değeri resmen tanımasalar da, ‘çocuk büyüdü’, kocaman bir insan oldu, evin orta yerinde de oturuyor. Güçlü para birimlerinin matbaalarını ellerinde tutan devletler, yeni ekonomik değeri görmezden gelerek büyük yarışın dışında kalıyorlar.
Dijital ekonominin en hızlı gelişen alanlarından biri olan kripto para piyasası, dünya genelinde devletlerin ekonomik stratejilerini yeniden şekillendirmeye başladı. Ancak Birleşik Krallık, bu dijital dönüşüm yarışında oldukça geriden geliyor. Eski Maliye Bakanı George Osborne, yazdığı bir makalede ülkenin küresel rekabetteki pozisyonunu ciddi şekilde sorguluyor. Osborne’a göre, İngiltere ilk kripto para dalgasını kaçırdı ve stablecoin’lerle (stabil kripto paralar) gelen ikinci büyüme dalgasını da ıskalıyor. Kripto paralar, merkeziyetsiz yapıları ve sundukları teknolojik fırsatlar ile finans dünyasında devrim yarattı. Kripto para devrimi, doların rezerv para olarak yerini sarsmak amacıyla başlamış olsa da, bugün dolar destekli stablecoin’ler ile ABD’nin finansal üstünlüğü daha da pekişiyor gibi. Bu nedenle ABD dijital para sistemine karşı olması gerekirken, hiç de öyle davranmıyor. Özellikle ABD’nin Donald Trump döneminde kripto paraları benimsemesi, İngiltere’nin belirsizlik içinde kalması, Londra’nın finans merkezi olarak çekiciliğini tehdit ediyor. Osborne’un yorumuna göre İngiltere, “ağırdan alma” refleksiyle, fırsatları değerlendirmekten çok risklere odaklanarak hareket ediyor. Bugünün dünyasında, Singapur, Hong Kong ve Abu Dabi gibi finans merkezleri, kripto varlık platformları için kapsamlı yasal çerçeveler oluşturmuş durumdalar. Bu ülkeler, yatırımcı güvenliğini sağlıyor ve dijital finans alanında inovasyonu teşvik ediyor. Dünya çapında güvenli yatırım limanları arayan yatırımcılar da devlet güvenceli bu limanlara yöneliyorlar. Bu ülkelerdeki hayat standartlarının ve kişi başına düşen milli gelirin yüksek olmasının bir nedeni de bu öngörülü girişimcilikleri olmalı. Bu arada, bir başka gelenekçi yapı olan Avrupa Birliği ise Markets in Crypto- Assets (MiCA) düzenlemesi ile kripto para piyasasını denetim altına alarak bu yolda mesafe katetti. Yakın ve uzak örnekler, kripto para piyasası oluşturma ve yasal düzenlemelerini yapma konusunda Birleşik Krallık’ın daha fazla vakit kaybetme lüksü olmadığını gösteriyor. İngiltere Merkez Bankası hâlen konuya temkinli açıklamalarla yaklaşıyor. Fakat dünya beklemiyor. Kripto dünyasında belirsizliklerin çözülmesini bekleyen değil, çözüm üreten ülkeler kazanıyor.
Bugün kripto paralar konusunda en ileri adımları atan ülkeler arasında Singapur, Hong Kong, ABD, Brezilya, El Salvador (Bitcoin’i resmî para birimi ilan eden ilk ülke) ve Birleşik Arap Emirlikleri yer alıyor. Avrupa Birliği ülkeleri ise MiCA düzenlemeleri sayesinde hızla yol alıyor. Bu ülkeler, adaptasyonları ve yatırımcı güvenliğini sağlarken inovasyonu boğmayacak şekilde tasarlayarak büyük sermaye akışlarını kendi piyasalarına çekmeye çalışıyorlar.
Uzak Doğu ve Yeni Dünya Amerika arasında bir köprü görevi gören ve uzun yıllar dünya finans piyasalarında lider ülke konumunda olan Birleşik Krallık, Avrupa Birliği’nden ayrıldıktan sonra muhafazakâr yapısı dolayısıyla yeni düzene adapte olmakta zorlanıyor gibi. Bu iddali önerme benim görüşlerim değil; uzun yıllar İngiltere Maliye Bakanlığı görevini yürüten George Osborne bunları söylüyor. Kripto ve blockchain teknolojileri geleceğin finans dünyasını şekillendirirken, Birleşik Krallık’ın hâlâ bu dönüşümün dışında kalması dünyanın gidişine aykırı. Eski Bakan’ın görüşüne göre, hükümetin finansal teknoloji sektörünün büyümesi ve yatırımcıların korunması hedefi elbette önemlidir. Ancak inovasyon, aşırı regülasyon altında ezilirse, fırsatlar başka ülkelere kaptırılır. Birleşik Krallık artık “teknolojiyi değerlendirelim” aşamasını geride bırakmalı ve “teknolojiyi yönlendiren lider ülke” vizyonuna odaklanmalıdır.
Yüz yıl önce dünyanın siyasal liderliğini kaybeden İngiltere, on yıl önce de AB’den çıkarak finans liderliğini kaybetti. İngiltere, bu dönüşümde fırsatları kaçırırsa dijital ekonomide “kural koyan” değil, “başkalarının koyduğu kurallara uyan” ülke olarak kalacak gibi. Korumacı yasalar ve sınırlara çekilme politikası, dünya ile ilişkileri zayıflatıyor mu ne? Dijital yarışta zaman lehimize değil, aleyhimize işliyor.
- Yapay Zekâ İşsizliği Artırır mı?
- İngiltere Ekonomisi Durağanlığa mı Gidiyor ?
- Labour’un Tehlikeli ve Zor Sınavı
- İstifa
- Vatan, Bayrak, Göç, UK
- Kış Soğuk Geçecek, Faturalar Sıcak Gelecek…
- Zil Çaldı, Okullar Açıldı, Eğitimde Eşitlik Şart
- Çocuk Yardımını Kimler Alabilir, Ne Kadar Alabilir?
- Yağmur Ülkesi İngiltere’de Su Krizi Kapıda
- Karbon Pasaportu ve Yardım Alanlara Yurt Dışı Kısıtlaması