Prof. Dr. İbrahim Sirkeci göçmenlik karşıtı tedbirlerin ve sınırları güçlendirme politikalarının sadece ve sadece trajediyi büyüttüğü, maliyet olarak da yapılabilecek pozitif her şeyden daha masraflı olduğunu söyledi.
Regent’s Üniversitesi’nde Ria Financial Ulus Ötesi Çalışmalar ve Pazarlama Profesörü ve Regent’s Ulus Ötesi Çalışmalar Araştırma Merkezi’nin direktörü Prof. Dr. İbrahim Sirkeci göç ve nüfus üzerine çalışmalarıyla uluslararası alanda tanınıyor.
Prof. Dr. Sirkeci sorularımızı şöyle yanıtladı:
– Ağustos’un son haftası Atina’da 5. Uluslararası göç konferansını gerçekleştirdiniz. Konferans hakkında bilgi verebilir misiniz?
– TMC2017 kısa adıyla andığımız bu konferans alandaki en büyük akademik toplantıların başında geliyor. Dünyanın dört bir yanından akademisyen, siyasetçi, gazeteci, sanatçı 400’den fazla katılımcı ile muazzam bir toplantı gerçekleştirdik. 4 günde 400 kadar araştırma sunuldu ve tartışıldı. Konferansın en popüler konuları göç politikaları olurken Suriyeli göçmenlerin durumuna geniş yer ayrıldı. Ancak anlaşılan o ki göçün karanlık yüzünün aydınlatılması için daha çok konferansa ve tartışmaya ihtiyaç var.
– Göç her zaman gündemde. Doğru bilgilendirme söz konusu mu?
– Göç politikaları ya da daha geniş anlamıyla göç yönetimi konusu son yıllarda gittikçe güçlenen göçmen karşıtı ve ırkçı söylemlere kurban giderken göçle ilgili güvenilir ve temiz bilgi ihtiyacının önemini bir kez daha vurgulamakta fayda var. Maalesef seyrek olayların basındaki ve genel siyasetteki yansımaları insanların görüşünü etkiliyor. Gerçeklik çok daha ‘normal’ ve sıradan. Ancak göçle ilgili pembe rüyaların yanında trajedilerin de göçe dair ve düşünülmesi gereken konular olduğunu unutmayalım. Örneğin geçen hafta İngiltere’de bir Polonyalının, göçmen hapishanelerinden birinde neden öldüğünü daha çok düşünmemiz gerek.
– Göçün nedeni konusunda akademik tartışmalardan söz eder misiniz?
– Ohio Devlet Üniversitesi’nden meslektaşım ve dostum Jeffrey Cohen ile uzun yıllardır neoliberal söylemin göç çalışmalarındaki hakimiyetini eleştiriyoruz. Bu söylemin bir tehlikeli yanı göçü tartışırken genellikle göç edilen ülkelerdeki olumlu ya da çekici özelliklere vurgu yapması. Biz ise göçün çatışma modelinde asıl vurgunun terkedilen ülkelerdeki olumsuzluklar olduğunu söylüyoruz.
Buradaki can alıcı fark, neoliberal söylemin uzantısı olarak gelişmiş ve demokratik denilen ülkelerdeki yanlışların, eksiklerin ve iticiliklerin de göz ardı edilmesi. Örneğin Almanya’daki yüksek ücretlere odaklanırken sığınmacı yurtlarının kundaklanmasını atlamak gibi.
‘Göçmenler gelip evimizi işimizi elimizden alacak’ gibi ırkçı ve göç karşıtı söylemlerin de teorik arkap
lanında bu neoliberal göç kavramsallaştırmaları yatıyor. Gerçek olan insanların ekseriyetle bir rahatsızlıktan, sıkıntıdan dolayı ülkelerini terkettikleri. Sığınmacılar da öğrenciler de ekonomik göçmenler de aynı saiklerle hareket ediyor.
– Göç ve göçmen karşıtlığı Avrupada’daki yerleşik göçmen kökenlilerin psikolojisini de etkiliyor olmalı?
– Elinizde pasaportunuzla Avrupa veya Kuzey Amerika ülkelerinde pasaport kontrolü için kuyrukta beklerken hemen herkesin içinde bir korku, kaygı vardır. Acaba kontuardaki ‘Murtaza’ beni geri çevirir mi korkusu. Sık seyahat edenler buna karşı çeşitli stratejiler geliştirirler. Mesela göçmen kökenli görünmeyen yaşlı erkek görevli tercih nedeni olabilir. Neredeyse suçlu hissedersiniz bu ülkelere giriş yaparken.
Kraliçeye bakıp çıkacaktım deseniz olmaz. Espri yapmak da artık mümkün değil. Seyahat etmek de gittikçe sevimsiz bir iş haline geliyor. Örneğin, Türkiye havaalanlarında da kraldan çok kralcı bir özel güvenlik şirketi uçuş öncesi yolcuları ‘taciz ederek’ bir sonraki aşamadaki tacize ve korkuya hazırlıyor.
– “Kısaca göç etmek suç haline getirilmiş durumda” diyebilir miyiz?
– Evet… Kapıdaki heyecan ve korkunun ötesinde, dünyanın pek tercih ettiği gelişmiş göç ülkelerinde yüz binlerce göçmen ‘gözaltı merkezleri’ diyebileceğimiz hapishanelerde tutuluyor.
Temel neden göç etmek. Kimisi göçmenlik (vize, oturum vs) başvurusu devam ederken tıkılıyor buralara, kimisi başvuruları reddedilince içeri atılıyor. Bunların önemli bir kısmı sığınma başvurusunda bulunmuş kişiler.
Aralarından çok sayıda çocuk da var. Sığınma başvurusu yapanların önemli bir kısmının siyasi nedeni yok veya doğrudan bir tehdit ile karşılaşmamış ama bunlar belli ki ülkesini terkedip binlerce kilometre yol alacak kadar bir şeylerden rahatsız olmuş kişiler. Bir kısmı ise başvurusu reddedilmiş ve ülkesine geri gönderilmeyi bekleyenler.
– İngiltere’deki kanayan yara göçmen gözaltı merkezlerinden söz edebilir misiniz?
– Oxford Üniversitesi Göç Gözlemevi’ne göre 2016 yılında 28,900 göçmen bu gözaltı merkezlerine alınmış. Göçmen Tutuklu Projesi sayılarına göre de Avrupa’nın en kalabalık göçmen tutuklu nüfusu da Rusya’dan sonra İngiltere’de. Bu göçmenler özellikle ‘idari nedenlerle’ tutuklanıyor. Özellikle sığınma başvurusu yapanlar en kalabalık grup. 2016 yılında sığınma başvurusu yapanların neredeyse yüzde 60’ı bu şekilde tutuklanmış.
– Gözaltı merkezlerinde ölümler intiharlar hatta kendisini yakanlar da söz konusu. Ulusal basın bu modern zindanları gündeme taşımasına karşın bir gelişme söz konusu mu?
– En son geçen hafta Polonyalı bir göçmen bu göçmen hapishanelerinden birinde hayatını kaybetti. Guardian gazetesi ve Panorama programı bu ‘merkezlerde’ tutuklulara kötü muamele yapıldığını gösteren haberler yayınladılar. Bu kötü muamele meselesi göçmen hapishanelerinin yaratıldığı günden bu yana defalarca gündeme geldi ve hâlâ devam ediyor. Maalesef iktidarlar bu konuda hala bir adım atmış değil. Bir başka soruşturma daha yapılacak ve olayın üstü kapatılacak.
İnsani maliyetini hesaplamanın imkansız ve gereksiz olduğu ortada ancak İngiltere’de ortalama bir tutuklu göçmenin hükümet bütçesine maliyeti 25-30 bin Sterlin olarak hesaplanıyor. Yılda en az 100-150 milyon Sterlin bu hapishanelere harcanıyor. Tutuklu göçmenlerin çoğu ise yılda 15 bin Sterlin kazanabilecekleri bir işi yapmaya razı olarak bunca riski göze alıyorlar.
- Kanalda ölü bulunan Türk akademisyenin ardından
- 50 yıl sonra olacaklar
- “Bir tren daha kaçıyor…”
- Antalyalı Noel babayı kutlarken…
- Toplumun sessiz kahramanlarından Fatoş Işıkman’ın ardından…
- Hackney’deki emekli nasıl etkilenir ?
- Toplumun kaçırdığı trenler ve kaçmak üzere olan trenler…
- İngiltere’deki Türkçe gazeteler 157, ilk internet gazetesi 20 yaşında…
- Bu dünyadan nam-ı diğer Göbek, Selahattin Yatman geçti…
- Toplumun tarihinin en önemli olayı Wimpy Grevi 50 yaşında